Cumartesi “Sektörün bize çok ihtiyacı var”

“Sektörün bize çok ihtiyacı var”

30.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Deneyimli oyuncular Altan Erkekli ve Gül Onat “Hangimiz Sevmedik” adlı dizide birlikte rol alıyor. Usta oyuncular sektörün sadece güzel ve fan sahibi genç oyuncularla ilerleyemeyeceği görüşünde

“Sektörün bize  çok ihtiyacı var”

Altan Erkekli ve Gül Onat TRT 1’de ilk bölümü yayınlanan “Hangimiz Sevmedik” dizisiyle ekranlara döndü. Eski Yeşilçam filmlerine ithafen düşünülmüş projedeki karakterlerin isimleri Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen, Itır Esen gibi isimlerin etkisiyle seçilmiş. 80 darbesinde buluşamayıp ayrılmış iki eski âşık olan Adile ve Münir’i canlandıran ikiliyle bir araya geldik.

Haberin Devamı

- “Hangimiz Sevmedik” kadrosuna dahil olmanızda neler belirleyici oldu?

Gül Onat: Aslında bir projede yer almayı düşünmüyordum ama gönlümde hep komedi yatıyordu. BSK Yapım’dan telefon gelince senaryoyu okudum, vuruldum. Çok güzel, dişi bir senaryo. Oyuncu kadrosu da o kadar güçlüydü ki hemen seve seve kabul ettim.

Altan Erkekli: Yönetmenimiz Metin Balekoğlu kafasında kurguladığını çok iyi çekip yönlendiriyor, yapım şirketi çok önemli. Her unsur birbirini tamamladı ve güzel bir temele harç attık. Senaristlerimiz Yeşilçam filmlerinin duygularını ele alıp üstüne de yaşadığımız çağın türlü komik unsurlarını katarak hayatın içindeki hüznü ve gülücüğü çok iyi harmanlamışlar. Bir de yaşadığımız çağa tanıklık ederek de bir şeyler katmışlar... Üstelik tam ilk bölümümüzdeki darbe sahnesi yayınlanırken TV’de darbe bildirisi okundu.

Haberin Devamı

- Yeşilçam ilhamının sizin üzerinizdeki etkileri neler?

“Sektörün bize  çok ihtiyacı var”

Gül O.: Çocukluğum Yeşilçam filmleri seyrederek geçti, hâlâ da seyrediyorum. O kadar keyifli, sıcak ilişkilerin ele alındığı filmlerdi ki burada da zaten senaristlerimiz onu yakaladı. Biz oyuncular da aynı şekilde. Bence seyircilerin de çok özlediği bir dizi bu.

Altan E.: Yeşilçam’ın çok etkili olduğu dönemlerde her şey daha samimi, yalın, dürüst ve mertçeydi. Şimdi teknolojinin hayatımıza kattığı yeniliklerle, dünyanın globalleşmesiyle, duyguların bizden uzaklaştığı, bizi biz eden gelenek göreneklerin çok yabancılaştığı bir dönemdeyiz. O hayatın samimiyetini bulmak çok zor. Dizimiz bu duyguları göz önüne getirerek, hayatın bu tarafını da es geçmeden yaşamanın daha samimi olduğunu anlatmaya çalışıyor.

- Set ortamınız nasıl?

Gül O.: Bizim işimiz moral işi. Diğer oyuncularla arkadaş gibi bir bağ kuramazsan işi riske edersin, olmaz. O kadar iyi denk geldi ki kadro, yürek birliğiyle ve çok keyifli çalışıyoruz.

Altan E.: Bir de çekim yaptığımız alan çok sahici bir dekor. Gerçekten bir mahalle hissi veriyor. Bana mahallenin nerede olduğunu soruyor, plato dediğimde inanmıyorlar. O sahici dekorla siz de mış gibi yapmadan oynamaya başlayınca hepsi bir arada sizi başarıya götürüyor. Herkes inandı; kan, can verdi ve sahicilik gümbür gümbür ortaya çıktı.

Haberin Devamı

“Oğlum Efe dizide gençliğimi canlandırıyor”

- Seyirciye gelecek bölümlerde neler sunacak dizi, izleyiciler ne bulacak sizce?

