Cumartesi ‘Ses yetmiyor, seks satıyor’

‘Ses yetmiyor, seks satıyor’

20.06.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Son albümü "Turuncu" ile Türkiye’ye "Pozitif ol" diyen Sertab Erener, yurtdışı için yeni bir albüm hazırlıyor. Erener’e göre "O pazarda var olmak için şarkıcılığın ötesinde şeyler gerekiyor"

‘Ses yetmiyor,  seks satıyor’

Sertab Erener cinselliğin müziğin önüne geçmesinden şikayetçi
‘Ses yetmiyor, seks satıyor’

Son albümü "Turuncu" ile Türkiye’ye "Pozitif ol" diyen Sertab Erener, yurtdışı için yeni bir albüm hazırlıyor. Erener’e göre "O pazarda var olmak için şarkıcılığın ötesinde şeyler gerekiyor"

Tuba Akyol

Albümün adı neden "Turuncu"?
Çünkü albümün tamamını dinleyip şöyle bir düşündüğünüzde size geçen pozitif enerji oluyor. Neşeli, renkli... Tüm bunları içeren bir renk varsa, o da turuncuydu...

Yoga yapıyorsunuz. Doğu felsefeleri ile ilgileniyormuşsunuz...
Kendimle ilgili, kendimi tanımaya, kim olduğumu öğrenmeye yönelik bir yolculuğa çıktım. Ben kimim sorusunu sorduğunuzda birçok felsefeden etkilenmeye ya da onlarla ilgilenmeye başlıyorsunuz. Ben de şu an böyle bir yolculuğun içindeyim.

Şarkıları seçerken de "bu yolculukötan mı etkilendiniz?
Şarkılar, benim içimden geçen, söylemek istediğim şeylerle çok doğru orantılı... Bu kendiliğinden oluyor zaten. Başka nasıl olabilir?

Önceki albümde "Zor Kadınödınız. Bu albümde öyle olmadığınızı söylüyorsunuz. Şarkıyı beğendiğiniz için söylemişsiniz. Kadın olmanın yedi kuralı ne? ("Güle Güle Şekerim", A yüzü ikinci şarkı)
Valla onu şarkının söz yazarı Aysel’e (Gürel) sormak lazım. Ben bilmiyorum. Ona sorarız sonra, kesin kafadan atar yedi tane kural. Her şeyin gerçek olması gerekmiyor yani.

"Zor Kadın"ın klibi de pek gerçekçi bulunmamıştı. Kumsaldaki laptop’un telefon bağlantısının olmaması falan espri konusu olmuştu sanal alemde.
Çok da bilgisayardan anlayan biri değilim. Klipteki teknik ayrıntılarla ilgilenmemiştim. Her şey bakış açısına bağlı. Bir şeyi ciddiye alıp gerçek gibi olsun diyorsan, o klipte bir eksik var. Ama bu da nihayetinde bir klip, bir illüzyon. Böyle görüp hoş bir şey gibi yorumlarsan çok teknik eksiklik çok da önemli değil. Nasıl bakmak istediğinle doğru orantılı. Hayatla ilgili her şeyde böyle. Birine gıcık olmak istiyorsan, olursun. İyi bir şey arıyorsan onda, onu da bulursun...

Albümün içinde bu yüzden mi "Pozitif ol" diye yazıyor?
Evet. Hayata bakış açısıyla, yorumla ilgili her şey. Mutsuz olmak istiyorsan mutsuz olacak şeyler bulursun. Önemli olan seni mutlu edecek şeyleri bulmak, mutlu olabileceğin taraftan bakmak.

Siz öyle mi bakıyorsunuz?
Ya, ben öyle bakmaya çalışıyorum. Çok değiştiğimi söyleyebilirim. Eskiden böyle değildim. Nedense çoğu insan acı çekmeye meyilli bir yol çiziyor hayatta. Ben de herkes gibiydim. Ama sonra bunun yanlış olduğunu anladım. Çünkü çok yoran, yıpratan, çabuk yaşlandıran bir şey. Hayatı, o kadar çok, acayip ciddiye alıp yaşamanın da bir anlamı yok aslında.

Pozitif ol çok didaktik değil mi? İyimser ol, iyi bir insan ol, hadi kucaklaşalım...
Evet, didaktik ama başka bir yolu yok. Bence insanların buna ihtiyacı var. Fazla duygusal bir toplum olduğumuz için bu böyle. Bana mesela annem, ilk önce kötü tarafından gör de üzülme derdi. Annelerin çoğu böyle. Ben buna karşıyım. Bunu kelimelerle ifade etmezsem nasıl söyleyeceğim?

Şarkılarınızla....
Söylüyorum ama yetmiyor. Bu konuda konuşacak lafım olduğu için altını çiziyorum. Müziğin dışında böyle şeyleri söylemeyi sevmem, yapmam da aslında. Ama bu sefer yapmak istedim, çünkü benden etkilenecek bir miktar insan olduğunu düşünüyorum. Tabii ki şöyle ol, böyle ol demek aptalca bir yol olabilir, ama bu da bir yol nihayetinde...

"İkiye bölünmüş gibiyim"
Yurtdışı için yeni projeleriniz var mı? Jose Carreras ve Ricky Martin’le düet yaptınız. Voice Male ile çalıştınız, eski albümünüz Avrupa’da da çıktı...
O albüm, Avrupa pazarına yönelik, özellikle orası için düşünülmüş değildi. Kızımızı Avrupa’da biraz tanıtalım, nasıl şarkı söylüyor gösterelim, böyle bir altyapı oluşturalım dediler. Türkiye için yapılan albümden iyi şarkıları seçtiler ve bir albüm hazırlandı. Ama şimdi "Buradan ayrı bir şey yapalım" noktasına geldik. İngilizce, hatta Fransızca şarkıların da yer aldığı bir albüm yapacağız.

