Cumartesi İmparator podyumda

İmparator podyumda

28.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

MİLLİ Takım Euro 2008’de farklı stildeki oyunuyla dikkat çekti. Fatih Terim de kıyafetleriyle kendine has stilini yansıttı; turnuvanın en havalı takımının havalı teknik direktörü oldu. Maçlarda onun da bir forması vardı sanki: Ceket, pantolon ve üstten iki düğmesi iliklenmemiş gömlek. Her antrenmanda da üzerinde ayrı bir sportif kombin vardı.

İmparator podyumda

İtalyan ayakkabılı hoca

Kimilerince geçmişte yumurta topuklu ayakkabılar ve beyaz çorapla dolaştığı rivayet edilen Fatih Terim aslında iyi giyinmeye hep meraklıydı. Ne şöhretli ne de bu kadar paralı olduğu günlerde bile İtalyan ayakkabı giyerdi

Ajanslardan 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası fotoğraflarını tarıyorum da, gördüğüm kadarıyla foto muhabirleri pozisyonlardan çok Fatih Terim hareketlerini çekmekle meşgulmüş. Rakip takımların teknik direktörlerinin fotoğrafları tek tükken, Fatih Terim’inkiler sürüsüne bereket...
O el kol hareketleri, gergin yüz ifadeleri bir yana, ben kıyafetleriyle ilgileniyorum doğal olarak.
Kötü giyinmiyor, eleştirilecek bir tarafı yok.
Maçlara çıkarken kendine göre bir forması var. Pantolon, ceket ve üstten iki düğmesi açık gömlek... Ceketi çıkarırsa gömleğinin kollarını mutlaka sıvıyor.
Ceket lacivertse gömlek mavi, ceket siyahsa gömlek beyaz oluyor. Gömlekleri Façonnable marka.
Geçtiğimiz hafta beyaz gömleğine dış basın tarafından övgüler de düzüldü.
Teninin rengini ısrarla bu kadar koyu tutmasının nedeni beyaz gömleğinin kontrast yaratarak Ayşe teyzenin beyazları kadar parlamasını sağlamaktır belki. Yoksa beyaz gömlek işte, ne kadar farklı olabilir ki? Yabancıların gözüne iyi gelen gömlekten çok ten-kumaş uyumu olabilir.
Belli ki ten rengini korumak için epey uğraşıyor. Bodrum’da yazlığı var ama gidip öyle uzun uzadıya tatil yapacak vakti bulabildiğini zannetmiyorum. Sanırım onunki solaryum bronzluğu. Ve evet, görüleceği üzere, Fatih Terim bir koyu ten bağımlısı. Yıllar önce Tekirdağ’daki yazlığında da bütün gün güneşlenirmiş. Eda Taşpınar’la iyi anlaşırlar gibi geliyor.

Jean’le asla göremezsiniz
Kimi çevrelerde Terim’in vaktiyle yumurta topuklu ayakkabılar, beyaz çoraplarla gezdiği konuşulur. O bunu reddediyor.
O çevrelerin söylediklerinin aksine, Terim’i geçmişten tanıyanlardan aldığım bilgiye göre, Fatih Terim giyime hep meraklıymış. En çok da ayakkabıya önem verirmiş. Hocamız geçmişte, ne bu kadar paralı ne de şöhretliyken dahi tatillerini İtalya’da yapar, ayakkabılarını İtalyan markalarından seçermiş. Hatta bunları da birkaç kez giyip kardeşine verir, sonra yenilerini alırmış. Anladığım kadarıyla Terim için “İtalyan olsun, taştan olsun...” durumu geçerli.
Terim’in ceket ve pantolonları ise Sarar ve Faruk Saraç markalı.
Çoğu maça giydiği o gri kumaş pantolonun çok hastası değilim; bana lise yıllarımı, erkek öğrencilerin okul pantolonlarını hatırlatıyor. Ama kötü olduklarını da söyleyemem, benimki tamamen subjektif...
Terim’in Floransa’da hep alışveriş ettiği bir butik varmış. Mağaza çalışanları fiziken uzakta olsalar da gönülleri Terim’le bir anlaşılan, hocayı arayıp kilo alıp almadığını soruyor, bir hafta içinde malları gönderiyorlarmış.
Dikkat edin, Terim’i jean’le asla görmezsiniz. Nedenini bilemiyorum; belki olduğundan kilolu görünmekten çekiniyordur. Kumaş pantolon jean’e kıyasla kusurları örtmede daha başarılıdır. Ya da belki ciddiyetinden sıyrılmak istemiyordur. Eşofmanlı ve şortlu spor adamı olmadığı zamanlarda İtalyan personasına bürünmek istiyor olabilir.
Jean insanı genç gösterir halbuki...
Terim bakımlı da aynı zamanda. Manikürünü pedikürünü ihmal etmediğini yıllardır verdiği tüm röportajlarda tekrarlar. Kremle işi olmazmış ama evden çıkmadan parfüm şişesini üzerine boşaltan insanlardan biri o. Olur da bir gün yanınızdan geçerse ne demek istediğimi anlayacaksınız. 

Favorisi gri pantolon
Fatih Terim’in okul üniformasının bir parçası gibi duran gri pantolonlarının hastası değilim ama “kötü” de diyemem. Terim’in gömlekleri Façonnable, takımları genellikle Sarar veya Faruk Saraç markalı. Çoğunlukla kravat takmıyor. Ceketten kurtulduğunda gömleklerinin kollarını kıvırmadan duramıyor. 

Sahalarda Nike defilesi

İmparator podyumda
Euro 2008 boyunca Terim’in yönettiği antrenmanlar gerçek bir Nike defilesine dönüştü. Her antrenmanda ayrı bir Nike kombiniyle sahaya çıkan Terim’in (polo yakalı) tişörtünün yakası her daim 90 derece kalkık. Nike yetkililerinden öğrendiğim kadarıyla kıyafetler bedenine göre yapılmış ama (kolları da boyuna uygun olduğu halde) nedense mont giyerken bile kolları hep kıvrık. Sweatshirt’lerin kollarını ise dirseğine kadar sıvıyor; el yıkama pozisyonu yani...
Montu çıkardığında da saha kenarına atmıyor, mutlaka beline bağlıyor. Antrenman kostümlerinde mavi ve kırmızının tonları ağırlıkta. Ve dikkat edin, Terim’in ayağında beyaz dışında bir renkte spor ayakkabıya rastlayamazsınız. Bu ayakkabıların bağcıklarını da genelde bağlamaz, mutlaka bol bırakır. Antrenmanda giyeceklerini Terim, Nike koleksiyonu içerisinden bizzat seçiyor ve birçok teknik direktörün aksine futbolculara mutlaka beğendiği formayı yaptırıyor. Diyelim Nike yeni bir forma yapacak, seçenekler önce Terim’in önüne konuyor. İlk ve son söz onun.


Hocanın farklı gözlük asma yöntemleri var. Ceket giydiğinde gözlüğü cebine sokup sapını dışarıda bırakırken polo yaka tişört giydiğinde gözlük sapını düğme iliğinden sallandırıyor.

Terim tişörtlerini, yakalarını kaldırarak giymeyi seviyor.

Kollar hep sıvanmış

Hocanın gömlek kolu sıvama hastalığı spor kıyafetlerde de sürüyor. Kıvırmada kolları dirseğine kadar çekiyor.

Yazarlar