Cumartesi Sinema aşığı Sadi bey

Sinema aşığı Sadi bey

24.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sadibey.com sitesinin kurucusu Sadi Çilingir: "Bazı filmleri seyretmediğim zaman huzursuz oluyorum, vicdanen rahatsızlık duyuyorum. Biri 'Bu filmi gördünüz mü Sadi bey, ne düşünüyorsunuz?' diye sorunca 'Görmedim' dersem o işle alakalı biri olarak tedirgin oluyorum"

Sinema aşığı Sadi bey

Çilingir'in 35 Milim adlı film şirketinde bir masası var. İşlerini buradan yürütüyor. Sektörün içinden olması da bir diğer avantajı. Böylece son dakika gelişmelerini ilk onun sitesinden takip etme şansımız oluyor: "Geceleri de çalışırım ben. Memur zihniyetiyle olacak iş değil bu çünkü. Evde bile e-postayla bir şey gelir, hemen siteye koyarım." Medya mensuplarının sinema sayfalarını hazırlarken mutlaka başvurdukları bir internet sitesi var: Sadibey.com. Bu site sinema meraklılarının da filmleri takip ettikleri bir yer. Burada filmlerin çıkış tarihleri, vizyona girecek olanların afişleri, fotoğrafları, tanıtım yazıları, sinema dergilerinden makaleler ve sinema yazıları yer alıyor. Sadibey.com, kurucusu Sadi Çilingir'in hiçbir kâr amacı gütmeden sinemaya katkıda bulunmak amacıyla 2,5 yıl önce başlattığı bir site. Bu girişimin tek sebebi, Sadi beyin sinemaya olan aşkı. Elektrik kurumunda harita teknisyeniydim. Ama 1970'ten beri sinema bir numaralı hobim, bende başka hobi yok. Her hafta sinemada iki-üç film izlerdim. 1969'da Sinematek vasıtasıyla sinema bilgisi edindim. 1988'de Moda Sineması'nın müdürü Saim Yavuz ücretsiz haftalık Sinema gazetesini çıkardı. Orada yazılar yazmaya başladım. Sinemayla ilgilenmeden önce ne iş yapıyordunuz? Hayır. Sinemacılığın çeşitli tatlarını yazıyordum. Yangın tüpünün son kullanım tarihine varana kadar her şeyi didik didik ederdim. Bir de işim icabı devamlı Marmara bölgesinde dolaşıyordum. Kasabalara gittiğimde oralardaki eski sinemaları araştırırdım. Yerlerine neler yapıldığını yazardım, yaşlılara "Hangi filmleri izlemiştiniz orada?" diye sorardım. Mesela insanlar Adapazarı'nın Pamukova ilçesine Türkan Şoray filmlerini izlemek için köyden öküz arabalarıyla gelirmiş. Film eleştirileri mi yazıyordunuz? 1999'da "Salkım Hanımın Taneleri" filminin galası yapılırken arkadaşlardan biri "Abi gelsene galaya" dedi. Gittik. Orada Pinema Film'in sahibi Pamir Demirtaş'la tanıştım. Okuyormuş yazılarımı, Sinemaskop diye benzer bir dergi çıkaracağını söyledi. "Onun yönetimini, editörlüğünü yap" dedi bana. İki yıl boyunca o dergiyi çıkardık. Sonra salmadılar beni, "Filmlerimizin basın tanıtımını yap" dediler. Daha sonra Avşar Film'de basın danışmanlığı yaptım. Şu anda da 35 Milim Filmcilik'te devam ediyorum. Sektöre girişiniz nasıl oldu? "Hiçbir filme kötü denemez" "Dövüş"ü de, "Babil"i de seyrettiğimde beğeniyorum, "Parçala Behçet" filminde de beğenecek bir şey buluyorum. Yeşilçam filmleri oldukları ve pembe edebiyattan geldikleri için Muazzez Tahsin