Cumartesi "Şarkı söylemesem dünyanın sonu olmazdı"

"Şarkı söylemesem dünyanın sonu olmazdı"

31.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Aman Doktor" albümüyle profesyonel müzik yaşamının 10'uncu yılını kutlayan Candan Erçetin: "Ben hiçbir zaman star besinleriyle beslenmedim, izleyiciyle ilişkimde hiç o kadar uzak olmak istemem. Ben şarkı söylemeyi seviyorum. Çok da mutluyum bu işi yaptığım için ama yapmayabilirdim de..."

Şarkı söylemesem dünyanın sonu olmazdı

Türkçe ve Yunanca söylediği, her iki ülkede de bilinen 12 şarkıdan oluşan "Aman Doktor" albümüyle profesyonel müzik yaşamının 10'uncu yılını kutluyor Candan Erçetin. "Sandalyeye ters oturan kadın" 12 albüm sığdırdığı 10 yılın sonunda "Parçalandım" şarkısına yazdığı sözler gibi "daha güçlü, daha sakin" görünüyor. Anlattıklarına bakılırsa "daha yalnız, daha yorgun" da aynı zamanda... Uzaktan bakınca biraz soğuk ve mesafeli görünüyor. Ama daha ikinci cümlesinde fikrinizi değiştiriyorsunuz... Parkorman'da bu akşam yapacağı yılbaşı programının provalarında ziyaret ettiğimiz Candan Erçetin, samimi ve matrak bir kadın. Biraz da "bıçkın" doğru tanım olabilir... Ne de olsa Galatasaray Liseli bir kız o. Liseden "ablamız" olduğu için hafif çekinerek başlayan sohbetimiz, bol kahkahayla devam ediyor. Bir önceki neslin anılarıyla ruhumuza işlemiş bu şarkıları, daha genç nesillerin de reddetmeyeceğini umduğum bir üslupta düzenledik ama işin aslı, sevdiğim şarkıları söyledim, benimle aynı duyguları paylaşanlar çıkarsa ne mutlu bana. Bu albüm kimlere hitap edecek sizce? Bence bu da çok uzun bir süre, ben şimdiden yorgunum ve gözüm kozamı sarabileceğim kuytu bir köşe aramıyor değil. Bu yorum çok yüreklendirici tabii ama asıl başarı müziği bıraktıktan 10 yıl sonra da hafızalardaki yeri koruyabilmekte. Murathan Mungan'ın dediği gibi 10 yıldan çok daha uzun süredir hayatımızda gibisiniz. Olmaz mı... Yola çıktığım günkü ile bugünkü aklım, heyecanım, tecrübem ve sükunetim arasında çok fark var. İlk albüm çıktığında, bir dergide bir yazar "asla canlı şarkı söylememesi gerekenler" arasında beni de yazmıştı, belki de yaptığı listedeki kimseyi konserde izlememişti ama bu beni o zamanlar çok üzmüştü. Başka alanlarda da birçok kırıklık yaşadıktan sonra hayal kırıklıkları yerine zamanımı çalışarak değerlendirmeye karar verdim. Hayal kırıklıklarınız oldu mu bu süreçte? "Sebze ayıklamayı severim" Valla "güzel" kısmını yiyenlerden öğrenmek lazım ama yemek yapmayı sevdiğim doğru. Ancak davetler dışında buzdolabında yemek bulundurmamaya özen gösteriyorum çünkü hazırda yemek olunca herkes gibi ben de yiyorum. Çok güzel yemek yaptığınız söyleniyor... Arkadaşlarım benden hep mercimek köftesi ya da kısır istediğine göre herhalde o konuda fena değilim. Bazen kuru fasulye-pilav, bazen patlıcanlı makarna, bazen fırında köfte. Her kadın gibi elimin altında hangi malzeme varsa onu değerlendiriyorum. Sebze ayıklamayı da severim. Özellikle güzel yaptığınız yemekler neler? Ben star değilim. Bunlar hep etki-tepki meselesi. Ben iki korumayla çıksam sokağa, eminim ki insanlar bu korunan şeye bizim de şöyle davranmamız lazım diye içgüdüsel olarak bir duygu geliştirecekler. Öyle olmayınca onlar da taşkınlık yapmıyor. Star besinleriyle beslenme-dim ben hiç, izleyiciden o kadar uzak olmak istemem. Ben şarkı söylemeyi seviyorum. Çok da mutluyum bu işi yaptığım için ama yapmayabilirdim de, dünyanın sonu olmazdı. Star dediğin mutfağa girmez diye bilinir... Akademisyen olurdum herhalde. Ne iş olsa yaparım ben. Bizi biraz öyle yetiştiriyorlar ya Galatasaray'da. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Bugün bir yerde noktaladığım an, domates de yetiştiririm, organizasyon da yaparım. Ne yapardınız o zaman? İki sene Melih Kibar'la, daha sonra bir menajerlik şirketinde çalıştım. İşin mutfağından yola çıktığım için hep dinleyici olarak baktım, benim ne beklentilerim var sevdiğim şarkıcılardan diye. Büyük değişiklikler sevmiyorum şarkıcıda veya kendi şarkılarını snobe etmelerini sevmiyorum. "Elbette"yi 2000 yılından beri bazı konserlerde iki defa söylemek zorunda kalıyorum. Bu kaç yüze denk geliyor biliyor musun? Ama o şarkının içini boşaltmaya hakkım yok. Hep dinleyicinin yerine koymaya çalışıyorum kendimi söylerken, yoksa çok sıkıcı olabilir. Buna bakmayan şarkıcılar izledim, o kadar hayal kırıklığına uğruyorum ki. Eskiden organizasyon mu yapıyordunuz? Ben hâlâ elimden geldiğince olağan bir hayat yaşamaya hevesleniyorum ama tabii ki yapamadıklarım var. Çoktandır Mısır Çarşısı'na alışverişe gidemedim mesela, dolmuşa da binmedim ya da bir başıma vapura binip açık havada sade bir kahve içemedim. Şöhret hayatınızda neleri değiştirdi? "Neden bu kadar steril algılandığımı çözemedim" Hayatımda bir sürü hata yaptım, hâlâ da yapıyorum, neden bu kadar steril algılanıyorum ben de çözemedim. "Gerçekten böyle miyim?"in cevabını da sana bırakıyorum küçük hanım, çünkü ben ne söylesem boş... Bazen fazla "ölçülü" durduğunuzu, "Hiç mi yanlış bir şey yapmaz acaba?" diye düşündürdüğünüzü biliyor musunuz? Ben o kadar farkındayım ki öyle algılandığımın. Ama konserlerimi paylaştığım izleyicilerin aynı fikirde olduğunu düşünmüyorum. Çünkü onlar beni orada görüyorlar, hissediyorlar, elini uzatsan dokunabileceğin, daha "insan insan" bir durum. Ama belki basında böyle bir kanı var, bilmiyorum. Biraz kemik yapım buna neden oluyor. Evet, zor bir yüzüm var benim, zaman zaman çok sertleşebiliyor. Belki de "hayır"larım olduğu içindir, bana uymayan şeylere "Bu olmaz" diyebiliyorum. Bu bizim "camiamızda" çok sık rastlanır bir şey değil. Hah, doğru kelime "steril" gerçekten... "Genelde saçımı bir lastik tokayla kuyruk yaparım, öyle rahat ediyorum" Nereden bulursam. Gün içinde mümkün olduğu kadar makyaj yapmayacağım ortamları tercih ediyorum. Ama kalabalık ortama girdiğimde mutlaka bakımlı olmam bekleniyor, ben de onu mümkün olduğunca yerine getirmeye çalışıyorum çünkü hayal kırıklığına uğruyorlar. Günlük kıyafetlerinizi nereden alıyorsunuz? Benim saçım çok sık ve zor kuruyor. Kurutmak için gidiyorum ama haftada üçü geçmez. Yani sürekli bir yapılı kadın halinde değilim, genelde saçım kuyruk, bir tane lastik toka, onunla rahat ediyorum. Her zaman kuaföre gidiyor musunuz? 10 yıldan fazladır. Hatta İstanbul'da bile korunmak için 50 faktör kullanıyorum. Bakalım, ben de bir deneğim, göreceğiz 10 yıl sonra güneşlenenlerle güneşlenmeyenler arasındaki farkı. Ayrıca beyaz olmayı da seviyorum. Giyimle kombine edildiğinde işe yarayan bir durum. Güneşlenmiyor musunuz hiç?