Cumartesi ‘Kapitalizme düşkünüz’

‘Kapitalizme düşkünüz’

17.02.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eski tüfek Rutkay Aziz’in tiyatrocu kızı Doğa Rutkay, kendini "Özal gençliği"nden sayıyor. "Emekçinin de hakkını vermeyi bilirim. Bana hizmet eden garsona teşekkür ederim" diyor

‘Kapitalizme düşkünüz’

‘Kapitalizme düşkünüz’

Eski tüfek Rutkay Aziz’in tiyatrocu kızı Doğa Rutkay, kendini "Özal gençliği"nden sayıyor. "Emekçinin de hakkını vermeyi bilirim. Bana hizmet eden garsona teşekkür ederim" diyor

‘Kapitalizme düşkünüz’
Ayşegül Sönmez

Zorum. Yumuşak, herkesi seven çok iyi bir insan da değilim. Kendime göre prensiplerim var. Sevmem gereken insanı, sevmeyeceğim insanı bilirim. Çok baştan koyarım kurallarımı. Arkadaşlık ilişkilerim, sevgilimle olan ilişkim bu yüzden iyi gider" diyor Doğa Rutkay. Çünkü Doğa, sağlıklı. Çıkışı var, inişi yok. Her eve lazım. Her musibetten az yarayla çıkmayı biliyor. Ama Pollyanna’cılık da oynamıyor. "Realistin Allah’ı". Bu aralar TV dizisi "Vay İstanbul Kardeşöte oynuyor. Tiyatro İstanbul’da "Terlik" adlı oyuna hazırlanıyor. Babası Rutkay Aziz’in yönettiği "Bir Halk Düşmanı"nda babasının kızını oynuyor ama aslında "anneci". Bir yandan da Yaşar Kemal okuyor. Memet Ali tavsiye etmiş.

Mezun oldun ve televizyonda gördük seni...
Ben aynı anda bir sürü iş yapayım da her yerde olayım, diyen biri değilim. Bir ay önce MSÜ Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Okul bitene kadar durdum durdum, mezun olmamdan bir hafta sonra İrfan Tözüm’ün dizisi "Vay İstanbul Kardeş"i çekmeye başladım. Projeyi çok beğendiğim için kabul ettim. Çok keyifli oldu. Volkan (Severcan) da çok iyi bir oyuncu o yüzden harika oldu. Benim en büyük hedefim, tiyatrocularla çalışmaktı. Bu gerçekleşti.

Sen televizyonda nelere gülüyorsun?
Beni öyle televizyonda pek bir şey güldürmez.

‘Favori yazarım Çetin Altan’
Memoli güldürmüyor mu mesela?
Güldürdüğü yerler var ama oturup da kahkahalarla pek bir şeye gülmem. Gündemde zaten Türkiye’de gülecek bir konu yok. Ülke siyasi bakımdan bu kadar karışıkken, insanlar cezaevlerinde ölürken gülemem. Oturayım da güleyim eğleneyim, diyen biri değilim. Beni haberler daha çok ilgilendiriyor açıkçası. Bütün gazeteleri okurum baştan aşağıya. Favorim Çetin Altan. Her sabah mutlaka okuyorum. Şimdi iki gündür aksattım. Provalara geldiğim için. Eksikliğini hissediyorum. Ondan daha iyisi olamaz. Gerçek bir Çetin Altan hayranıyım. Hep söyleyecek başka başka fikirleri var.

Baban da Çetin Altan sever mi?
Babam da sever.

Sen biraz babanın devamı gibisin. Aynı meslek, aynı dünya görüşüne sahip çıkış...
Biraz öyle. Ama mesala babamın yaptığı politik bir tiyatro, benim yaptığım bulvar komedisi.

İleride politik tiyatro yapmaz mısın?
Bunu gündemi takip eden, eski Türkiye’yle şimdiki Türkiye’yi çok iyi bilen, gerçekten politik bir kavganın içine girmiş bir insanın yapmasını tercih ederim...

Sen de politikayı takip ediyorsun...
Evet ama benim hiçbir zaman babam gibi politik bir kavganın içine girmişliğim, devrim adına sokağa çıkmışlığım yok. Kendi kuşağıma bakıyorum; kimse geçmişte neler olmuş, şimdi neler oluyor, merak etmiyor. Ben şanslıyım ki bende böyle bir baba var, ben böyle bilerek yetiştim. İster istemez bana bu geçti.

