Cumartesi “Kadınlar erkeklerden daha hırslı, erkeklerin hırsı tırt”

“Kadınlar erkeklerden daha hırslı, erkeklerin hırsı tırt”

03.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

İlker Ayrık her hafta sonu Kanal D ekranlarında çiftleri yarıştırıyor. Her hafta ilginç görüntülere sahne olan “Ben Bilmem Eşim Bilir” Ayrık’ın kadınların sağlam bir hırsa sahip olduklarını test edip onayladığı bir platform olmuş.

“Kadınlar erkeklerden daha hırslı, erkeklerin hırsı tırt”

Bir de 60’a yakın bölüm çektikleri yarışma, ona eşlerin birbirini pek tanımadığını göstermiş. Yine de bu tespitini paylaşırken “Sosyolog falan değilim ben tabii” diye eklemeyi de ihmal etmiyor. Bir koltuğa tam dört karpuz sığdıranlardan İlker Ayrık: Programının dışında “Seksenler” dizisinde oynuyor, tiyatro oyunu sahneye koyuyor. Bir de aralık ayında yeni filmi vizyonda. Ayrık ile programının çekimlerinin yapıldığı stüdyonun hemen yanında kurduğu “Sığıntılar” oyunun dekorunda buluşuyoruz...

Haberin Devamı

KOCASINI BÖYLE GÖRÜNCE KISKANÇLIK KRİZİNE GİRDİ!

İlk kez televizyonda yarışma sunuyorsunuz. Nasıl, sevdiniz mi bu işi?


Eğlenceli bir şey. Tabii yarışmasına da bağlı ama bizim yarışmamız çok eğlenceli olduğu için çok memnun kaldım. İyi ki sunuyorum!

Program çok da sevildi. Siz neye bağlıyorsunuz bunu?
Biz memleket olarak müsabakaları seviyoruz, eğlenmeyi de... Bir de kadın-erkek ilişkisiyle uğraşmayı seviyoruz. Bizim yarışmada da hepsi var. Eşler evde yan yana oturup bu programı izlerken aslında kendilerini izliyorlar ve bunu farkına varmıyorlar genelde. “O öyle söylenir mi?” “Bu böyle yapılır mı?” deyip rahatlamak için izliyor olabilirler. Ama hiçbir şey ekran başındaki gibi değil... Stüdyoya gelip yarışmanın içine girdiğinde bütün yarışmacıların becerebildiği ya da tahmin edebildiği şeyler anlaşılıyor ve ortaya “aslında eşlerimizi tanımıyormuşuz” sonucu çıkıyor.

Haberin Devamı

Öyle mi?

Ben bir sosyolog falan değilim ama genel olarak eşlerin birbirini iyi tanıdığı söylenemez. Daha önce başına gelmemiş bir şeyi denerken ne yapabileceğini tahmin etmek zor olabilir ama eşinin karakterinden, el becerilerinden ya da beceriksizliklerinden yola çıkarak bir tahminde bulunabilirsin.

BU BÖLÜME RTÜK'TEN BÜYÜK CEZA

Başka neler öğretti bu yarışma size kadın erkek-ilişkileri üzerine?


Hanımefendilerin erkeklerden daha sağlam, daha gerçek, daha kemikli bir hırsa sahip olduğunu gösterdi. Gerçi zaten biliyordum bunu ama bu yarışmayla test edip onaylandı. Erkeklerin hırsı biraz daha “tırt”, hırslıymış gibi görünüyor ama bir yerden sonra umursamıyor. Ama hatunlar... “Olacak, yapacaksın” (hırslı kadın ses tonuyla). Geçen gün yarışmacı kadınlardan biri aynen şöyle yaptı: “Tabii ki yapacak” dedi ve yanağından öptü eşini (gülüyor). Dedim ki “İşte kadın!” Hem öpüyor; bir temas, motivasyon sağlıyor hem de “Tabii ki yapacak” diyor. Kasıklarından kafasına doğru çıkan bir hırs var aslında.

“Ben olsam şöyle yapardım diyenler videosunu göndersin”

Yarışmacıları seçme süreci nasıl işliyor?

Benlik bir şey yok orada. Yanlış bir algı var, yolda “Beni de çağır yarışmaya” diye durduruyorlar. Ben yarışmacıları çekim günü stüdyoda tanıyorum. Ekibimiz var, onlar başvuruları değerlendiriyor. Şu ana kadar
155 bin başvuru var. İstanbul dışından da çok fazla başvuru oluyor. Biz de bunları değerlendirelim istedik, Türkiye’ye açılıyoruz. O kadar insanın İstanbul’a gelmesi mümkün değil. Türkiye’nin birçok yerinde seçmeler yapılıyor. Trabzon’la başladık, İzmir, Adana, Ankara... Bir de şunu fark ettik, insanlar evde izlerken “Ben olsam şu kadar yapardım” diyor. Biz de diyoruz ki “Çek videonu gönder”. Bir de oyun önerilerini bekliyoruz, en iyi oyun önerisi olan çifti direkt olarak yarışmaya alacağız. Evde deneyen çok var oyunları.

Haberin Devamı

Çekim aralarında tahminleri tutmayan bu hırslı hanımlar eşlerine kızıyor mu?

Kızıyor (gülüyor). Ben güzelden anlarım oyunuyla ilgili kıskançlık krizine girenler oluyor. Hatunlar daha fazla kızıyor. “Niye öyle dedin? Onu öyle niye yaptın?” diye... Gizli gizli konuşuyorlar ama mikrofonla dolaşmaya alışık olmadıklarından ben duyuyorum bunları tabii.

