İstersen sevme, ama tut beni!

İstersen sevme, ama tut beni!
Oturma odalarının şen kahkahası, ailenizin leke tutmaz delikanlısı, Bembeyaz, asil, "siyah kuğu" Çağla Şıkel’i bıraktı. Bir "doğru eşleşme" hikayesi daha bitti. Oysa sahiden sevmek taraf tutmaktır aslında!
Ailenizin şeysi ve onun şeysi" hikayesi bitti. Yılın modasına uygun olarak siyah-beyaz renklerin hakim olduğu, dekoltesi gülüşmeler ve şakalaşmalarla hareketlendirilmiş, şık ve insanın içine ferahlık veren bir "doğru eşleşme" hikayesi de böylece nihayete erdi. Hayırlı bir izdivacın kapısını aşındıran aşkımtırak hikayenin sona ermesinin nedeni, Milliyet’in manşetten verdiği "özel defile" haberi gibi görünse de esasen mesele teflon insanların teflon aşklarıyla ilgili.

Fiyakayı bozan gider! Teflon insanların teflon hayatları! Hiç kimse hiç kimseye yapışmıyor böylece. Kimsenin kimsede izi kalmıyor! Bir hayattan diğerine, bir kişilikten öbürüne zinde ve kıvrak vücut çalımlarıyla sıçranıveriyor. Çünkü teflon insanların aşkları değil "ilişkileri" var artık. İngilizce’si "affair" olan "ilişki" sözcüğünün aynı zamanda "iş" anlamını taşıması bir tesadüf değil. Karşılıklı yapılan yazısız ve sözsüz "iş anlaşmaları" gereği kurulan ortaklığın ne kadar "fizibıl" olduğu her platformda herkesin iyice anlayabileceği sevgi jestleriyle sergilenirken, eğer çiftten biri diğerinin fiyakasını bozacak tasarruflarda bulunur ise sözleşme kendiliğinden fesh oluyor. Teamül bu yani.

Özel defile delikanlıyı bozar! Ailenizin "espritüel" delikanlısıyla, ailenizin yeni model ev kızı (Laila’ya gider ama içki içmez; mankendir ama hanımefendidir. Son derece karmaşık bir "design"!) eşleşmesindeki problem de budur. Bu özel defile meselesi, Beyazıt Öztürk’ün her fırsatta çamaşır sularına bastırıp bastırıp, Vernelleyerek yumuşattığı imajına halel getirecek cinsten bir olaydır. Delikanlı, kızı sevmektedir. Ama hayırlı bir izdivaç için bu yeterli değildir! Çağla Şıkel yeni model ev kızı tasarımının sınırlarını aşacak bir hareket yapmıştır. Kişiliğini ve hareketlerini Anadolu’nun tüm mahalle kahvelerinde tasdik ettirmeye, mümkünse bir de yurt çapındaki teyzeler organizasyonundan "şirin şey" şilti almaya azmetmiş bir delikanlıyı bozar böyle olaylar! Esas oğlan esas kızı sevmektedir. Fakat heyhat! Aralarına, köşe yastığı bir genç kızın sicilinde olmaması gereken ve ailenizin delikanlısı olanların asla delikanlı gibi(!) çıkıp savunmayacağı bir defile çapağı girmiştir.

Sevmek, tutmaktır! Sevmek, taraf tutmaktır! Açık açık, ayan beyan, inadına ve sonuna kadar... Beyazıt Öztürk’ün yapmadığı da budur. Mahalle kahvelerindeki onay mekanizmalarında problem yaratacak bir defile yüzünden, çevik bir vücut çalımıyla ilişkiden sıyrılıp Teyzespor santraforu olarak topu filelere yollamıştır. Teflon erkek ahlakı: 1-Çağla Şıkel: 0! Bu gol, onun özenle hazırlayıp servise sunduğu "kızlara kusursuz damat" markasını ve şirketleşen benliğini, ticari itibarını korumuştur. Artık tribünler ayaktadır!
Öztürk’ün yapamayıp, üzerine nice espriler ürettiği Müslüm Gürses’in yapabildiği budur mesela. Muhterem Nur’u kurtarıp (!) vaktiyle bütün konuşulanlara rağmen onun tarafını tutması böyle bir şeydir. Bu yüzden artık, böyle bir dünyada, belki de "Seni seviyorumödan daha kıymetli, daha muteberdir o cümle:
"Ben senin tarafındayım! Seni tutuyorum!"

Not: Yazı bittikten sonra haber aldık ki Beyaz ve Çağla Şıkel barışmış. Ama bu mutlu haber yukarıdaki hikayenin geçerliliğini etkilemez elbette.




CUMARTESİ