Cumartesi Okul ve zil gülütleri

Okul ve zil gülütleri

18.09.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Okul ve zil gülütleri

* * *Okul zilleri geçmişte, ağaç saplı küçük bir çandı. Genellikle nöbetçi öğretmenler ya da öğrenciler tarafından çalınırdı. Bazen hademe denen hizmetliler de çalardı. Daha sonra ziller çıktı. Ardından da ziller öylesine çeşitlendi ki, klasik müzikten tutun günün pop şarkıları; hatta vapur, insan sesi çıkaran ilginç efektlerle dolu komik aygıtlar biçimine dönüştü. Düğmelisi, uzaktan kumandalısı doldurdu okulları. En son gittiğim bir okulda, teneffüste bir Amerikan kovboy şarkısıyla çocuklar derse giriyorlardı. Yani telefon çağrılarındaki melodilerden hiçbir farkı kalmadı okul zillerinin de. Bunun, bizdeki gibi her yerde bu kadar değişkenliğe uğradığını sanmıyorum. En son Almanyada bir okula söyleşiye gittiğimde, hâlâ okul yöneticilerinin eski tarz bir zille çocukları teneffüse çıkardıklarını gördüm. Hatta okul kapısında da tren istasyonlarındaki gibi koca bir kampana zili vardı. * * *Bizde yaşamın her alanında, bu zil işi o kadar abartılmıştır ki, tüpgaz satıcılarından piliç-tavuk satanlara, hatta seyyar satıcılara kadar bir megafon kullanma, zil çalma hastalığı yayılmış gitmektedir. Neyse biz yine konumuza dönelim....* * *Zille ilgili okul gülütleri pek çoktur. En basiti, dersi kaynatmak isteyenlerin ilk sorusu zille ilgilidir: "Hocam, ben mi yanlış duydum, yoksa zil mi çaldı?" * * *Öğretmen dersi tamamlamış, zilin çalmasını beklerken, öğrencilere şöyle söyler: "Çocuklar, neredeyse zil çalacak, içinizde son bir soru sormak isteyen var mı?" Bir öğrenci parmağını kaldırır: "Hocam, soracaktım ama şimdi uzun sürer. Madem zil çalacakmış, en iyisi ben bir dahaki derse sorarım." * * * Zil neredeyse çalmak üzeredir. Öğretmen sınav kâğıtlarını hâlâ vermeyip, son anda sağdan soldan kopya çekerek, soruları yanıtlamaya çalışan öğrencilerin elinden kâğıtları zorla toplarken, bir yandan da söylenir:"Sabahtan beri bir şey yazamadınız, son anda mı aklınıza geldi. Hepiniz, bakıyorum hattat kesildiniz. Neredeyse zil çalacak, bundan sonra ne yazacaksınız ki?"Bir öğrenci elini kaldırır:"Hocam, bir şey sorabilir miyim?" "Sor evladım!""Hocam, zilin çalmasına kaç dakika kaldı?"* * *Bu da benim en sevdiğim okul gülütlerinden biridir... Öğretmen tahtaya bir şeyler yazarken, sınıfın kapısı açılır ve içeri müdürle birlikte bir konuk daha girer. Çocuklar ayağa kalkar. Müdür bey yanındaki misafiri öğretmene ve çocuklara tanıtır: "Çocuklar, müfettiş bey okulumuzu ve sizleri görmeye geldi." Müfettiş sorar: "Nasılsınız çocuklar?"Bütün sınıf, "Sağ ol!" diye bağırır. Müfettiş çocukları oturtur. "Söyleyin bakalım bana, sınıfınızın en uslusu kim?" Öğrenciler, sanki sözleşmiş gibi, hep bir ağızdan bağırırlar. "Öğretmeeeen!" yural@milliyet.com.tr Ünlü mizah yazarımız Aziz Nesin, çocuklar için hazırladığı Nasrettin Hoca fıkraları kitabına, "Nasrettin Hocadan Gülütler" ismini vermişti. Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğünde "gülüt"ün karşısında şöyle yazar: Bir skece, revüye veya bir eğlence gösterisine eklenen gülünçlü sözler veya durumlar. Aziz Nesin "gülüt"ü burada fıkra anlamında mı kullandı, yoksa Nasrettin Hoca fıkralarını eğlenceli bir gösteri, gülünç sözlerle yüklü bir mini skece benzetti de onun için mi gülüt dedi, bilmiyorum. Ama doğrusunu isterseniz, gülüt sözcüğü bana fıkradan daha sıcak geliyor. O yüzden, ben de yazımın başına, "Okul gülütleri," dedim.