Cumartesi "Kaçak" için son iki gün

"Kaçak" için son iki gün

30.07.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

17 sanatçının eserlerinin yer aldığı "Kaçak" adlı sergi yeraltında sergileniyor. Ressam Cem Arslan ve Dilek Aydıncıoğlu, "İnsanlar sergiyi bulamıyor ama bu bizim hoşumuza gidiyor" diyor. Sergiyi gezmek için son gün yarın

Kaçak için son iki gün

oguven@milliyet.com.tr axcum011.jpg İçeri girerken güvenlik görevlisi Abdülmecit Gökdağ'a doğal olarak soruyorum: "Buraya gelen giden var mı?" Yanıtı "24 saat açığız, buraya gelen de oluyor ama çok az. Herhalde yerini bulamıyor insanlar" oluyor. Sergiyi dolaşmış ve "Ben gezdim, çok otantik. İnsanı eskiye götürüyor" diyor. Serginin ismi "Kaçak". Yeri Taksim'deki metro tahliye tüneli. "İyi de nerede bu yer?" sorusunu metronun çevresini tavaf ederken ufak ufak sormaya başladım. Adres bulma konusundaki beceriksizliğim yine nüksetti diye düşünüyordum çünkü bu tünel buralarda bir yerde olmalıydı ama ben bulamıyordum. Klasik yönteme başvurdum. Dolmuş şoförlerine, Atatürk Kitaplığı'nın görevlilerine, bölgeye hakim görüntüsü veren insanlara sordum ama herkes beni bir yerlere gönderdi ama o yer Metro tahliye tüneli değildi. Son çare sergiyi düzenleyenlerden Cem Arslan'ı aradım ve buna rağmen yeri güç bela bulabildim. Eğer "Kaçak"ı ziyaret etmek isterseniz diye söylüyorum, sergi İTÜ Taşkışla binasından İnönü Stadı'na inen yolun hemen sol tarafında bulunuyor. Biz de sergide eserleri yer alan Cem Arslan ve Dilek Aydıncıoğlu ile birlikte içeri doğru yürümeye başlıyoruz. Arslan "Yerin altındaki sergiyle kaotik atmosferi, yaşamı ve ölümü sorguladık. Tünelin atmosferi de sergiye çok şey kattı" diyor. Elbette benim itirazım "İnsanlar bu yeri bulamazsa sergi amacına ulaşamaz ki" şeklinde oluyor. Aydıncıoğlu şöyle diyor: "Zaten insan kendi kentinde gezgin olmalı diye düşünüyoruz. Biz 'Kaçak'ı herkesin ayağının alıştığı bir yerde de açabilirdik. Tam tersini yaparak yerin altına indik. Eğer sen kendi kentini, yaşamayı biliyorsan, gözle görülebilenin dışına çıkıp görünmeyeni bulmak istiyorsan o zaman burayı da bulursun. Çünkü aslında burası çok görünen bir yer ama keşfetmeyi düşünmenle ilgili bir şey. Kimse bulamıyor bu da bizim hoşumuza gidiyor."350 metrelik tünel gerilim filmlerinin mekanlarını andırıyor. Loş, soğuk ve ürkütücü. Tavandan sular akıyor, sağa sola kurulan televizyonlardan çıkan sesler birbirine karışıyor. Burada 17 sanatçı Mimarlık Kongresi kapsamında 4 Temmuz'da açtıkları sergiyle eserlerini sergiliyor. Resim, fotoğraf, heykel, enstelasyon, kısa film ve belgesellerin yer aldığı serginin küratörü yok. Sanatçılar kendi gayretleriyle bir araya gelmiş. "Kaçak"ta April Chapple'ın siyah-beyaz fotoğrafları, Pınar Yeşilada'nın duvara asılı alçı heykeli, Fatih Yıldırımer'in resim çalışmaları var. Tünelin tam ortasında Dilek Aydıncıoğlu'nun tavandan aşağı sarkan kalp yerleştirmesinin yanı sıra Cem Arslan'ın tuvalleri ile iki videosu bulunuyor. Rutubetli tünel atmosferinde zarar göreceğe benzeyen TV ve DVD oynatıcıları arasında Elke Dixon ile Zeynep Berik imzalı "Kablo" adlı kısa film oynuyor. Dijital aletler, sanatçıların eserleri doğal olarak rutubetten zarar görmüş. Aydınoğlu "Televizyonları arkadaşlar evlerinden getirmişti. Bir tanesi patladı. Gece olunca bunları başka yere taşıyoruz artık. Ama zaten biz gözü karartmıştık en başta" diyor.Bu bağımsız çalışmaları merak ediyorsanız ve biraz da serinlemek istiyorsanız biraz acele edin çünkü "Kaçak" yarın sona eriyor. "Eserler ve televizyonlar rutubetten zarar görüyor"