Berkand veya Esat Mahmut Karakurt filmleri küçümsenir ama şimdi televizyonlarda ilgi çekiyorlar. Ben onları yarı belgesel tadıyla izliyorum. Bakıp eski Eminönü'nü, Taksim'i görüyorsun. Hiçbir filme iyi ya da kötü diyemeyiz, kişiye göre değişir.Bazı filmleri seyretmediğim zaman huzursuz oluyorum, vicdanen rahatsızlık duyuyorum. Bana biri "Bu filmi gördünüz mü Sadi bey, ne düşünüyorsunuz?" diye sorup da "Görmedim" deyince o işle alakalı biri olarak tedirgin oluyorum. Beğenmediğiniz film pek olmuyor. "Anayurt Oteli", "Ah Güzel İstanbul", "Selvi Boylum Al Yazmalım"ı söylemesek olmaz. "Susuz Yaz", "Sevmek Zamanı", "Kader"... Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerini izlerken hem sıkılıyorum hem seviyorum. Reha Erdem'in "Beş Vakit"ini çok severim. Yabancılardan Coppola'nın filmlerini beğenirim. En sevdiğiniz yerli ve yabancı filmler neler, birkaç isim verebilir misiniz? Herkes gibi DVD toplamaya başladım. Afiş topluyorum genelde. Şimdi evde bir arşiv oluştu. İleride bir yere vereceğim. Bir koleksiyonunuz var mı? "Teknik danışmanım oğlum" Bu işe başladığımda basına dört-beş dia, kağıda basılı bülten verirdik. Sonra CD vermeye başladık. Şimdi e-posta gönderiliyor. Bir şirkette basın tanıtımları yapıyordum, şirketten ayrılan arkadaşlar yeni şirketler kurdular. Hiçbiriyle bağımı koparmadım. Tıkanıyordum, kimseyi de gücendirmek istemiyordum. Benim oğlan da Bilgi Üniversitesi'nde bilgisayar dersi veriyor. Çaresizliğimi görünce "Baba sana bir internet sitesi yapalım" dedi. Teknik danışmanım odur. Böyle bir internet sitesi kurmaya neden ihtiyaç duydunuz? İnternet suya yazılan yazı gibi. Bilgiyi giriyorsunuz, insanlar bakıp faydalanıyor. Ama 10 gün bilgi girmesem bitti, ortada bir şey yok. Çok hızlı hareket etmek lazım. Bana bilgi geliyor, hemen siteye yüklüyorum. Hiçbirini öteleyip "Koymayayım" demiyorum. Sadibey.com'un en büyük özelliği sektör içinde olan bir kişi tarafından yönetilmesi. Ofiste yanımda arkadaş telefonla konuşuyor, "Falan filmin vizyon tarihi 15 gün geri gitti" diyor. O anda sitedeki bilgiyi düzeltiyorum. En doğru bilgiler de sitenizde yer alıyor... Sinema gazetesinde çalışırken arkadaşların en yaşlısı bendim. Gittiğimde herkes saygısından "Sadi bey" diyordu. İnternet sitesini kurarken adı sadibey.com olsun dedik. Şimdi bazen galaya falan gittiğimde takip edenler "Sadi bey siz misiniz? Çok faydalanıyoruz sitenizden" diyorlar, hoşuma gidiyor. Sitenin adı neden sadibey.com? "Eşim sadece aşk filmlerine gelir" Eskiden sitem ederdi ama benimki artık meslek ve maddi getirisi olan bir uğraşa dönüştüğü için izin veriyor. Alıştı. Bazı şeyleri benden önce fark eder oldu. Bir mevzudan bahsediyoruz, "O film neydi?" derken bakıyorum tak diye "Şuydu" diyor. Sinema merakınıza eşiniz ne diyor? Önceden çok geliyordu. Artık yaşın verdiği duygusallıktan mıdır nedir, ille "Aşk filmi olsun" diyor. Onlara geliyor. Sizinle basın gösterimlerine, sinemaya geliyor mu?