Cumartesi Seyretmeye doyamayacaksınız

Seyretmeye doyamayacaksınız

04.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Beş Vakit"te sese ve görüntüye dair bütün yapım işlemleri kusursuz yerine getirilmiş. Karşımıza teknik kalitesi çok yüksek ve içeriğiyle tamamen örtüşen bir film çıkıyor öncelikle

Seyretmeye doyamayacaksınız

Sade, dingin köy hayatında zaman algısı, büyüme sancıları ve baba-çocuk ilişkisi üzerine gözlem ve meditasyonu, teknik yönden de mükemmel bir yetkinlikle beyazperdeye taşıyor Reha Erdem. "Beş Vakit" öylesine evrensel düzeyde iyi bir film ki "Dönüş" ya da "Koktebel" misali bir Rus filmi, Huszsarik hayranı bir Macar yönetmenin yapıtı ya da İran sinemasına farklı bir soluk getiren bir çalışmanın sonucu olabilirdi.Türk sinemasında son 10 yıldır bizi bile şaşırtan ve daha da şaşırtmaya devam edecek olağanüstü bir başarının yeni basamağı "Beş Vakit". Sese ve görüntüye dair bütün yapım işlemleri kusursuz yerine getirilmiş. Karşımıza teknik kalitesi çok yüksek ve içeriğiyle tamamen örtüşen bir film çıkıyor öncelikle. Filmi ezana göre gece, akşam, öğleden sonra, öğle ve sabah başlıklı bölümlere ayıran Erdem bu duruma dini bir anlam yüklemiyor. Ama mistik bir hava katıyor. Doğayla uyum içinde yaşayan köylüler için ezan güneşin konumuna günün saatini vurguluyor. Zamanlarını ona göre ayarlıyorlar. Adına rağmen tek meselesi zaman değil filmin. "Beş Vakit" babalarına kinlenen ama onların sözünden çıkamayan oğulların öyküsü, aynı zamanda. Reha Erdem'in "Beş Vakit"ini İstanbul Film Festivali'nde izledim, beğendim. Bu yazıyı yazmak için basın gösteriminde yine izledim, daha çok beğendim. Üstelik içimde üçüncü kez izleme isteği uyandı! Reha Erdem filmde yapıtlarını kullandığı çağdaş besteci Arvö Part'ın göksel bir nitelik taşıyan müziğini resimlemiş sanki. Kamera hareketleri, çerçeveleri öylesine şiirsel. Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Kozlu köyünün kurulduğu denize bakan tepelerde uğuldayan rüzgar... Sarı ve kırmızının yavaş yavaş yeşili bastırmaya başladığı sonbahar... Bulutların arasından sıyrılan dolunay... Çam iğnelerinin altında, fundalıkların içinde, ağaç kovuğunda huzur bulup uyurken Hamlet'in "Ölmek, uyumak" diye başlayan tiradını anımsatan çocuklar... Çocukların boğazında tıkanan hıçkırıklar... O tıkanmaya neden olan otorite simgesi babalarının gözlerinden akan yaşlar... Ömer, Yakup ve Yıldız adlı üç çocuk ve aileleri etrafında geçen bir öykü anlatıyor "Beş Vakit". Okula giden, ders çalışan, dağ bayır dolaşan çocuklar için alabildiğine özgür ve basit bir şey olan hayat ve zaman kavramları yavaş yavaş omuzlarına yüklenen sorumluluklarla, cinselliğin keşfiyle karmaşıklaşmaya başlıyor.Ömer onu zaman zaman cezalandırdığı için köyün imamı olan babasını öldürme planları yapıyor. Okulun güzel ve sevecen öğretmenine aşık olan Yakup, dedesi tarafından sürekli gururu kırılan babasına diş biliyor. Babasına düşkün olan Yıldız ise annesinin ev işlerine yardım ve henüz bebek olan kardeşine bakma talebini karşılamak için çabalıyor. Müzikle örtüşen güzellik Eğitimin dayakla özdeş tutulduğu, hiçbir karakterin kötü olmadığı ama hepsinin bir tokat, bir azar, bir sopayla yaralı