Cumartesi “Konuşmayı yeni öğreniyor gibiyim”

“Konuşmayı yeni öğreniyor gibiyim”

05.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türk asıllı İngiliz oyuncu Tamer Hassan 6’ncı sezonunda “Game of Thrones”ta rol alacak. Dothraki liderini canlandıracak olan aktör: “Altı haftadır Dothraki dilini öğrenmeye çalışıyorum ama altı yıldır dizide oynayan Emilia bile zorlanıyor”

“Konuşmayı yeni öğreniyor gibiyim”

Aslında birçok film ve dizide karşınıza çıkmış olması muhakak bir isim Tamer Hassan. Kıbrıs asıllı bir İngiliz ama kendi tabiriyle “sapına kadar Türk”. Bugüne kadar 57 filmde yer aldı, “NCIS” dizisinde oynadıktan sonra da kariyerine Hollywood’da devam etti. Şimdilerde adını sıkça duyuyor olmamızın bir sebebi var; “Game of Thrones”. 47 yaşındaki oyuncu dünyaca ünlü dizinin 6’ncı sezonuna Dothrakilerin lideri olarak katılacak. Şimdilik ne olduklarını açıklamasa da yeni projeler için İstanbul’a gelen Hassan’la buluştuk, “Game of Thrones” ve hayat hikayesi hakkında konuştuk.

Haberin Devamı

- Başrollerin bile bir anda öldüğü bir dizi “Game of Thrones”. En son Jon Snow’un öldüğünü gördük. Ölmekten korkmuyor musunuz?

Jon Snow öldü mü? Bilmiyorum. Bu dizide hiçbir şeyin garantisi yok. Ölebilirim de. Herkes bir anda ölüyor. Jon Snow’u da askıda bırakmaları çok zekice bir fikirdi bence. İzleyip hep birlikte göreceğiz. Spoiler vermiyorum.

- Dotrahkilerin uydurma olan zor bir dili var. Öğrendiniz mi?

Gerçekten çok zor ve farklı bir dil. Birçok filmdeki rolüm için Arapça ve İspanyolca bile öğrendim. İngilizceyi size istediğiniz aksanda konuşurum ama Dothrakilerin dili bambaşka çünkü uydurulmuş bir dil. Türkçede merhaba, İngilizcede hello demektir, anlarsın. Fakat Dothraki dilinde bunun bir karşılığı yok. Adeta yeni konuşmayı öğreniyor gibiyim. Çekimlerden altı hafta önce çalışmaya başladım. Gün içinde her nerede olursam olayım tekrar ediyorum. Bu çok büyük bir televizyon dizisi, hata yapmak gibi bir şansım yok. Ben altı haftadır çalışıyorum ancak altı senedir bu dilde konuşan Emilia için bile hâlâ çok zor, inanın.

Haberin Devamı

“Aktör olmak gibi bir fikrim yoktu”

- Yıllar önce bir röportajınızda aktörlüğün çok kolay bir iş olduğundan bahsetmişsiniz. Hâlâ aynı şekilde mi düşünüyorsunuz?

Ben küçüklükten beri hiç aktör, şarkıcı ya da ünlü olmayı düşünmedim. Hiç ilgim yoktu. İşadamıydım. Bir oyuncu ajansına parayı koydum ve ortak oldum. “Eastenders” dizisi için BBC ile anlaşmamız vardı. 30 yıldır devam ediyor dizi. Kötü bir karakteri oynayacak bir oyuncu istediler bizden. Sözleşme bozulmasın diye BBC ile görüşmeye gittim ama ne yapacağımı da bilmiyorum. Görüşme sonrası bir telefon geldi, “O çocuk gelsin dizide oynasın” diye. Ben de “Yapamam, hasta filan deyin, bir şey söyleyin” dedim arkadaşlarıma. Onlar da yaparsın diye ısrar ettiler. Hayatımda sete girmişliğim yok, hiçbir şey bilmiyorum. Sonra şoförle gelip aldılar, makyajımı yaptılar, giydirdiler, otele koydular, yedirdiler içirdiler.
Bir de üstüne para verdiler. Dedim ne güzel iş bu. O sete girer girmez bu işin bağımlısı oldum, bütün restoran ve gece kulüplerimi sattım.

