Kısmette stand-up yapmak varmış

Malum ülkemizde stand-up denilince akla genellikle Cem Yılmaz geliyor. Oysa yurtdışında dileyen kişilerin sahneye çıkıp hikayelerini anlatabildikleri yani stand-up yaptıkları özel kulüpler var. Yani orada stand-up’çı bizden daha bol. Kısmet Şov ekibi de bu eksikliği fark etmiş olmalı. Geçtiğimiz mart ayından itibaren farklı mekanlarda bir saatlik bir şov sunmaya başladılar. Şu an üç kişiler ama onlarla aynı sahneyi paylaşmaya gönüllü ‘stand-up’çılarla buluşmak ve kadroyu genişletmek istiyorlar. Amaçları da ülkeye yeni şovmenler kazandırıp yurtdışındaki stand-up kulübü kültürünü buraya getirmek. Bu arada hepsi Cem Yılmaz’ı çok beğeniyor. “O bir başyapıt. Ama Cem Yılmaz olmak derdinde de değiliz. Her müzik grubu Metallica olmak zorunda mı?” diyorlar.
Ekip ile perşembe geceleri sahneye çıktıkları Karga’da bir araya geldik.

Kısmet Şov nasıl ortaya çıktı?
Deniz Alnıtemiz: Benim aklımda hep stand-up yapma fikri vardı. Yurtdışındaki örneklerini takip ediyordum. “Beni 15 dakika için kimse izlemeye gelmez ama birkaç kişi olsa herkes
10 dakika anlatsa belki gelirler” diyerek stand-up yapmak isteyenleri aramaya başladım. Çevreme sordum, arkadaşlarıma teklif ettim.
Deniz Özturhan: Benim o güne kadar aklımın ucundan geçmiyordu. Yazıyordum, çiziyordum ama çıkıp da anlatayım dememiştim. Deniz söyledi, bir anda apar topar sahnede buldum kendimi. Geçtiğimiz mart ayı B-Base’de ilk şovumuzu yaptık. Hatta seyirci sıkıntısı çekmemek için cebimizden içki ısmarlıyorduk gelenlere promosyon gibi.
Deniz A.: Kadıköy’de sahneye çıktığımız bir gece de Üner ile tanıştık. Böylece çekirdek kadro oluştu ama bitmiş değil. Stand-up yapmak isteyen herkese kapımız açık. Bir de tabii bol bol şov yapmak istiyoruz çünkü bu iş maç gibi. Çıka çıka tecrübe kazanıyorsun.
Deniz Özturhan: “Beyninin kıvrımlarını yalamak istiyorum diyen erkek izleyiciler var”

İsminiz neden Kısmet Şov?
Deniz A.: Bulabileceğimiz en kötü, en anti-cool ismi bulmak istedik. Biraz da komik olsun diye buna karar verdik.
Deniz Ö.: İşin içinde “Kısmetinize ne çıkarsa” durumu da var. Bu işe o kadar amatör başladık ki. Sahnede ne olacak, izleyicinin kısmetine ne çıkacak, bizim kısmetimize nasıl izleyiciler denk gelecek bilemiyorduk.

Hikayeleri nasıl oluşturuyorsunuz?
Deniz A.: Ben son üç aydır aklıma gelen her şeyi not almaya çalışıyorum. Defteri biri bulsa korkar. Mesela ‘teyze seksi’ diye bir not almışım, o bir hikaye aslında ama görünce akla neler gelebilir.
Üner Altay: Ben de ses kayıt cihazı kullanıyorum. Yolda yürürken, vapurda, otobüste kayıt halindeyim. İnsanlar bazen garip garip bakıyorlar. Hatta bazen dikkat çekmesin diye kayıt cihazını telefon gibi kulağıma dayayıp biriyle konuşuyormuş gibi yapıyorum.
Deniz Ö.: Ben birkaç yıldır bir blog yazıyorum. Orada yeterli malzemem birikmiş durumda. Kadınlık halleri, modern kadının başına gelen günlük maceraları anlatan bir şovum var. Benim de arkadaşlarımın da başına bir sürü şey geliyor anlatılmaya değecek.

Türkiye’de stand-up’çı az. Stand-up yapan kadın ise neredeyse yok. Zorlanıyor musunuz?
Deniz Ö.: Nedense ülkemizde komik kadına alışık değiliz. Daha doğrusu “Kadın dediğin komik olmaz” durumu var. Ekşi Sözlük’te ‘Türk kadını’ başlığını okumak yeterli. Bir de şu var tabii. Komik kadın akıllıdır. Akıllı kadın da erkekleri korkutur. Kötü tepki almadım ama kadın izleyicilerden “Hiç komik değildin” diyen oldu. Bu da parmak basılması gereken bir nokta galiba! Ha bir de “Beyninin kıvrımlarını yalamak istiyorum” diyen adamlar oluyor, arada sırada.


Deniz Alnıtemiz (34)
Grafik tasarım eğitimi aldım. Sonra yaklaşık 10 sene bu işi yaptım, derken bir hikayemin film haklarını satın aldılar ve senaryo yazarlığı yapmaya başladım, şu anda “Son” adlı televizyon dizisinin senaryo grubunda çalışıyorum. Bir yandan da Kaan Sezyum ile Dİnamo FM’de “Sevginin Gücü” isimli radyo programını yapıyorum.


KİM KİMDİR?

Deniz Özturhan (32)
Dijital reklamcılıkla geçiniyorum. Marmara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okudum. Freelance yazarlık, blog yazarlığı (kimlanbuhayatiminerkegi.com), amatörce feministlik ve yoga yapıyorum.

Üner Altay (31)
Bilgi Üniversitesi’nde sahne ve gösteri sanatları yönetimi ve karşılaştırmalı edebiyat okudum. 10 yıldır çeşitli müzik, sinema site ve dergileri için yazıyorum.
Şu anda otekisinema.com’un kadrosundayım. İsmini “İstanbul’un Çeperlerinden Sesler” koymayı düşündüğüm, İstanbullu deneysel müzisyenlerle yaptığım söyleşilerden oluşacak kitabım üzerinde çalışıyorum. Müsekkin adı altında kendi müziğimi de icra ediyorum.