Cumartesi Kuzguncuk’ta doğan albüm

Kuzguncuk’ta doğan albüm

07.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Artık iki kişiden oluşan Gündoğarken, sekiz yıl aradan sonra “Hayat Bu” adlı bir albüm çıkardı. Kayıtları Kuzguncuk’ta yapılan parçaları semt esnafı dört gözle bekliyor. Üstelik albümde bir de “Kuzguncuk” şarkısı var

Kuzguncuk’ta  doğan albüm

Sabahın erken saatleri... Kuzguncuk’un sessizliğini bir müzik sesi bölüyor.  “Gün doğarken ufukta, yeni bir can taşır elinde...” Bahçe içinde, üç katlı, kutu gibi bir evin penceresinden geliyor ses. Kuzguncuk uyanıyor yavaş yavaş.
Gökhan Şeşen bu eve taşınırken, kardeşi Burhan Şeşen ve kadim dostları Gürol Ağırbaş’la kendilerine bir çalışma ve yaşama mekanı kurarken ne kadar hesaplamıştı bilinmez ama şu an ortada bu “ortak yaşam”ın ilk ürünü var: Gündoğarken’in sekiz yıllık sessizlikten sonra Seyhan Müzik’ten çıkardığı “Hayat Bu” adlı albüm. Üstelik bu, grubun kendisine verdiği bir 25’inci yaş armağanı da aynı zamanda. İçinden vapurlar, tozlu plaklar, toz pembe masallar geçen albüm bir düş ülkesine benzeyen Kuzguncuk’a da pek yakışıyor. Zira orada yarım gün geçirince “Hayat Bu” olsa gerek diyor insan...
Hatırlarsınız, aslında üç kişilik bir gruptu Gündoğarken; amca İlhan Şeşen, yeğenleri Gökhan ve Burhan Şeşen’den oluşan... Grubun isim babası, aynı zamanda yeğenlerin de babası olan Turhan Şeşen -ki biz kendisini “Ankara’dan gelen abi” olarak da biliriz.
Kendi aralarında çalıp söyleyen üç akrabayken 1983’te Levent Kırca’nın “Kadıncıklar” oyununda adları sanlarıyla ortaya çıktılar, 1986’da da ilk albüm “Bir Yaz Daha Bitiyor” geldi. 1993’te sekteye uğrayan “aile saadeti”, beş yıl sora “Mest of Gündoğarken” ile yeniden tesis edilmiş “gibi gibiydi"...

Yeniden doğuşun mekanı
Lakin “ikinci bahar” daha kısa ömürlü oldu ve 2000’deki çok başarılı “İstanbul Atina İstanbul” albümünden sonra ses seda çıkmadı Gündoğarken’den... Amcanın o gün bugündür neler yapmakta olduğu herkesin malumu... Ya Şeşen kardeşler ne yapmış?
“Benim için grup üç sene önce bitti” diyor Gökhan Şeşen; “Sevgiliden ayrılırsın, hani bir dönem vardır belki tekrar bir araya geliriz diye. Amcanın üçüncü solo albümünden sonra sevgiliye geri dönüş yoktu.”
İki kardeş gene birlikte müzik yapmışlar ama kendilerine taktıkları yeni isimler kabul görmemiş bir türlü. Sonunda onlar da ikna olmuş ki biten grup değil... “Grup küllerinden yeniden doğdu” diyor Burhan Şeşen.
Kuzguncuk’taki ev-stüdyo da bu “yeniden doğuş”u hızlandıran mekan olmuş. Aslında acele değil, hayli ağır ama sancısız bir doğum söz konusu. Stüdyo saati gibi bir kısıtlama olmayınca yedi aya yayılan, sakin ve huzurlu bir çalışma çıkmış ortaya.
Şarkıların düzenlemelerini üstlenen Gürol Ağırbaş albümü kendi çocuğu gibi sahiplenmiş, kapak tasarımından şarkı sözlerine kadar her şeye karışmış. Zaten o evin tüm ziyaretçilerinin, bir şarkıda akustik gitar çalan Bülent Ortaçgil’den şahane sözler yazan Hüsnü Arkan’a pek çok kişinin emeği var albümde. Nasıl Gökhan Şeşen üst kattan pijamasıyla inip buzuki çalıyorsa Ortaçgil de sohbete gelmişken gitar çalıp gitmiş... Albümdeki 10 şarkının da bestesi Burhan ve Gökhan Şeşen’e ait, iki şarkının sözünde ise Yasemin Pulat’ın imzası var. Hemfikir oldukları bir şey varsa o da albümün “duygusunun” tamam olduğu... 

