Cumartesi Kitaplarınız kaç metre?

Kitaplarınız kaç metre?

19.04.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye'de Hitler'in kitabı "Kavgam"ın çok satılması çok okunmasından değil, hiç okunmamasındandır. Deniz Akkaya iki yıl okudu, bitirip bitirmediği belirsiz

Kitaplarınız kaç metre

Bir arkadaşın ailesinin evinde, hani ilk kez gittiğiniz bir evde ne yapacağınızı bilemezsiniz ya, ben de kütüphaneye bakıyorum bir şeyle ilgileneyim bari diye. Biraz sonra hakikaten ilgilendim. Zira tuhaf. Tuhaflık şu: O kadar birbirinden farklı, o kadar geniş bir yelpazesi var ki kütüphanenin. Yemek kitabının yanında "Anna Karenina" duruyor, burç kitabının yanında Pearl S. Buck'ın "Ana"sı var, Engels'in yanında hadis tefsiri... Çetin Altan'dan Peyami Safa'ya, Sakıp Sabancı'ya, oradan Kemalettin Tuğcu'ya... Kemalettin Tuğcu'ların mesela, ne işi var ebeveyn kitaplarını barındıran salondaki kütüphanede? Ayrıca da çocukken Kemalettin Tuğcu okuduk hepimiz ama şimdi büyüdük. Arkadaşım da artık o evde, ailesiyle birlikte yaşamıyor.Velhasılı kelam, eşek kadar evladı olan bir ailenin salonundaki kütüphanede Kemalettin Tuğcu ne alaka? Oradaydım. CNN TÜRK'ün "Oradaydım" belgeseline benzedi ama bizzat orada olmasam "kent efsanesi" derdim, "Hadi canım, mavra bu" derdim; katiyen inanmazdım. Dayanamayıp arkadaşa "Okuma alışkanlıkları biraz tuhaf sizinkilerin" mealinde, daha kibarca tabii, bir şeyler söyledim. Süper bir kızdır, olduğu gibi, acayip gamsız, takıntısız. "Babam metreyle aldı o kitapları" dedi. Nasıl metreyle? Eskiden -bazı evlerde hâlâ- salonlarda, ta tavana kadar, ortasında televizyonun durduğu kocaman kütüphaneler olurdu. "Ben çok küçüktüm o zaman" dedi. "Biz köyden şehre taşınınca, salona bu kütüphaneyi aldılar. Evde kitap yoktu. Babam rafları ölçtü. O ölçüye göre bir kitapçıya sipariş verdi. Kitapçı da işte elinde ne varsa, ne kalmışsa, bir eve kitap cinsinden ne lazımsa, göndermiş."Memleket ahvalinin geniş bir kesiminin kitapla ilişkisi "metreyle kitap" kadar olmasa da, eh o ayar bir şeydir: İki kilo elma, bir kilo kıyma, bir buçuk liralık bir de kitap at torbaya... Ekmeği de unutma!Bizim gazetede bir ara "En son ne okudunuz?" bölümü vardı. Her hafta üç ünlü kişiye telefonda sorardık. - En son ne okudunuz?- Eee, neydi adı, eee, kitap di mi, eee... Siz beni yarım saat sonra arasanız... Raf boyuna göre metreyle kitap Yıllar evvel bir haftalık haber dergisinin buna benzeyen köşesinde Deniz Akkaya'ya "Şu sıralar hangi kitabı okuyorsunuz?" diye sormuşlardı. Akkaya "Hitler'in 'Kavgam'ını" demişti. Aradan iki yıl falan geçti. Yine bir dergide, yine Deniz Akkaya, yine aynı soruya "Hitler'in 'Kavgam'ını" diye cevap verdi.Ne yalan söyleyeyim, Akkaya'nın okuduğu kitabın "Kavgam" olmasına takılmadım. Sadece... Mehmet Kenan Kaya'ya -o zaman burada çalışıyordu, şimdi Akşam gazetesinde- "Abi, ne kitapmış! Aradan iki yıl geçti, Deniz Akkaya oku oku bitiremedi" dedim. Biz sardık mevzuya, güldük. Akkaya'nın "Kavgam"la kavgası falan, yok efendim iyice hazmetmek için her akşam bir cümle okuyormuş da o yüzden iki yıldır bitirememiş kitabı diye; bir sürü kötü espri... * * *2003 yılında, kendi internet sitesinde "Kavgam"ı öneren Deniz Akkaya'nın Yahudilere karşı bir garezi olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da programında Atatürk'e "Ato" demesi eleştirilince, bunu düzeltmek için bir bar çıkışı açıklama yapan İbrahim Tatlıses'in "Nasıl Almanya'nın Hitler'i var, Türkiye'nin de Atatürk'ü var" derken, Atatürk'e hakaret etme niyetinde olduğunu...Hitler'i örnek alınası, iyi bir lider sanıyor olmaları sizce de daha kuvvetli bir ihtimal değil mi?Salonunda metreyle aldığı kitapları sergileyenlerin ülkesinde kulaktan dolma tarih bilgisi... Şaşırtıcı mı? Deniz Akkaya "Kavgam"ı bitirdi mi? Ben kitaplarımı saklamam. Öyle birine verip "Aman ha, hacılama!" diyenlerden değilim. Bilakis, bir daha geri istemem. Yer kaplıyor boşuna. Sevdiğim birkaç kitap