Yurtdışı için sıfırdan yeni bir albüm mü hazırlayacaksınız?
Evet, o yüzden de ben ikiye bölünmüş gibiyim şu anda. Yeni bir projenin arifesindeyim. Bu yoğunluk bittikten sonra öbür albüm için çalışmaya başlayacağım. Ama bu albümden de Avrupa’nın hoşuna gidecek birkaç şey çıkabilir. Belki bazı şarkıların sözlerini İngilizce’ye çeviririz. Mesela Fransızlar "Kumsalda"yı çok sevmişler. Zaten Fikret Abi (Kızılok) sözleri önce Fransızca yazmış, ben melodiyi beğenince Türkçe’ye çevirmiştik. O olabilir.

Bu sesle yurt dışında parlamamanız mümkün değil gibi geliyor insana...
Bu ilk başta benim de aklımdaydı. Ama maalesef iyi bir şarkıcı olmak, orada bir pop starı olmaya yetmiyor. Öyle kocaman bir sanayide müziğin ve şarkıcının ikinci üçüncü sıraya düştüğü bir pazardan söz ediyoruz. Artık seks satıyor. Müzikten önce seks duygusu var. O pazarda var olmak için şarkıcılığın ötesinde şeyler gerekiyor. İyi bir prodüktör, strateji gerekiyor yani. Savaş gibi...

Yabancılarla mı çalışacaksınız?
Evet, mutlaka yabancılar olacak. Ama albüm buranın tadını da taşısın istiyorum. Belki yurtdışı projesinde Mercan Dede de yer alacak. Çok yetenekli, inanılmaz biri. Ben bu albümle ilgili yaptığım son şeyleri ona yollayacağım, o yeni remiksler yapacak belki. Dün gece çok heyecanlandım, uyuyamadım. Kafamda bir yığın proje var.

"Tarkan’a yapılan ayıp"
Türkiye’deki albümlerde stratejik mi davranıyorsunuz?
Ben artık buradaki insanların benden ne beklediğini biliyorum. Çözülmüş bir matematik gibi. Ama yurtdışında bambaşka bir kültür var. Oradaki insanlarla ortak bir dil kurmak lazım. Bir süre yurtdışında, Londra’da mesela, yaşamayı düşünüyorum. Tarkan’ın artılarından biri uzun zaman orada yaşamasıdır.

Yine gidiyor... Tarkan’ın fotoğraflarının yayınlanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tarkan bence çok doğru, adam gibi bir yol çizdi kendine. Ona yapılan çok ayıp. Basın özgürlüğü deniyor ama insan hayatı da bu kadar ucuz değil. Birileri dur demeli.

Gazeteci olsaydınız siz yayınlamaz mıydınız onları?
Yayınlamazdım. Tarkan’la konuşurdum. Bilmiyorum. Ben işin o tarafını bilemem. Ama bu tarafta bambaşka öyküler, aileler var. Gazetecinin vicdanı olmalı. Habercilik bu kadar basit ve ucuz değil. Hem Tarkan’ın kiminle ne yaptığı beni hiç ilgilendirmiyor.

"Demir’le aşkımız bitti, ilişkimiz sürüyor"
Siz "pozitif düşünceye" nasıl ulaştınız?
Çocuk yaşta hastalanmama bağlıyorum bunu biraz. Çünkü daha çabuk sorgulamaya başlıyorsun hayatı. Bu sorgulama sırasında da bunları keşfetmeye başlıyorsun. Bir de okuduğum şeyler, birlikte olduğum insanlar yönlendirdi. Haliyle insanlar birbirini etkiler ya... O yolculuğa çıkmış insanlarla birlikteyim.

Demir Demirkan’ın bir etkisi var mı?
Tabii, olmaz mı? O da çok düşünen biri bu anlamda. Kafa yoran biri... Bu konuyu biz çok kurcalıyoruz. Bizim en önemli konularımızdan biri. Bunları tartışıyoruz. Bir de hoş oluyor. Konuşacak çok konumuz oluyor, sıkılmıyoruz.

Beraber misiniz hâlâ?
Beraberiz.

Sevgili misiniz?
Bu soruya bir şekilde doğru cevap vermek lazım. Demir benim canım ciğerim. İnsan olarak her zaman bir yeri olacak hayatımda. Sevgili olarak da birbirini seven iki insanız. Ama hani o aşk falan değişip başka bir forma dönüşüyor ya, biz onu yaşıyoruz şu an. "Aranızda kadın-erkek meselesi var mı?" gibi bir şey soruyorsunuz bana. Demir benim için sevgiliden daha öte bir yerde. Biz birlikte üretiyoruz, hayatta çok iyi anlaşıyoruz, bunu bulmak çok zor. Demir’den çocuğum olsun istiyorum. Bütün bunların toplamı eğer sevgili olmaksa, biz sevgiliyiz.

Demir Demirkan’ın albümü sanki biraz arada kalmış gibiydi... Hayal kırıklığı yarattı...
Ben hayal kırıklığına uğramadım. Çünkü çok zor bir şey yapıyordu o. Türkiye’de bir şekilde yerleşik bazı kurumlar var. Bunun dışına çıkan yeni bir önerme her zaman bir şüpheyle karşılanıyor. Ama bu söylediğiniz önemli bir şey. Arada kalmak... Şu var, ilk albüm her zaman çok zordur. Bence ona fırsat vermekte fayda var. İkinci albümü gelecek. Acayip bir şey hazırlıyor bu sefer.




CUMARTESİ