Cumartesi Katı gıdalara merhaba!

Katı gıdalara merhaba!

29.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Katı gıdaya geçiş, çocuğun gelişim sürecinde birçok zorluğun yaşandığı bir aşama. Biz de başlangıçta epey güçlük çektik ama sonra oğlumla bir düzen oturtmayı başardık. İşte bizim maceramız...

Katı gıdalara merhaba

Hamileliğimin son aylarında nasıl bir anne olacağımı düşündüm. Çocuk yetiştirirken neler yapacağımdan çok, çevremdeki anneleri gözlemleyerek neler yapmayacağıma karar vermiştim. Bunlardan bir tanesi de elimde kaşık, bir restoranda oğlumun peşinden koşmama kararıydı. Sırf çocuğa yemek yedirebilmek için bir sürü oyuncak vermek, bir kaşık yesin diye sürekli dil dökmek, tabaktaki yemek bitmeyince “Arkandan ağlar bu yemekler” diyerek ona manevi baskı yapmak pek bana göre işler değil doğrusu. Tabii bütün bu “yapmam” dediklerim anne olduktan ve katı gıdaya başladıktan sonra ilk başta ters tepti ancak sonrasında kendi istediğim düzeni kurdum. Katı gıdaya geçiş maceramızı okumaya hazır mısınız?

Tabağımızdaki sebzelere uzanıp yemeye başladı
Doktorumuzun yeşil ışık yakmasıyla, oğlum altı aylık olduğunda ilk önce kırmızı elma püresi ile tanıştı. Suratını ekşitti, bize ters ters baktı ilk denemede. “Annem beni emziriyor, bunlara ne gerek var?” ifadesi vardı yüzünde. Zaman içinde sebze püreleri, çorbalar, kıymalı sebze yemekleri eklendi menümüze. Ufaklık yemekleri ağzında tutuyor, yemek yememiz saatler sürüyordu. Oğlum yaptığım yemeği yemeyince üzülüyor ama onu yemeye zorlamamak için de çaba sarf ediyordum.
Sonunda pes ettim, bu savaşı kazanamayacaktım. O akşam oğlum da bizimle birlikte masadaydı. Masada eşimle yemek yerken oğlumun eşimin tabağından bir şey istediğini fark ettik. Haşlanmış sebzelerden bir tanesini ona verdik. Bizimki bütün yemek boyunca eşimin ve benim tabağımdaki sebzeleri yedi, yüzü gülüyordu.

Bırakın yemekle oynasın
Doktorumuzla görüştükten sonra oğlumu yemeye zorlamamaya, onu kaşıkla beslemek yerine eline kendi yiyebileceği şeyleri vermeye karar verdim. Doktorumuz bebeğin kendi kendine yemek yemesinin çiğneme becerisini artırdığını, el-göz koordinasyonunu geliştirdiğini, aileyle birlikte yerken sosyal olmayı öğrendiğini ve bu şekilde yemekten zevk alacağını anlattı bize.
Kısa sürede tüm yemek düzenimiz değişti, oğlum bizimle birlikte masaya oturmaya ve yemek yemeye başladı.
Onu oyalamak için masaya dizdiğimiz oyuncakları kaldırdık.
Neyi yemek isterse ve ne kadar yemek isterse yemesine izin verdik. Bu süreçte neler yaptığımı şöyle özetleyeyim:
* Bulamaç görünümlü sebze pürelerini menümüzden çıkarttım. Kendim yemek istemeyeceğim hiçbir şeyi oğluma da yedirmeme kararı aldım.
* Oğlumun yiyecekleri hemen ağzına götürmesini beklemedim, önce elinde tutup dişlemesine ve oynamasına, yiyeceği şeyi keşfetmesine izin verdim.
* Oğluma rahat tutup kemirebileceği çok sert ya da yumuşak olmayan, çubuk şeklinde yiyecekler verdim.
* Ne sevdiğini anlayabilmek için önüne birden fazla çeşit yiyecek koydum. Yemezse baskı yapmadım.
* Eğer bir sebzeyi haşlama olarak yemediyse, sevip sevmediğini anlamak için sonraki sefer ızgara ya da fırında pişmiş halini verdim.
* Yemek yerken ortalık biraz dağılsa bile bunun bir öğrenme süreci olduğunu hatırlayarak dağınıklığı sorun etmedim.
* Sadece yemeklerle ilgilensin diye evde yemek saatinde televizyon açmadım, yemek masasına oyuncaklar koymadım.

Püreden güneş, brokoliden ağaç
* Sabah kahvaltısı, öğle yemeği, ikindi ve akşam yemeği olmak üzere günde dört öğün yemek verdim. Ağladığında ya da bir yerde oyalansın diye gün içinde oğluma atıştırmalık
bir şeyler vermedim.
* Yemeğin masada yeneceğini öğrenmesi için elinde yemekle dolanmasına izin vermedim.
* “Yemeğini bitirirsen sana şunu alırım, buraya götürürüm” gibi vaatlerde bulunmadım, yemeği beslenmek için yemeli, ödül için değil.
* Yemeklerin lezzeti kadar sunumlarına da özen gösterdim. Araba desenli tabaklar, kedi desenli bardaklar aldım. Patates püresi ve havuçlardan güneş, brokolilerden ağaç yaptım.
* Emzirme dönemimiz bitene dek oğlum ne zaman isterse onu anne sütüyle beslemeye devam ettim.

Haberin Devamı

Yedikleri boğazına kaçmaz mı?

Her anne gibi ben de yediklerinin oğlumun boğazına kaçmasından endişe duydum. Bunu önlemek için oğlumu mama sandalyesinde mümkün olduğunca dik oturttum. Oğlum yemek yerken öğürdüğünde bunun tehlikeli bir şey olduğunu, sebze parçalarının boğazına kaçtığını düşünüyordum. Ancak öğrendim ki bebekler öğürerek yiyecekleri ağızlarının çok gerisine ittirmemeyi, ağzına çiğneyebileceğinden fazla yiyecek almamayı öğrenirmiş. Ufaklık her öğürdüğünde parmağımı ağzına sokup yediği şeyi çıkarmayı bıraktığımda fark ettim ki bizimki öğürdükten sonra yemeye kaldığı yerden devam ediyor.

Yazarlar