olduğu bir dünya kuruyor Erdem. Sükunet ile şiddet iç içe. Filmin başlarında köyün nenesi "Erkekler böyledir. Oğlancıkken iyi olurlar. Buba olunca bubalarına çekiverirler. Hepisinin içine tüküreyim" diyor. Köyün kimsesiz çobanını bir ağaçtan beş tane fıstık kopardı diye sopayla döven adam "Bubalık ettim" diye savunuyor kendini. İzleyeni ağlatmasa, yer yer mizah kullansa da "Beş Vakit" hazin bir film. Finalde baba-oğul ilişkilerinde çözülen duyguların yoğunluğu yürek buruyor. Anlatmakla bitmeyen inceliklerle, iyi işlenmiş ayrıntılarla dolu yolculuğun sonunda yine başa dönmek için tarifsiz bir istek duyuyorsunuz. Sükunet ile şiddet iç içe Yönetmen / Senaryo: Reha Erdem Oynayanlar: Özkan Özen (Ömer), Ali Bey Kayalı (Yakup), Elit İşcan (Yıldız), Bülent Emin Yarar (İmam), Taner Birsel (Zekeriya), Yiğit Özşener (Yusuf), Selma Ergeç (Öğretmen) Görüntü: Florent Herry "Beş Vakit" Mizahı iyi kullanıyor Yönetmenliğini uzun metrajlı "Almanya Rüyası" adlı belgeselle gösteren Murat Şeker, film çekmenin hayalini kuran aklı bir karış havada iki kafadarın serüvenini anlatıyor "2 Süper Film Birden"de. Steve Martin'in ünlü komedisine gönderme yaparak yerli "Bowfinger" olduğu söylenebilir.Tim Seyfi'nin canlandırdığı Necati, kafasında darmadağınık fikirlerden deneysel bir yapıt oluşturacağını iddia ederek kapı kapı dolaşsa da onun derdi film yapmak değil, yönetmen olmak. Saf ve iyi niyetli görünümünün ardında uyanık ve fırsatçı bir adam yatıyor. Newton lakaplı babasının aklını bozduğu yerçekiminden hareketle "Yerçekimi Sıfır" adlı bir projeye saplanıp kalmış, onu en ilkel koşulda çekmeye razı. Ancak Necati çok şanslı bir adam; çalışıp ona bakan, güzel, tatlı, anlayışlı bir karısı var! Necati'nin, kafa yapısı kendisininkine tıpatıp uyan ama annesini geçindirme sorumluluğu yüzünde biraz daha temkinli olan Selami adlı bir arkadaşı var. Film evlere şenlik bu ikilinin film çekmek uğruna yaptığı saçmalıklar üzerine kurulu. Bir talihsizlik sonucu mafyaya bulaşıyor, porno çekme kılıfı altında kendi filmlerini yapmak için bir sinemacıyı kazıklamaya çalışıyorlar. "2 Süper Film Birden" erotik filmler gösteren bir sinemanın afişinden esinlenilmiş bir ad, hem filmde hem gerçek hayatta. Kendine özgü bir film dili, belirli bir tarzı olmasa da "2 Süper Film Birden" mizahı iyi kullanıyor. Necati'nin kendi potansiyelini değerlendiremeyen, kolaycı karakterini örneğin yavaş yavaş esprilerle ortaya çıkarıyor. Bir telefon konuşmasından dört dil bildiğini, korsan DVD basanlarla kavgasından emeğe saygılı olduğunu görüyoruz. Daha filmin başındaki büyük bir kazada önce duyarsız davransa da sonra mağdura kan vermesi Necati'de hâlâ umut kaldığının ipuçları.Hakiki bir ideali, film yapmak için sağlam bir nedeni ya da meselesi olmadığı halde yönetmen olmaya heveslenen, sinema sektörünün içinde var oluş mücadelesi veren birçok kişinin karikatürü Necati. Birçok kişinin karikatürü Yönetmen: Murat Şeker Oynayanlar: Tim Seyfi (Necati), Murat Akkoyunlu (Selami), Beste Bereket (Arzu), Nejat İşler (Refik bey), Cahit Berkay (Newton), Uğur Polat (Abdullah) Senaryo: Murat Şeker, Erol Adilçe, Selami Genli Görüntü: Emre Erkmen Müzik: Serhat Ersöz "2 Süper Film Birden"