Cumartesi Sanık ayağa kalk! Hukuk sen otur, sıfır!

Sanık ayağa kalk! Hukuk sen otur, sıfır!

14.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Taciz ve tecavüz davalarında neden mağdur suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda bırakılıyor? Hakim "Sanık ayağa kalk" dediğinde, kim ayağa kalkıyor?

Sanık ayağa kalk Hukuk sen otur, sıfır

Eeee? "Özgür" cinsel hayatı olan ve seksi giyinen kadınlar tecavüzü hak mı ediyorlar yani? Fakat işte tecavüz, toplum nezdinde mağdurunu da suçlu kılan bir suç. Büyük çoğunluk faili suçladığı kadar -belki daha bile fazla- mağduru da suçlayabiliyor. Kadının orada ne işi vardı? Mini etek mi giymişti? Poposunu mu sallamıştı? Ve toplum sonunda kadının -ah şu başına gelenlerde- hiçbir kusuru olmadığına hükmetse bile, yine de kadını tecavüzün ardından artık "kirli" kabul edebiliyor. Değil mi ki bir kere "kirletildi"... Peki ya hukuk? * * * The Accused"ı hatırlar mısınız? Jodie Foster oynuyordu. "Sanık" diye çevrildi. Tecavüze uğrayan bir kadının mahkemede yaşadıklarını anlatıyordu film. Tecavüze uğrayan kadın mağdur durumda olduğu halde suçu ve bu suçtaki kendi suçsuzluğunu kanıtlamakla yükümlü bırakılıyordu. "Üzerinizde ne vardı hanımefendi?", "Davetkar davranmış olabilir misiniz hanımefendi?", "Sizin zaten gayet özgür bir seks hayatınız varmış hanımefendi"... "Şükran Aydın davası" diye geçiyor. Şükran Aydın 1993 yılında Mardinde gözaltında tecavüze uğradığı iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruyor. Türkiye Cumhuriyetinin avukatı şöyle bir savunma yapıyor mealen: "Şükran Aydın tecavüze uğradığını iddia ettiği dönemden kısa bir süre sonra o bölgeden biriyle evlenmiştir. Tecavüz iddiası eğer gerçek olsaydı, onunla kimse evlenmezdi."Bu ne şimdi?Hukuk, toplumun-cinsiyetçi biçimde bir kesimi ezen ve aşağılayan-egemen değer yargılarını kendine veri olarak alıp, makul karşılayıp, "normalleştirip" bakabilir mi bu meselelere? Hukuki olarak mağdur birini, toplumsal sakat zihniyete referansla suçlu durumuna düşürmeye çalışabilir mi?* * * Peki şu ne şimdi?Bir kadın yanında çalıştığı avukatı sarkıntılık suçlamasıyla mahkemeye veriyor. Ortada tanık ya da maddi delil yok. Ancak mahkeme sanığı suçlu buluyor, bu kararı Yargıtay da onuyor.Sabah gazetesinden Emre Aköz bu kararın "skandal" olduğunu yazdı. Bence öyle değil. Sarkıntılık gibi bir suçun maddi delilinin ya da tanığının olması çok zor. Mahkemeler elbette bunu göz önünde tutarak karar vermeliler. Tabii, "dırdır"a açık bir mesele...Ama kararın doğruluğu ya da yanlışlığı değil, gerekçesi bir nevi "skandal". İnsanın tüylerini diken diken ediyor: "Şikayetçi henüz avukatlık mesleğinin başlangıç yıllarında, bekar, genç bir bayan olup kendisiyle ilgili böyle bir iddiayı ortaya koymasında, toplumumuzda hakim olan sosyal ve ahlaki değerler de gözetildiğinde kişiliğinin ve mesleki saygınlığının zarara uğrayacağı muhakkaktır. Başkasını zarara uğratmak isterken kendisini zarara uğratması insanın doğasına aykırıdır." (Birgün, 10 Ağustos)Bu gerekçe ile hukuk biz kadınlara aslında böyle şikayetlerde bulunursanız "toplum önünde kişiliğinizin ve mesleki saygınlığınızın zarara uğrayacağı muhakkaktır" demiş oluyor. Direkt! Suçun sosyal sorumluluğunu mağdurun üstüne yüklüyor.İşin tuhafı, sorsanız, aslında tüm bunlar iyi niyetli girişimler. Kadının tecavüzcüsüyle evlendirilerek namusunun temizlenmesi mesela; erkeği hapisten kurtarmasının yanında, kadının mağduriyetini gidermek için de bir çözüm diye sunuluyor. Cinsel saldırganıyla evlendirilmek ikinci ve sürekli hale gelmiş bir mağduriyet değilmişçesine... Ama işte hukukun "Ne yapalım, toplum böyle" deme lüksü var mı? Kadının mağduriyetini gidermek için verilen bu kararlar ve bu kararların gerekçeleri kadınları aslında uzun vadede çok daha fazla mağdur etmiyor mu?