Cumartesi ‘Kavga etmemek için ayrıldık’

‘Kavga etmemek için ayrıldık’

24.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Kavga etmemek için ayrıldık’

‘Kavga etmemek için ayrıldık’





Pablo Neruda’ya cevap vermeye ve Orhan Veli’lemeler yazmaya nasıl karar verdiniz? Dergi için sabahladığımız günler oluyordu. Sabah 03.00’te, 04.00’te işimiz bitiyor bazen. Ama kafa açılıyor. Ben o zaman uykum gelsin diye mizahla ilgisi olmayan ciddi ciddi şeyler okuyorum. Orhan Veli de Pablo Neruda da iki ayrı gecede böyle bir ruh haliyle çıktı. Bir baktım Neruda’nın sorularına cevap vermeye başlamışım. Bir saatte bitti. O kitap duruyor bende hâlâ. Kitabın yanında kurşun kalemle benim yazdığım cevaplar var. "Orhan Veli’lemeler" de öyle. Böyle bir saatte çıktı demek kitabın değerini hafifletir ama bu kadar kısa sürede olması benim o sırada çok yoğun olmamdan kaynaklanıyor. Bir de tabii bu ilk çalışmalar yayımlansın diye değil eğlencesine yapıldı. Sonra bunlar üzerinde bayağı uğraştım. Terbiyesiz olabilir, yanlış anlaşılabilir diye bazı şeyleri çıkardım. İlk bulduklarım arasından beğenmediklerimi değiştirdim. Sonra Neruda ve Orhan Veli’nin hayatlarıyla ilgili şeyler okudum. Neruda’nın aslında takma isim olduğunu, Borges’i hiç sevmediğini öğrendim. Bunları da kullandım.

Siz şiir de yazıyorsunuz. Neden kendi şiirlerinizi yazmak yerine başka birinin şiirleri üzerinden yürüdünüz?
Ece Ayhan şiir kitabımı okumuştu ve bana "Senin büyük şair olmana büyük mizahçı olman engel. Anlamazlar bunlar" demişti. Anlaşılması önemli değil. Biz eğleniyoruz.

Peki neden Orhan Veli?
Çok iyi bir mizahçı. Benim ve arkadaşlarım gibi düşünüyor. Yazdığı şeyler çizilebilir şeyler. Bir karikatür, balonları olan karikatürler gibi. İçinde esprisi de var. Dönemine göre çok modern, kafası ve yüreği çok ileride bir adam.

Peki neden Neruda?
Neruda bizim Nazım Hikmet gibi bir şair. Bu kitap biraz horozlanmaydı benim açımdan. Kiminle dans ettiğinizi biliyor musunuz gibi.
O kadar değil de... Ben bu işin yerlisini de yaparım, evrenselini de yaparım diye kendi kendime girdiğim bir iddiaydı.

Devamı gelecek mi?
Gelecek. Benim kafamda didişip durduğum sanatçılar var. Yılmaz Güney, Aziz Nesin... Bizim mizah diye tanımladığımız ne varsa hepsi Aziz Nesin’in kişiliği. Çok özel bir adam. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir mizahçı cumhurbaşkanına aydınlar dilekçesi vermez. Birisi verir, mizahçı onunla dalga geçer. Türkiye’ye özgü bir kara mizah durumu var Aziz Nesin’de. Çok acayip bir adam ve çok hazin bir biçimde öldü. Öküz dergisinde bir-iki şey yapmıştım onunla ilgili. Atatürk’le de düşünüyorum ama bunlar tehlikeli tabii. Onun sözlerini bozmak değil de, başka bir yöntem düşünmem gerekiyor. Hemen değil belki ama birkaç yıl sonra bunları da yazacağım.

Leman’dan ayrıldınız. Şimdi ne yapacaksınız?
Bir dergi çıkaracağız. Eylülün sonuna doğru. Adı daha belli değil. Selçuk Erdem, Erdil Yaşaroğlu, Bahadır Baruter... İsimler çok belli değil. İyi bir dergi olacak sanırım.

Niye ayrıldınız Leman’dan?
Ayrılmak konusunu karikatürlerde çok çizerim. Biriyle ayrıldıysan ayrılmışsındır. Ayrılık üzerine konuştuğunda, yaşanan ilişkiyi bozacak şeyler söylemiş oluyorsun. Ayrılığı ilk duyan insan, iki taraf için de ne düşünürse o doğrudur. Çok mu politik oldu?

Evet, çok politik oldu. Şöyle sorayım: Neden mizahçılar bölünerek çoğalır?
Bu farklı bir şey. Biz birleşmek için ayrıldık. Leman’dan ayrılıyoruz ama daha önce oradan ayrılanları birleştiriyoruz.

Yeni oluşum gibi mi? Onlar da solu birleştireceklerdi, olmadı. Mizahta neden hep aynı isimler var? Neden gençler çıkıp farklı bir dergi çıkarmıyor?
Çok zor da o yüzden. Her şey bitmiş. "Ben çok iyi yazıyorum" demekle olmuyor. Yeni bir format gerekiyor. Mizahta her şey denendi. Nasrettin Hoca fıkraları var. Aziz Nesin’in yazmadığı konu ve biçim yok. Mecbursunuz yeni bir üslup, yeni bir şekil bulmaya. Kimisi stand-up yapıyor, kimisi sitcom yapıyor.

Öküz dergisi de kapandı. Öküz gibi bir dergi projeniz var mı?
O da olacak. Öbür dergiden sonra...

Mizahçılar arasında sorun çıkıyor, ayrılıklar yaşanıyor ama kimse kimse hakkında konuşmuyor. Neden?
Biz siyasi örgütler gibi, edebiyatçılar gibi ayrılmıyoruz. Kan davası haline getirmiyoruz. Hep birbirimize kapıyı aralık bırakıyoruz. Sizin dergi iyi olursa sizde, bizimki iyi olursa bizimkinde buluşalım diye, helalleşerek ayrılıyoruz. Hepimizin birbirimizin üzerinde çok büyük emeği var. Çocukluk, amatörlük arkadaşıyız. Aynı evlerde kaldık. Birbirimizi donuna kadar tanıyoruz, en zor dönemlerde birlikte olmuşuz. Sorun sanatsal anlamda çıkıyor ve ilişki anlamında birbirimizi kırmak istemiyoruz. Kırmamak için ayrılıyoruz. Bir de okuyucuya saygıdan. Mizah okuru bu ayrılıklarda ne sizi terk ediyor ne de eski dergiyi. İki dergiyi birden alıyor.
























Yazarlar