var; dönüp dönüp okuduğum, yakınımda olsun istediğim... Onun dışındakileri ne yapayım? Kitaplıkta dursa ne olacak, başka birinin evinde dursa ne fark edecek? Bunu daha önce de yazdım ben. İkinci kez okuyanlar, bazı şeyleri tekrar okumanın nasıl manasız bir şey olduğunu herhalde anladılar...Fakat kitap konusunda takıntılı bir sürü insan var. Bu insanların da seneler içinde itinayla biriktirdikleri bir sürü kitapları. Bunca kitap dağıtmama rağmen benim evdeki kitap sayısı bile hayli fazla. Siz bir de bu insanları düşünün. Binlerce kitap. Nereye koyarsın, nasıl sıralarsın, yayınevine göre mi, yazara göre mi, nasıl nasıl?80'li yıllarda Türkiye entelektüellerinin bu kitap "sorunsalı" yeni bir mesleğin doğmasına sebep olmuş: Kitap düzenleyicisi. Adam eve geliyormuş, günlerce çalışıp kitapları bir nizama sokuyor ve gidiyormuş. Adamın ünü ağızdan ağıza yayılınca, dönemin haber dergisi Yeni Gündem bu "mesleği" haber yapmış.Süper meslekmiş, şimdi niye yok?Çünkü daha sonra başka bir dedikodu sarmış ortalığı: Adam kitapları düzenliyormuş düzenlemesine de, bu esnada değerli olanları hacılıyormuş. Yeni bir meslek: İtinayla kitaplık düzenlenir Milliyetçi dalga yükseliyor hakikaten. Linç girişimleri görmezden gelinecek ve zinhar dalga geçilecek hadiseler değil.Fakat "Kavgam"ın çok okunması üzerinden milliyetçiliğin yükseldiğini okumak?Haber sitesi www.ulkucu.org 'un yazarı ve yayın danışmanı "Ülkücülük 'Türk için, Türke göre, Türk tarafından' prensibini esas alır. Hitler'in 'Kavgam' kitabı ne 'Türk için' yazılmıştır, ne 'Türk tarafından' yazılmıştır, ne de 'Türk'e göre' yazılmıştır. Ülkücüler 'kökü dışarıda her türlü fikri' reddederler" diyor (Hürriyet, 13 Nisan, Çarşamba).Her milletin milliyetçiliği kendine yani... Hitler de sevmezdi zaten Türkleri. Hal böyleyken, insanın içindeki komplo teorisyeni merak ediyor tabii. Hangisi önceydi:Önce milliyetçilik mi yükseldi?Yoksa Hitler'in "Kavgam"ının çok satması üzerinden Türkiye'de milliyetçiliğin yükseldiği haberleri mi önce geldi? "Ülkücüler kökü dışarıda her türlü fikri reddeder" Deniz Akkaya'nın "Kavgam" merakı 7 Şubat 2003'te Milliyet'in internet sitesinde "Son Dakika"ya da haber olmuş. Aynen alıyorum: "Kendi adını taşıyan internet sitesi www.deniz-akkaya.bz.tr 'de seksi manken ve sunucu en son dinlediği ve okuduğu kitapları yorumladı. Akkaya, her gece dünyaca ünlü besteci Mozart'ın senfonilerini Arap çalgılarıyla yorumlayan Mısırlı `Mozart In Egypt'i dinlediğini, son günlerde ise Hitler'in yaşamını konu alan `Kavgam' adlı kitabı okuduğunu belirtti.Siteyi ziyaret eden hayranlarına ayrıca kitapla ilgili öneride bulunarak, 'Kavgam biraz zor bulunur. Bulanlar ise sakın kaçırmasın' diyor."(Akkaya'nın sitesi kapanmış. Milliyet'in sitesi ise a ha burada: www.milliyet.com.tr/2003/02/07/son/sontur15.html ) "Hitler'in 'Kavgam'ı zor bulunur. Bulanlar sakın kaçırmasın" Bir gün önce neredeyse tüm gazeteler haberi vermişti: Ruslar tıpta devrim niteliğinde bir operasyonla penis büyütmüşlerdi. Bir gün sonra Akşam gazetesi haber takibi yaptı. "Mutaf yaptı, Ruslar kaptı" başlığı ile... (E be Mehmet Kenan Kaya, kim attı bu başlığı?)Mutaf kim? Doktor. Doç. Dr. Mehmet Mutaf. Habere göre Ruslar bu ameliyatı, Mehmet Mutaf'ın 9 yıl önce geliştirdiği teknikten esinlenerek gerçekleştirmiş. Ayrıca da bu alanda bilinen 7 ameliyat yönteminden 5'i Türk doktorların buluşu imiş.Şimdi yazacağım şeyi "kanıtla" deseniz, kanıtlayamam. Gerçek midir? Kim bilir, belki de değildir. Ama kulağa gerçek gibi geliyor. Türkiyeli doktorların penis ameliyatlarında dünya çapındaki başarısını da bir parça açıklıyor.Gelişmiş ülkelerde erkekler ciddi bir kaza ya da önemli bir ameliyat sonrasında hastane odasında ilk kez uyandıklarında hemen ellerini başlarına götürürlermiş. Kafam sağlam mı diye.Türk erkekler ise hastanede gözlerini açar açmaz ilk iş ellerini... Sağlam mı diye. tubakyol@yahoo.com Ameliyat çıkınca önce nereyi kontrol edersiniz?