Cumartesi Koçun düşü gerçek oldu

Koçun düşü gerçek oldu

07.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Lengerhaneden sonra, Hasköy Tersanesi de Rahmi Koç Müzesine katıldı. Müzede otomobillerden uçaklara, Atatürkün traktöründen Sultan Abdülazizin saltanat vagonuna kadar önemli birçok araç var

Koçun düşü gerçek oldu

"Peki, burası ne?" derseniz... Burası, bir zamanlar İstanbulun tek vapur işletmesi olan Şirketi Hayriyenin en küçük tersanesi Hasköy. Ya da şimdiki adıyla Rahmi Koç Müzesi. Meraklısı hatırlayacaktır: Rahmi Koç Müzesi, aslında bundan yedi yıl önce -yine Hasköydeki eski Lengerhane binasında- açılmış ve kuruluşunun birinci yılında "dünyanın en iyi müzesi" seçilmişti. Ama ünlü sanayici Rahmi Koçun zaman içinde topladığı objeler o kadar çok ve hacimliydi ki, 2100 metrekarelik bir alana kurulu olan Lengerhane binası bu geniş koleksiyonun teşhiri için yeterli olmadı. Ardından da müze yetkilileri yeni bir mekan arayışına girdiler. Rahmi Koç, bu gelişmeyi şöyle anlatıyor: "Genişleme projemiz doğrultusunda, 1996 yılında özelleştirilen ve karşımıza isabet eden Hasköy Tersanesini satın aldık. 1880 yılından kalma bu tersane gerek konumu, gerekse yakınlığı bakımından bizim için çok isabetli oldu. 2. sınıf eski eser olan yeri de restore edip İngiliz pubı olarak ziyarete açıyoruz. Çoğu hakiki boyuttaki eserlerin teşhir edileceği bu mekanın, yerli ve yabancı tüm ziyaretçilerin büyük ilgisini çekeceğine inanıyoruz." 5 Temmuz Perşembe akşamı bir kokteylle basına tanıtılan müzenin, daha doğrusu Rahmi Koç Müzesinin yeni bölümünün öyküsü bu... Ama bu öykünün içinde bir başka öykünün de izi var: Bu da Rahmi Koçun Türkiyeye bir sanayi müzesi kazandırmak için yıllardır harcadığı çaba... Zira bu çaba o kadar kayda değer ki, tersaneye adım atar atmaz iki yüz yıllık sanayileşme serüveninin bütün izlerini buluyorsunuz. Bu da, adı sanayiyle özdeşleşmiş bir adamının ülkesine verebileceği en zarif hizmet olsa gerek... n Şimdi, dört bir yanını tuğla duvarların çevirdiği geniş bir salon düşünün... İçinde de, Sultan Abdülazizi ilk yurtdışı yolculuğuna götüren İngiliz işi saltanat vagonundan Kadıköy-Moda tramvayına, 1950 model Jaguar bir otomobilden Harley Davidson marka bir motosiklete kadar her şey olsun... Hatta bahçesinde orijinal tersane kızağı üzerinde koca bir gemi ya da bir savaş uçağı bile... Tersane 1861 yılında yapıldı 1861 yılında Şirket-i Hayriye tarafından kurulan Hasköy, biri yaylı, öteki felekli 50şer metre uzunluğunda iki kızağa sahip küçük bir tersane. 11 bin 257 m2lik bir alanda hizmet veren ve 193 metre uzunluğunda bir rıhtıma sahip olan tersanede bugüne kadar Gökçeada Feribotu, Kocataş, Sarıyer, Vaniköy, Hasköy ve Beykoz vapurları gibi birçok deniz ulaşım aracı yapıldı. Rahmi Koç: "Gayem, yediden yetmişe herkesi ilgilendirecek bir koleksiyon ortaya koymak oldu" Gayem, yediden yetmişe kadar herkesi bir ölçüde ilgilendirecek bir koleksiyon ortaya koymak oldu. Ümit ediyorum ki, her gelen, sevdiği bir şey bulacaktır. Büyük emekler ile teker teker topladığım bu eserlerin benden sonra da yaşamasını canı gönülden dilerim." "Küçüklüğümden beri trenlere, buhar makinelerine ve kurgulu oyuncaklara merakım vardı. Sonraları sanayileşmiş ülkelere gittiğimde sanayi tarihlerini ve endüstriyel antikalarını ne büyük titizlik, dikkat ve sevgiyle koruduklarını gördüm. Adeta imrendim ve kıskandım. Ben de böyle bir müze kurmaya karar verdiğimde maalesef gördüm ki, zaten genç olan sanayi tarihimize ait eserler ya hurdaya atılmış ya eritilmiş, yahut da orijinalliğini kaybetmiş. Dolayısı ile bulabildiğimi yurt içinden, bulamadığımı yurtdışından temin ettim. "Ne Nasıl Çalışır?" bölümü çocuklar için Rahmi Koç Müzesinin en ilginç bölümü "Ne nasıl Çalışır?" adını taşıyor. Arçelik, Beko, Tofaş, Aygaz gibi Koç Holdinge bağlı firmaların ürünlerinin nasıl çalıştığının gösterildiği bu bölümdeki bütün objeler, camdan yapılmış yani şeffaf. Ortak özellikleri ise, hepsinin çalışır durumda oluşu. Yani birçok müzede olduğu gibi sadece seyirlik değil. Diyelim ki, bir çamaşır ya da bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını merak ediyorsunuz... Ya da bir otomobilin... Öyleyse, bir butona basmanız yeterli. Çünkü siz butona basar basmaz içindeki bütün aksamı görebileceğiniz objeler çalışmaya başlıyor. Müze yetkilileri bu bölümü, özellikle küçük ziyaretçileri düşünerek hazırladıklarını ve cihazların saydam oluşu bir yana, çalışma yöntemlerini gösteren ışıklı panolara da yer verdiklerini söylüyorlar. Hem eğitim hem eğlence amaçlı Rahmi Koç Müzesi yetkilileri müzelerinin sadece eğitim değil, eğlence amaçlı da olduğunu, bu yüzden de yaşayan bir mekan yaratmaya çalıştıklarını söylüyorlar. Gerçekten de müzede öyle obje ve mekanlar var ki, gezerken kendinizi bir müzede değil de bir zaman tünelindeymiş gibi hissediyorsunuz. Mesela, 1932 yılındaki haliyle Erol Ustanın Ayvansaraydaki sandal yapımevinin zemininde talaşlar, hatta ara sıra demlendiği Güzel Marmara şarabı bile yerinde duruyor. Ama hepsi bu değil. Çünkü bahçede de yüzyıl ortasının dekoruyla tahta oyuncaklar satan bir oyuncakçı dükkanı, ahşap raflarında ilaçlar dizili bir eczane ya da guguk kuşlu saatleriyle bir saatçi dükkanı bile var. Tabii, şalterini kaldırır kaldırmaz çalışmaya başlayan (gerçekten) Zeytinyağı İmalathanesini unutmadan...