“Bizimkiler organik şarkılar”
Kapakta bir günlük sayfası var, 24 Ağustos 1976 tarihli... Annesiyle babası ayrılmış, ağabeyini Ankara’ya yolcu etmiş gencecik bir Burhan Şeşen’in o günkü duyguları... “Devamlı son bestesi ağzımda... Gün doğarken ufukta yeni bir can taşır elinde...” Tarihi bir not aslında, ODTÜ öğrencisi Gökhan Şeşen’in gruba adını veren şarkısını belgeleyen.
Yine Gökhan Şeşen’in bir de “Kuzguncuk” şarkısı var bu albümde. Oraya taşındığı ilk gece kafaya koymuş, iki ay sonra bir gecede yapıp bitirmiş şarkıyı. Kuzguncuk’a bu şarkıyı da, albümün ruhunu da borçlu olduklarını düşünüyorlar. Sıkıcı bir stüdyoda dört duvar arasında değil, denizden gelen rüzgarların estiği bir sokakta yapıldığı öyle belli ki. “Mahalle kavramını yakaladım burada” diyor Gökhan Şeşen; “Daha özgür hissettim, yaşadığımı fark ettim.”
Burhan Şeşen de ağabeyinin evine çalışmaya koşa koşa geldiğini anlatıyor: “Yeni çıkan şarkılar için ne düşünüyorsunuz diye soruyorlar bazen. Onlar ürün, şarkı değil. Klipleriyle, imaj maker’larıyla ürün onlar. Bizimkiler organik şarkılar. O yüzden yakışıyor Kuzguncuk’a da. Bizim imaj maker’ımız berber Zafer işte, bir jöle sürdü, tamam.”
Nasıl ki Kuzguncuk cumhuriyetinde zaman adeta durmuş gibiyse, orasının kendine göre başka “racon”ları varsa, Gündoğarken’in de kendine özgü başka bir yolu var. Dışarıdaki çılgın yarıştan uzakta. Otoban değil, patika. Ve orada gün yeniden doğuyor, yeni bir can taşıyarak elinde... 

“Egoyla hiç alakamız yok”

Haberin Devamı


Üçünüz oturup bir dağılma konuşması yaptınız mı?
Burhan Şeşen:
Yapmadık. Olgunlaştı ve düştü. 

Daha önce de nadasa bırakmıştınız kendinizi, bu üçüncü bahar...
Burhan Ş.:
Artık bu kalıcı bahar inşallah. Zaten Gökhan da ben de ekip insanlarıyız, çok önde olmayı sevmeyiz. 

Bu süreç üretim anlamında sizin için daha verimli oldu diyebilir miyiz?
Gökhan Şeşen:
Çok. Ben kendimi de sorguladım, beste yapan insandım, gittikçe bendeki üretim azalmıştı. Bazı şeylere küstüm ama hiçbir zaman gruptan ayrılmayı düşünmedim. Çünkü başta insan olarak bibirimizi seviyorduk.
Burhan Ş.: İlk zamanlar birbirini çok seven üç insandık. Tabii zamanla birtakım insanların fikirleri değişiyor, birtakım insanlar birtakım zaaflara kapılıyor, onun için eskisi gibi değil hiçbir şey. 

Sizde ego çatışması olmuyor mu ?
Burhan Ş.:
Egoyla hiç alakamız yok. Bana abin nasıl bir insandır dediğinde cevabım belli, peygamber gibi adamdır. Çok yeteneklidir, benim önümde örnek olarak
o vardı hep. Başarıyı da başarısızlığı da paylaşırız. Başarılar benim, başarısızlıklar başkasının diye bir şey yok bizde. 

Burhan Şeşen nasıl bir adamdır?
Gökhan Ş.:
Ben acaba Burhan’la kardeş miyim arkadaş mıyım... Bu ikisinden de öte bir şey, adı yok. Burhan nasıl bir insandır? Çok iyi yüreklidir bir kere. En güzel kendi anlatıyor aslında “Sevaplarım” şarkısında, “Aceleci, tembel, sakin, bahtiyar”.

O tamamen sizi anlatan bir şarkı mı?
Burhan Ş.:
Evet, muhasebe işte. Sevdiklerimi aldatmam da var ama arkadaşlarımı satmadığım da var. Ben neysem, kendimi nasıl gördüysem öyle bir şarkı. “Var mıdır bilemem sevaplarım, çocuklara sormalı” diyorum. Hem kendi çocuklarıma hem de genelde çocuklara. Çok saf ve temiz oldukları için beni ancak onlar yargılayabilir. Verilecek hesabım varsa ancak onlara veririm.