Modern zamanlar

Güneşli bir eylül günü, Roma’da, ihtişamlı heykellerle çevrili spor arenası Stadio dei Marmi’deyiz. Kadın erkek, çoluk çocuk herkes en şık kıyafetlerini giymiş, şapkalarını takmış, heyecanla dünyanın en iyi binicilerini ve atlarını bir araya getiren Longines Global Şampiyonlar Turu’nun on beşinci ayağını izliyor, saatler süren yarışmanın sonunda kazanan Britanyalı sporcu Ben Maher ve jokeyliğini yaptığı atı Explosion W oluyor. Explosion W’yu “inanılmaz derecede hızlı” olarak tanımlayan ve bugüne kadar hiç, zorlanmadığı zamanlarda bile böylesine hızlı olabilen bir ata binmediğini söyleyen Maher’e göre takım arkadaşı gerçek bir fenomen. Ve yalnızca yarışçılar için değil izleyenler için de atın hızına, dengesine ve odaklanma yeteneğine yakından şahit olmak nefes kesen bir deneyim. Tabii işin kazananını belirleyen salise farkları olunca, yarışı düzenleyenin de bir saat markası olduğuna şaşmamalı.

Hassasiyet rekorundan doğan saatler

Kurulduğu yıl olan 1832’den beri kendini “dünya şampiyonalarının resmi zaman tutucusu” olarak konumlayan Longines, uluslararası federasyonla ortaklıklar kurarak spor dünyasıyla sağlam ve uzun süreli ilişkiler geliştirmiş. Kimi zaman binicilik, kimi zaman jimnastik, kimi zaman tenis, okçuluk ya da Alp disiplini kayakçılığı… Hikayenin dönüm noktası, Longines’in ilk kuvars saatinin 1954 yılında Neuchâtel Gözlemevi’nde hassasiyet rekoru kırmasıyla başlıyor; bu teknoloji, 1984 yılında markanın Conquest V.H.P. serisinde ilk defa kullanılan ultra hassas kuvars kalibresiyle sıçrama yapıyor. Geçtiğimiz yıl, tüm bu özellikleri daha da geliştirerek kuvars teknolojili yeni Conquest V.H.P. “Very High Precision” koleksiyonunu satışa sunmuştu İsviçreli saat markası. Şimdi ise GMT modelleriyle zenginleşen bir koleksiyon var karşımızda.

Hem teknolojik hem geleneksel

Tüm bu saydığım teknik terimler kimilerine karmaşık geliyor olabilir. Şöyle özetleyeyim; seyahat severlerin çok hoşuna gidecek bir koleksiyon bu. Akıllı “Flash Setting” sistemi, geleneksel saatlerde olduğu gibi kurma pimini çevirerek veya akıllı telefonunuzdan gelen flaş atımlarını kullanarak, saatinizi anında gittiğiniz ülkenin saat dilimine uyarlıyor, fakat bu sırada geldiğiniz yerdeki saati göstermeye de devam ediyor. Siz de tüm bunlar olurken “fazla teknolojik” görünen bir saat yerine ağırbaşlı ve zarif bir saat takmaya devam edebiliyorsunuz. Markanın bu yeni koleksiyonuyla, Roma’nın tarihi dokusunda, dünyanın dört bir yanından gelen sporcular ve seyahat etmeyi seven spor tutkunları arasındayken tanışmak ve geleneksel olandan ödün vermeden geleceğe odaklanabilen tasarımları konuşmak mutluluk vericiydi. Her yol Roma’ya çıksa da, dünyada görecek çok yer var öyle değil mi?