Ama babana rağmen "Özal çocuğu" oluyorsun ister istemez.
Hepimiz öyleyiz. Özal gençliği öyle, hamburger yemek filan... Kapitalizme düşkün olmak. Şimdi kapitalizmi reddetmenin, ona karşı çıkmanın da bir alemi yok. Şimdi bu cep telefonunu kullanıyorum, arabama biniyorum. Yani ben de lüks yaşamayı seven bir insanım. Bunun dışında köfte ekmek de yiyorum. Hiçbir zaman "high society", aristokrat bir tavrım olmadı. Yani çünkü ben emekçinin de hakkını vermesini bilirim. Bana hizmet eden garsona teşekkür etmesini de... Bunu da çok severim ayrıca.

Sınıf ayrımı gözetmem diyorsun öyle mi?
Bu benim en büyük özelliğimdir. Belki de babamdan öğrendiğim en büyük şey bu olabilir.

'Benden avukat olmazdı’
Ne zaman "Tiyatrocu olacağım" dedin?
Ben bir açıklık getireyim; hiçbir zaman babama bakıp şöyle olucam böyle olacağım, demedim. Okulda kreşe, çocuk bahçesine giderdim, dönüp dolaşıp geldiğim yer Ankara Sanat Tiyatrosu olurdu. Öyle bir çocuk tutup da avukat olamazdı.

Babası ünlü ressamdır, o da resim yapar. Bu hem güzel hem zordur, ayrı bir sorumluluğu vardır.
Doğru, doğru. Ama istemesem zaten yapmazdım. Bu sanat! Zorla yapılacak bir şey değil. Sürekli Ankara Sanat’tasınız. Bütün oyuncularla berabersiniz. Herkes benim abim ablam. Kerim Afşar’dan tutun da Uğur Polat’a, Levent Ülgen’e kadar... Ben onlarla büyüdüm. Onlarla giderdim gezmeye dolaşmaya.

Hiç dezavantaj olarak gelmedi mi bu sana?
Hayır, benim öyle korkularım yoktur.

Sağlıklısın. Seni depresyona sokacak bir şey yok mu?
Hiç ama hiç yok. Öyle bir sevgiyle yetiştirildim ki ben! Annem müthiş bir kadındır. Tabii ki babam var ama ben babamı çok az gördüm, işin gerçek tarafı. Beni gerçek anlamda yetiştiren annemdir. Muhteşem bir kadın. Kendine güvenen, çok güçlü bir kadın.

Bu da sana ondan mı geçti?
Şimdi kendine güvenmek ne demek? Kendinle barışık olmak demek. Bu da sonradan olacak bir şey değil. Aileyle olacak bir şey... Bir çocuk bir kişiliktir, ona çocuk gibi davranılması gerekmez. Bana her şey anlatıldı. Çocuktur, anlamaz demedi kimse.

Her şeyi konuşan anne-kızlardan mısınız?
Her şeyi... Evimi bile, annemin dibinde tuttum. Karşı komşusuyum. Sabah seanslarımız fazladır. Dağılmadan önce kahveler, sohbetler. Dostum benim, her şeyim. Her zaman beraberiz. Babamla ön plandayım ama aslında çok anneciyimdir."

"Aşk salgısı diye bir şey vardır"
Memoli’nin gölgesinde kalıyor musun?
Hiç öyle olmadı. Hiç öyle hissetmedim. Memet Ali’yle olduğum zaman da tabii ki öyle hissetmiyorum. Acayip rahatız. Aynıyız onunla da o yüzden. Birbirimize benziyoruz.

Ruh ikizi diye bir laf var bu aralar. Böyle mi?
Var ama biz o kadar da değiliz. Ben her yerde biz bir elmanın iki yarısı falan değiliz, diyorum. "Siz asla ayrılamazsınız" diyorlar. Olur mu? Bunlar bana çok romantik, ironik laflar geliyor. Çünkü ben hep realist baktım her şeye. Biz her an ayrılabiliriz de. Öyle romantik bir kadın değilim ben. İlişkiler eninde sonunda biter, bu da biter. Oynadığımız bütün oyunlar, izlediğimiz tüm filmler bitmiyor mu? Sonsuza kadar süren aşka filan da inanmıyorum. Hiç ama... Aşkın sürekli yenilenmesi gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Onun belli bir salgısı var. Aşk salgısı diye bir şey var.

Ne kadar zamandır birliktesiniz?
İki yılı bitirdik biz.

Salgı bakımından nasıl gidiyor? İki yılda kimya biter derler ya...
Hep öyle derler. Bundan önceki ilişkilerim de öyle olmuştu. Bunda ilk defa böyle bir şey hissetmedim. Şu anda böyle bir şey yok.

Sevgili de aynı meslekten. Benim tanıdığım sanatçı çiftler mesela hem birbirlerini besler hem birbirlerini yerler. Sizde nasıl?
Biz bir kere hiç kavga etmeyiz. Çünkü o benim ne demek istediğimi anlar, ben onun ne demek istediğini anlarım. O yüzden problem çıkmaz asla.



CUMARTESİ