Altan E.: Çok temiz, bizden bir mamul. Hiç suni değil. Bu toplumun 15 Temmuz gecesine kadar ayrışan çok noktası vardı, ayrışan noktalardan biri de kanallardı. Bir sürü insanımız TRT’yi seyretmem diyebiliyordu. Biz televizyon izleyicilerine bir öneride bulunuyoruz. Tıpkı pazarda yan yana domates satan manavlarda olduğu gibi bizim de her birimizin mamulü var. Bizim domatesimiz tat alacakları, organik bir domates. Sinemanın tadını almak, çocukluklarına gitmek istiyorlarsa bu iş onların reçetesi olacaktır.

- Altan bey, dizide oğlunuz Efe de var. Nasıl bir his birlikte rol almak?

Altan E.: Benim gençliğimi oğlum Efe oynuyor. Senaryoyu alıp “Gençliğimizi nasıl yapacaksınız?” deyince “Sana benzeyen birini bulacağınız” dediler. İnsan kendi çocuğunu söyleyemez ama tiyatro bölümü mezunu olduğu için “Ben oğlumu benzetiyorum, bir bakar mısınız?” dedim. Ertesi gün telefon çaldı: “Olmuştur, başka kimseye bakmıyoruz.” Efe de çok mutlu. Ben inanamazdım, büyüyecek de benimle beraber aynı dizide benim gençliğimi oynayacak...

Haberin Devamı

Gül O.: Ben de “Gençliklerimizi de biz oynayacağız değil mi?” demiştim yönetmenimize. “Abla ne ihtiraslısın ya, bırak da gençliğini gençler oynasın” diye şakalaşmıştık. Efe’nin oyunculuğuna bayılıyorum hem de çok beyefendi, değerli bir evlat.

- Adile ile Münir kavuşabilecek mi?

Altan E.: Aşkımızın üzerine beton atsak da birbirimize karşı hâlâ sevdamız var. Bir yandan didişmemiz de epey sürecek. Çocuklarımız da evlendi, bakalım ne olacak? Bu soru işaretleriyle yeni bir sezona başlayacağız diye düşünüyorum. 4. bölümü okuyunca “En az dört yıl sürer bu iş” dedim. “Abi taksite girelim mi?” dedi arkadaşlar, şakalaştık. “Bizimkiler”, “Mahallenin Muhtarları” çok samimi ve bizdendi, uzun süre devam ettiler. Burada da o bizdenlik var. Haksızlık etmek istemem ama çekerken bile “Bu kadar saçmalık olur mu?” dediğimiz şeyler oldu...

Haberin Devamı

Gül O.: Son çektiğim dizide ben “Bunu böyle oynamam” deyip oturup senaryoyu kendim yazıyordum. O kadar saçmalık dolu. En severek çalıştığım dizi “Sihirli Annem”di. Tiyatrocu ağırlıklı ve çok uzun solukluydu. Aynı tadı bunca sene sonra ilk bu dizide aldım.

“Gençler tek başına bir projeyi yürütemez”

- Son dönemde dizi başrollerinde hep genç oyuncuları görüyoruz. Deneyimli oyuncular olarak sektördeki bu gençleşmeyi nasıl yorumluyorsunuz?

Gül O.: Öyle güzel projeler gelse de keşke bizim yaşlarımızda aktör ve aktrisler de başrolde oynayabilseler. Fizik, güzellik ve gençlerin bir sürü fanlarının olması öne geçiyor. Biz de çok ciddi bir itici güç oluyoruz. Bahsettiğimiz genç oyuncuları kendi başlarına bıraksak, iki-üç kişilik kadroyla gitmesi mümkün değil bir projenin. Güzeli bir seyredersin, iki seyredersin sonunda sıkılırsın. Bizlere çok ihtiyacı var. Sektör bunu son 5-10 senede, yeni yeni anladı.

Altan E.: Oyuncu öyküyü anlatabiliyor ve seyirci de onunla buluşuyorsa söyleyecek bir şey yok. Bunun eğitimlisi, eğitimsizi olur; yurt dışından getirdiğiniz bir kasap ya da ev hanımı olur ona da jön oynatabilirsiniz. Ama bunun sürekliliği ve kalıcılığı önemli. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir diye bir laf vardır. Oyunculuk bir meslekse o oyunculuk ikinci, üçüncü seferde kendini gösterir.