Cumartesi Mükremin Abi sınıfta kaldı

Mükremin Abi sınıfta kaldı

14.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mükremin Abi sınıfta kaldı

Mükremin Abi sınıfta kaldı


Okurlarımdan gelen mektuplardan, e-posta ve telefonlardan size bir seçki yaptım. Ayrıca Tuğçe Atkaya’nın gönderdiği mektuptan sizlere bir şiir de yayımlayacağım.
***
Nil Karaibrahimgil, yani Havuç’un da dizi filminde sık sık adından söz ettiği "Özgür Kız", MİÇO okurlarını da oldukça etkilemiş olmalı ki, F. Ünal, "Ben MİÇO’ya ve Yalvaç Abi size resmen âşığım" diye bir mektup yazmış. Biliyorsunuz, "Ben ona resmen âşığım" diye Nil’in çok güzel bir şarkısı var.
***
Başka bir okurum Z. Ekinci, "Yalvaç Abi, Nil’in posterini verir misin? Eğer sen dinlemediysen, ‘Ben sana kek yaptım’ diye bir şarkısı var. Onu dinle, çok güzel. İstersen kaseti de sana gönderirim," diyor.
***
T. Gürol, geçtiğimiz gün telefonda, Eğitim Gönüllüleri Vakfı yararına, ünlülerin TV’de, "Kim 500 Milyar İster?" yarışmasına katıldıklarını ama bekledikleri gibi para kazanamadıklarından söz ederken, ünlü tiyatro, sinema oyuncusu, yazar, şair Mükremin Abi’nin bir şairin adını bilmeyerek sınıfta kaldığını söyledi. Doğrusunu isterseniz o programı ben de izlemiştim. Gerçekten Yılmaz Erdoğan’ın, üstelik de çok sevdiğim, severek izlediğim, kendisine şair demese de şiirle ilgilenen birinin Melih Cevdet Anday gibi ünlü bir şairimizin şiirini bilememesi beni de şaşırttı ve üzdü.
Belki de bu şiirin, haksız yere ölüme mahkûm edilmiş aydın bir karı-kocanın, "Rosenberg’ler"in üzerine yazılmış bir ağıt olmasından dolayı çok üzüldüm. Çünkü şiir yazan biri bence bunu bilmeliydi. F. Gürol haklıydı. Mükremin Abi sınıfta kaldı. Olsun, "eylülöde geçer.
***
E. Anaç adlı okurum bir derginin televizyon reklamlarında duymuş. Çocuklara anne- babalarıyla iyi geçinmenin yollarını anlatıyormuş dergi. E. Anaç’ın uyarısı üzerine ben de dergiden bir tane edindim ve sayfalarına baktım. Derginin bir yerinde, "Eğer anneniz o gün pırlanta yüzüğünü yanlışlıkla çöpe atmışsa, lütfen üstüne varmayın. Yapmasını istediğiniz bir şey varsa da o gün sakın istemeyin," diyor.
E. Anaç da bana, "Annesine pırlanta yüzüğü olup olmadığını sorduğunu," annesinin de ona, "Kızım, benim ömrüm boyunca bir pırlanta yüzüğüm olmadı," yanıtını verdiğini söylüyor. Sonra da, "Yalvaç Abi, benim için böyle bir sorun yok!" diyor. Doğrusunu isterseniz ne dediğini çok iyi anladım ve aklıma hemen bir taşlama geldi. Hani fıkra biçiminde de anlatılır ya:
Öğretmen sınıfa girer ve bir öğrenciye sorar: "Ahmet, senin baban ne iş yapıyor?"
"Armatöööör!"
"Peki senin baban Orhan?"
"Fabrikatöööör!"
Bir başka çocuğa, "Ali senin baban ne iş yapıyor, oğlum?" diye sorar.
Çocuk, "İşçi!" der.
Öğretmen, "Oldu mu oğlum Ali, kafiyeyi bozdun!" yanıtını verir.
***
İşte, Tuğçe Atkaya’nın eleştirisi de kendi elyazısıyla yukarıda.