* * * Taksim civarından her gün bin türlü insan gelip geçiyor, buralarda her cins insan yaşıyor. O yüzden sözle cinsel taciz benim için neredeyse sıradan. Tabii ki doğrusu polise şikayet etmek ama her seferinde polise gitsem karakolda yaşamam icap ederdi. Duymazdan gelip yürüyüp gidiyorum. Ya tecavüze uğrasaydım? Buraya yazar mıydım? Polise gider miydim? Mahkemede türlü çeşit aşağılamayı dinler miydim? Çevrenin bakışlarını karşılamayı becerebilir miydim?O hayvan cezasını çeksin, hapislerde çürüsün diye... Belki! Ama o kadar da emin değilim. Hakim "Sanık ayağa kalk" dediğinde, boş bulunup "Bana mı dedi" diye düşünmekten endişe ederim. Gökovadayım. Deniz güzel, hayat güzel. Depresyon da neymiş; manik manik gezme, gülüp eğlenme, coşup kudurma havasındayım. Ah bir de bu haftaki yazı konum böyle ağır meselelerden olmasa... Ama yazı da bitti işte, ben şimdi cuppa deniz yapacağım. Üstümde bikini var, tacize müstehakım diye değil ama; hayatın tadı, gazozun gazı kaçmasın diye laf atan delikanlıları da görmezden- duymazdan geleceğim, ne yapayım? manik depresif köşe "08.08.2004 Pazar günü, her zaman olduğu gibi saat 07.00de başlayacak olan programım için servis aracı ile saat 06.00 civarı evimden alındım" diye başlıyor mesaj. Sonuçta işyerinin yakınlarında simit almak için servisten iniyor. Tam karşıya geçecek, bir arabadan bir adam sarkıp -küfür kıyamet hakaret- onu taciz ediyor. Kadın da radyo programını bitirir bitirmez polise gidiyor. Tacizcilerin arabasının plakasını da almış, onu polise veriyor. (Radyonun, radyo programının, mesajı gönderen kişinin adı ve tacizcilerin arabasının plakası da yazıyor mesajda. Ne yazık ki bu bilgileri kontrol edecek zamanım olmadığı için bu detayları yazamıyorum.)"Yaşadığım bu olay polis kayıtlarına sözle cinsel taciz olarak geçti" diye devam ediyor mesajına. "Böyle bir konunun takip edilmeyeceğini düşündüğü için, daha doğrusu bu tip tacizlere çoğu kişi içinden lanet yağdırıp hiçbir şey yapmadığı yahut yapamadığı için eğer bulunursa o adamın çok şaşırmasını ve elbette utanmasını, ayrıca benden başka kişilerin de en azından bu adam tarafından bir daha bu şekilde taciz edilmemesini istiyorum. Yani bir, sıfırdan iyidir diyerek, hiç olmazsa bir kişi bundan böyle bu tarz saldırılarda bulunmasın, çekinsin, utansın diye... Cinsel nitelikli saldırılarda çoğu insanın yaptığı gibi olayı kendi içinde tartışıp, Amaaaaan, bu o kadar da büyütülecek bir şey değil, hem ben mi düzelteceğim dünyayı mantığıyla örtbas edip unutmayı seçmek yerine, lütfen, herkesin kadın yahut erkek kimliğine değil, insan kimliğine aykırı gelen her konuda üzerine düşen neyse yapmasını istiyorum. İnsanca yaşanabilen, yaradılışın tüm öğelerine saygılı, huzurlu bir ortam istiyorsak bunun için yapabileceklerimiz az ya da sınırlı olsa dahi yapmaktan çekinmemeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü sonradan İstanbullu olmuş olsam da yaşadığım kenti seviyorum, yayınlarımda İstanbuldan kentlerin kraliçesi olarak söz ediyorum, daha yaşanılır bir yer olmasını, sorunlarının çözülmesini istiyorum. Yıllardır sarı basın kartı taşıyan bir basın mensubu olmaktan öte, bir insan olarak bu konuda sorumluluklarım olduğunu düşünüyorum. ... plakalı bu araç içinde bulunan o kişilere de belki sadece bunu hatırlatmak istiyorum. İnsan olmanın o denli basit olmadığını, bunun için kimi zaman özel çaba gerektiğini... Yoksa Ben arabadayım, o yayan; benim yanımda arkadaşım var, o yalnız; ben erkeğim, o kadın gibi bir mantıktan güç alarak, bunun ardına da Nasılsa bir şey yapamazı ekleyip böyle davranabilen kişilerle daha çok uğraşmamız gerekecek. Sadece benim değil, hepimizin, herkesin..." tubakyol@yahoo.com Neyse ki polise gidenler de var...