Cumartesi “Kılıçlı satranç”ta hedef Japonya

“Kılıçlı satranç”ta hedef Japonya

01.11.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Erkek milli takımımız geçtiğimiz hafta düzenlenen Balkan Kendo Şampiyonası’ndan madalyayla döndü. Kendoyu kılıçlı satranca benzeten antrenör Cihan Engin: “Umarım seneye Japonya’daki Dünya Kupası’nda da başarıyı yakalayacağız”

“Kılıçlı satranç”ta hedef Japonya

Karate, aikido, jiu jitsu... Bunların hepsi Türkiye’de de yapılan sporlar. Fakat kökeni Japonya olan, bambu kılıçların kullanıldığı kılıç kullanma sanatı kendo Türkiye’de pek tanınmıyor. Buna rağmen erkek milli takımımız geçtiğimiz hafta düzenlenen Balkan Kendo Şampiyonası’nda Sırbistan’ın A ve B takımının ardından üçüncü olarak ilk uluslararası madalyasını kazandı. Üstelik sporcumuz Elif Yiğit de kadınlar bireysel kategoride ikinci oldu.
Biz de bu başarının arkasındaki isimlerle, kadınlar milli takımından Hümeyra Cansız ve Elif Yiğit; erkekler milli takımından Mehmet Hoşgöz ve aynı zamanda milli takım antrenörü Cihan Engin’le konuştuk.

Haberin Devamı

Siz kendoya başlamak isteyenlere ya da hiç bilmeyenlere bu sporu nasıl anlatıyorsunuz?

Cihan Engin: Kendonun çok büyük faydaları var. Herkes kendi yaptığı sporu övecek, olumlu yanlarından bahsedecektir elbette. Fakat ben yeni başlayanlara kendonun hem olumlu hem de olumsuz yanlarını söylüyorum. Olumsuz yanı şu: Kendo uzun vadeli bir disiplin. Birkaç ay antrenman yaparak bunun faydasını göremezsiniz. Kendonun hiyerarşik bir yapısı da var. Askeri kökenli olduğu için çok disiplinli. Bu nedenle bu ciddiyetle yaklaşmak lazım. Fakat elinizi bu taşın altına sokarsanız getirileri de çok fazla oluyor. Hem karakter açısından hem de fiziki gelişimde çok etkili. Doğru kararları çok hızlı bir şekilde alabilmeyi öğreniyorsunuz bu sporla. Ben hızlı bir satranca benzetiyorum bu sporu; “kılıçlı satranç”.

Haberin Devamı

Antrenörlük de yapıyorsunuz. Bunun aşamaları nedir?

Cihan E.: Ben derslere düzenli katılan bir öğrenci olduğum ve zamanla derecelerim yükseldiği için dersleri yönlendirmeye başladım. Daha sonra kendi kulübümüzü açtık ve eğitmen de ben oldum. Türkiye’de kendonun en yetkili kurumu Kendo Derneği’dir. Bu dernekte yapılan seçimle de milli takım antrenörü oldum.

“Federasyon olmamız henüz mümkün değil”

Kendonun bir federasyonu yok ama milli takım var. Bu nasıl mümkün oluyor?

Cihan E.: Kendo, Türkiye için yeni sayılır. 13-14 yıllık bir mazisi var. Bu nedenle yapan insan da çok yok. En fazla 150-200 kişidir Türkiye’de kendo yapanların sayısı. Federasyon olabilmemiz gerek sporcu sayısı gerekse altyapı nedeniyle mümkün değil. Kendo Derneği, Avrupa Kendo Federasyonu tarafından tanınıyor; federasyonun üyesiyiz. Geçtiğimiz yıl da Dünya Kendo Federasyonu’na (FIK) üye olduk. Bu sayede hem Avrupa’da hem de dünyada ülkemizi temsil edebiliyoruz.

Balkan Şampiyonası için milli takımı siz mi oluşturdunuz?

Cihan E.: Evet. Milli takımı derneğin teknik direktörü kimse o oluşturuyor. Türkiye’nin en iyilerini ve bu işi yapmayı en çok isteyeni seçmeye çalışıyorum. Her sene Türkiye şampiyonası yapıyoruz; hem takım hem de bireysel kategoride. Bu şampiyonada öne çıkan arkadaşları davet ediyoruz.

Haberin Devamı

Şampiyona sizin için nasıl geçti?

Mehmet Hoşgöz: İlk defa uluslararası bir turnuvada milli takım olarak madalya kazandık. Bu nedenle bizim için çok heyecan vericiydi.

Hümeyra Cansız: Biz haftada dört gün antrenman yapıyoruz. Her ay İstanbul içinde düzenlenen turnuvalar da var. Bu nedenle şampiyona öncesi çok farklı bir hazırlık geçirmemize gerek kalmadı. Keşke bu işi profesyonel olarak yapıyor, daha fazla zamanı kendoya harcayabiliyor olsaydık. Fakat hepimiz çalışıyoruz.

“Sadece vücutla ilgili değil zihinsel gelişim de sağlıyor”

Siz antrenör olarak neler söylemek istersiniz şampiyonayla ilgili?

Cihan E.: Bu yıl beşinci kez düzenlendi, Makedonya’nın Üsküp kentinde. Balkan ülkelerinde düzenlendiği için belki de ileride biz ev sahipliği yapacağız. Milli takım olarak aldığımız ilk madalya oldu bu. Bu bizim için bir motivasyon kaynağı. Destek almadan bile bir şeyler yapabiliyoruz. Bu bizi mutlu ediyor. Seneye ilk olarak Japonya’daki Dünya Kupası’na katılacağız. Umarım
orada da başarılı bir sonuç yakalayacağız.

Haberin Devamı

Kendonun kişisel yaşantınıza yansıyan avantajları ya da dezavantajları var mı?

Elif Yiğit: Benim için şöyle bir artısı oldu kendonun, bir Japon firmasında çalışıyordum ve o firmada çok sevilen bir çalışan haline geldim. Sadece kendo yaptığım için.

Mehmet H.: Kendo yapan biri bunu kişisel yaşantısına da yansıtabilir. Bu iki yaşantı aslında birbirinin izdüşümü gibi. Başta sadece vücutla ilgili bir spor gibi gelebilir size kendo. Fakat zihinsel gelişim de sağlıyor. Bu da size avantaj sağlıyor.

Hümeyra C.: Ben matematik öğretmeniyim; bir dershanede çalışıyorum. Eğer herhangi bir sebeple antrenmanlara katılamadıysam öğrencilerim bunu hissedebiliyor.

“Kendoyu animelerde gördüm”

Kendoya nasıl başladığınızı merak ediyorum. Kısaca anlatabilir misiniz?

Hümeyra Cansız: 2007 yılında başladım. Japon kültürüne merak duyuyordum. İzlediğim bazı animelerde gördüm; kendi kendime “İstanbul’da da böyle bir şey var mıdır?” diye sordum. Araştırınca buldum. Gidip izledim. “Ben de bunu yapabilirim” dedim

Haberin Devamı

Elif Yiğit: Ben de 2007’de başladım kendoya. Japonya’da öğrenciydim
o sıralar.

Siz ne kadar süredir kendo yapıyorsunuz?

Mehmet Hoşgöz: 2004’te başladım. Amiga’da bir oyun vardı, “Budokan” diye. Karakterlerden biri kendo yapıyordu. Ben de kılıçla ilgilenmek istiyordum açıkçası.

Cihan Engin: 2003’te başladım. Daha önce eskrim yapıyordum.