Haberin Devamı

- Hollywood’da söyledikleri gibi rol rol müdür sizin için de?

Hollywood’da herkes başrol için savaşır ama benim için önemli olan filmdir. Bir filmde başrol oynarsın, kimse onu hatırlamaz; başka bir filmde ufak bir rolün vardır ama dünya seni onunla tanır. Benim kariyerimde de bu böyle oldu. Rol beğenmeyen bazı yaşlı oyuncular şu an ancak televizyon karşısında oturup söylenmekle yetiniyor. Diğerleri ise bir yerlere geliyor. Bu takım olmak gibi bir şey. Futbolcuların hiçbiri takımdan büyük değildir.

“Kötü adam ölünce film de biter”

- Aksiyon filmlerinde rol almak sizin tercihiniz öyleyse.

Evet, romantik bir erkeği oynamak için çirkinim.

- Çirkinim diyorsunuz ama sizi Antonio Banderas’a benzetiyorlar.

Evet, duyuyorum, ben de seviniyorum buna ama romantik karakterler oynamaktan hoşlanmıyorum. “Seni seviyorum” demek, uzun uzun bakışmak bana keyif vermiyor. At üstünde savaşmak, hızlı araba kullanmak, ateş etmek, dövüşmek daha keyifli. Bir filmi izliyorsunuz, mesela sakin sakin gidiyor, ne zaman kötü adamın sahnesi geliyor film yükseliyor. Herkes ne olacağını merak ediyor. Ne zaman kötü adam ölüyor film bitiyor. Okuldayken bir kavga çıkardı, herkes oraya toplanırdı. Sokakta bir kavga çıksa herkes koşup seyretmek ister. Kavga insanları cezbeder.

Haberin Devamı

- Ne kadar Londra’da büyüseniz de içinizde gerçek bir Türk erkeği var.

Var tabii var. Kavga etmek isteriz, kazanmak isteriz biz. Kaybetmek diye bir şey biz Türkler için yoktur. İngiliz sözlüklerinde Türk’ün karşılığında savaşçı yazar. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin maçlarını seyrediyorum. Ortada çok yüksek bir duygu var. İnsanlar neredeyse birbirini öldürecek.

- Türkiye’den hangi takımı destekliyorsunuz?

Asla söylemem.

- Neden?

Çünkü Türkiye’de futbol dini inanç gibi bir şey. Kim hangi takımlı olduğunu söylese ben de hemen o takımlıyım diyorum. Benim oğlum da futbolcuydu, iki sene önce Bursaspor’da oynuyordu; Taşer Hassan. O hangi takıma giderse onu tutuyordum. Şimdi artık o da futbolu bıraktı. Oyuncu oldu.

Haberin Devamı

- Kaç yaşında oğlunuz, başka çocuğunuz var mı?

Şimdi 28 yaşında oğlum. Bir de kızım var, 18 yaşında, üniversiteye gidiyor. 28 yıldır evliyim zaten.

- Türkiye’de bir projeye dahil olmayı ya da yaşamayı düşünüyor musunuz?

Evet, birkaç görüşme için geldim Türkiye’ye, hem de biraz tatil yapmak istedim. Hayat ne gösterir bilinmez ama ben Türkiye’yi çok seviyorum.

“Türklüğümle gurur duyuyorum”

- Bazı insanlar Hollywood’da nereli olduğunu saklamasına rağmen siz Türklüğünüzle övünüyorsunuz. “NCIS” dizisinde yaptırdığınız değişikliği anlatır mısınız?

Evet, insanlar Hollywood’da nereden geldiklerini hep saklarlar, çok korkarlar. Oysa ben Türklüğümle çok gurur duyuyorum ve herkes bilsin istiyorum. “NCIS” dizisinde oynarken konsolosluk önünde bir sahne vardı. Konsolosluğun bayrağını değiştirttim. Dedim “Ben Türküm, buraya Türk bayağı koyalım, insanlar görsün, dünyaca ünlü dizide de bayrağımız yer alsın. Şimdi değiştirmemiz çok zor filan dediler. Aslında iki dakikalık iş. “Bu sahneyi beş saatte de çekeriz, beş dakikada da. Seçim sizin” dedim, tatlı bir dille tabii. Hemen değiştirdiler ve güzel bir şey yapmış olduk.