Haberin Devamı

Peki tam tersi buraya araları limoni gelip barışanlar oluyor mu?

Oluyor. Barışmalarına vesile olduğumuz bir çift var. İlişkilerinin çatırdama döneminde hasbelkader belki bir işe yarar diye bize geldiler. Çok güzel yarıştılar, otomobili de kazandılar, evliliklerini de kurtardılar.

SÜRPRİZ EVLENME TEKLİFİ


Yarışmanın sizin eve yansıması nasıl oldu?

Çok çalıştığım için eşimle görüşememek gibi bir yansıması oldu (gülüyor). Evde kendi aramızda konuşuyoruz bazen gayriihtiyari sen şunu ne kadar yaparsın diye.

Siz çift olarak katılsaydınız arabayı kazanır mıydınız?

Kazanırdım. Ben tavlayı bile kazanmak için oynarım.

Şimdi burada tavla oynasak tavlayı koltuğumun altına alır giderim öyle mi?

Öyle demiyorum ama koltuğunun altına vermek için elimden geleni yaparım. Yarışma ruhu böyle bir şey, kazanmak için oynanır.

“Eve uğramaya çok zamanım olmuyor” dediniz. Dizi çekimleri de bir yandan devam ediyor. Bir yandan da tiyatro... Nasıl yetişiyorsunuz hepsine? Kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?

Kendime ayırdığım zaman işim zaten benim. Ben işimi çok seviyorum dolayısıyla kendime zaman ayırmamış hissetmiyorum. Kendime ayırdığım zamanda tiyatromu yapıyorum.

Haberin Devamı

“32 sene sonra da bugünü özlemle anımsamak istemiyorum”

Bir de “Seksenler” dizisinin bir parçasısınız bir süredir...

Evet, “Seksenler” çok iyi bir iş. Birol Güven’in bir lafı var; “Bizi izlemiyorlar aslında, kendilerini izliyorlar” diyor. İzlerken birbirlerine dönüp “Aa bizde de bundan vardı”, “Biz de kömür taşıdık” diyorlar. Bizim bu nostaljiye çok fazla ihtiyacımız varmış. “Seksenler”le ilgili beni en çok korkutan şey şu; 32 sene öncesini bu kadar özleyeceğimizi o zamanlar bilmiyorduk. Dolayısıyla 32 sene sonrasında da bugünü özleyebiliriz. Günümüzün kıymetini bilmiyoruz pek. 80’lerde kimse “2012 geldiğinde bugünleri öyle bir arayacağız ki dizi yapılsa seyrederiz vallahi” demedi. Mutsuzluklarımız hep mutsuzluktu... Hep daha iyi olsun diye devam ediyoruz. 32 sene sonra da bugünü bu kadar çok özlemle anımsamak istemiyorum. 32 sene sonra daha güzel bir ülke daha güzel dünya olsun istiyorum. “Seksenler” dizisinin bendeki en büyük karşılığı bu yüzleşme...

Araya bir de sinemayı sıkıştırmayı düşünüyor musunuz?

Aralıkta “Çakallarla Dans 2” vizyonda. Yazın bitirdik çekimleri. Birincisinden çok daha komik ve iyi bir film oldu.

“Yarışmada da hep söylüyorum en çok yapan değil, iddiasını tutturan kazanır. Fakat hanımlar iddialarını eşlerine göre değil rakiplerine göre yapıyorlar. “Onun kocası 14 yaparsa benim kocam 15 yapmalı” gibi. Altta kalmaktan hoşlanmıyorlar. Ama hırsına yenik düşmeyip makul tahminler yapan eşler kazanıyor.”

“And içtik, ‘Uçurtmanın Kuyruğu’nu ölene kadar oynayacağız”

Tiyatrodan da bahsedelim...

Pervasız Tiyatro, arkadaşım Aykut Taşkın ile beraber kurduğumuz tiyatro.
Şu sıralar oynadığımız oyunlardan biri “Uçurtmanın Kuyruğu”, rahmetli Savaş Dinçel’in yazıp hayattayken yönettiği son oyundur. Biz Aykut ile beraber Savaş Hocamızdan devraldığımız için and içtik ikimizden biri ölene kadar oynayacağız. Kanal bana bir jest yaptı ve dekorumuzu kurup prova yapabileceğimiz bir alan verdi. Bu içinde bulunduğumuz dekor da diğer oyunumuza ait. Polonyalı yazar Slawomir Mrozek’in “Sığıntılar” oyunu. Seyirci nasıl karşılayacak bilmiyorum ama beni televizyonda gördüklerinin çok dışında
bir rol, hatta hiç alakası yok. Bunalımlı
bir aydını oynuyorum. 19 Kasım’da
Kenter Tiyatrosu’nda galası var.

Televizyondan tanıyıp gelenler şaşıracaktır eminim. Ama tiyatro izleyicisi herhalde televizyon izleyicisinden daha farklı oluyor...

Evet. Genelde şöyle oluyor; biz tiyatro yapan oyuncu arkadaşlarımız birimiz bir iş yaptığında ve o iş iyi gittiğinde bunun tiyatroya da katkısı olur herhalde diye düşünüyoruz ama hiç öyle bir şey olmuyor. Televizyondaki izlenme oranına bakıyorsun, bu izlenme oranından bir karşılık çıkabilir diyorsun ama yok. Orada izlenen yarışma programı, ben değilim. Yarışma programı bir bütün ve ben onun bir parçasıyım.