Cumartesi “Türkiye denizci bir ülke olmalı”

“Türkiye denizci bir ülke olmalı”

23.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Extreme Sailing yarışlarında, olimpiyat madalyalı sporcularla mücadele eden TeamTurx, Umman’dan 5’inci olarak döndü. Kurucusu Edhem Dirvana, “Yelkeni daha çok tanıtmalıyız, elverişli coğrafi imkanlarımızı daha çok kullanmalıyız” diyor

“Türkiye denizci  bir ülke olmalı”

Yelkenin Formula 1’i olarak bilinen, birçok ülkenin katıldığı Extreme Sailing Series yarışlarında bir süredir Türk bayrağı da dalgalanıyor. Bu başarının arkasındaki isim ise Edhem Dirvana. Muğla, Bozburun’da teknelerin arasında büyüyen Dirvana, yurt dışında eğitim görüp kurumsal hayatta yer alsa da yıllar sonra babasından miras deniz tutkusuna yenik düşüyor ve ilk işi daha önce hobisi olan yelkene dört elle sarılmak oluyor. Bu defa profesyonel olarak. Türkiye’ye döner dönmez Bozburun Yelken Kulübü’nü kuruyor. Burada yetişkinlere yönelik eğitimler de veriliyor. Yetmiyor Dirvana’ya bu kadarı. “Denizcilik biz Türklerin geçmişinde var, daha iyisini yapmalıyız” diyor ve dünyanın en zor yarışı olarak bilinen Extereme Sailing Series yarışlarına katılmak üzere TeamTurx’ü kurmayı kafaya koyuyor.

Haberin Devamı

Devamı ise bir başarı hikayesi çünkü ona göre ne yaptığınızın bir önemi yok; önemli olan o işi en iyi şekilde yapmak. Sonrasını hayat size getiriyor; yılda
8 seriden oluşan, 1.5 ayda bire denk gelen toplam 256 yarış ve genel ortalamada 5’incilik.

- TeamTurx’te kimler var?

“Türkiye denizci  bir ülke olmalı”

Selim Kakış Türkiye’deki en iyi yelkenci. Dereceleri, rekorları var, olimpiyat tecrübesi yaşamış biri.
Ateş ve Deniz Çınar yıllarca Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmiş iki kardeş. Şimdiye kadar aldığımız en iyi derecelerin sahipleri. Can Bayülken de keza öyle... Bu takımı kurduğumuzda bizi eğitecek birine ihtiyacımız vardı. Avustralyalı Mitch Boooth ile iletişim kurduk. Kendisi de takıma dahil oldu.

- Bir yılda toplam kaç yarış oluyor?

Haberin Devamı

8 seriden oluşuyor ve her biri farklı ülkede gerçekleşiyor.

- Bu 1.5 ayda bir yarışa denk geliyor neredeyse. Zor olmuyor mu?

Zaten bu yüzden kazanması en zor yarışlarından biri. Bir yıl içinde 8 ayak ve her ayakta 32 yarış mevcut. 4 gün yarışıyorsunuz. Her gün 8 yarış. Toplamda 256 yarış ediyor. İlk ayak Singapur’daydı. Oraya antrenmansız gittik. Bir-iki tane birincilik alsak da
o ayağı sondan birinci olarak bitirdik.

- Her şeye rağmen Umman’dan başarıyla döndünüz.

Singapur’dan sonraki ayak olan Muscat-Umman’da genel ortalamada 5’inci olduk ve üstün performans gösterdik diye jüri özel ödülünü kazandık. Geçtiğimiz günlerde Çin’deydik. Orada da 5’inci bitirdik 9 takım arasında ama biz gönüllerin şampiyonu olduk. Bir anda seyirciyle aramızda inanılmaz bir diyalog gelişti. Oranın yerel takımından daha çok alkışlandık. 18 - 21 Haziran’da da Cardiff-İngiltere’de yarışacağız.

“Kız çocuklarının yelkene ilgisi bir hayli arttı”

- Ebeveynlerin yelkene ilgisi nasıl?

Eskiye göre çok daha iyi. Ama bunu daha iyi tanıtmalıyız. Türkiye’nin coğrafyası daha geniş kitlelere bu sporu ulaştırmak için çok uygun. Bu yüzden yelken federasyonunun ve kulüplerin daha çok devlet ve özel sektör desteğine ihtiyacı var. Türkiye denizci bir ülke olmalıdır. Çocuklar için 3 haftalık yaz kampları 1.500 liradan başlıyor, yetişkinler için ise saati 20 ile 150 lira arasında değişen eğitim imkanları var. Şartları değiştirmek bizim elimizde.

Haberin Devamı

- Yelken çocuklara ne katıyor?

Yelken çok ahlaklı bir spordur. Yelkende herkes kendisinin hakemidir. Bir hata yaptığınızda siz gereken cezayı kendinize verirsiniz. Dolayısıyla bu kadar ahlaklı bir spor, çocuk yaşta başlayanların ileride oturacak olan ahlak anlayışını da geliştirir.

- Kız çocuklarının ilgisi nasıl?

Sayı eskiye göre bir hayli arttı.
Ama daha da yükselmesi gerekiyor.

“Barbaros Hayrettin Paşa’dan icazet alıyoruz”

- Yarışlara hazırlık süreciniz nasıl?

Gitmeden önce mümkün olduğunca Formula 40 teknemizle antrenman yapıyoruz. Onun dışında kondisyon gerektiren günlük salon antrenmanlarımız devam ediyor

- Sıkı bir yarış temposundan sonra ilk ne yemek istiyorsunuz?

O iş epey acayip oluyor. Dönünce hemen Saray Muhallebicisi’ne gidiyoruz. Bir döner ve üstüne tavuk göğsü mutlaka yeniyor.

- Yarış öncesi toteminiz var mı ?

Takım olarak bir totemimiz var. Osmanlı donanması sefere çıkmadan önce mutlaka Barbaros Hayrettin Paşa’nın türbesini ziyaret ederek icazet alırmış. Bir defa gitmemişler ve Malta yenilgisi alınmış. Biz de önce mutlaka Beşiktaş’a gider, Paşa’nın heykeline selam verir, yola öyle çıkarız. -

Haberin Devamı

“Tanem de yelken öğrenmeye başladı”

- Bir süredir Tanem Sivar’la birliktesiniz. Bu konuda size destek oluyor mu?

Evet, sonsuz bir desteği var. Yarışlara beraber gidiyoruz. Bu yarışın değişik bir yanı var, tekneye bir misafir alabiliyorsunuz. Hiçbir şey yapmadan misafir koltuğunda oturarak o ana tanıklık ediyor. Bazen Tanem’i de tekneye alıyoruz. Sponsorluk anlaşmalarında bize yardımcı oluyor ve tanıtım yapmamız
için de elinden geleni yapıyor. Benim davam onun davası oldu bir anlamda. Hatta ben ufak ufak öğretmeye başladım. Yeteneği de var fakat bir yandan heyecan yapıyor. İnsanın sevgilisine bir şey öğretmesi zordur ya hani, ben de o yüzden sabırsız davranabiliyorum.
Ama bu işi kısa zamanda öğreneceğine inanıyorum.

“Kendimi film çekerken buldum”

Haberin Devamı

- Sizi daha önce “Pazarları Hiç Sevmem” adlı filmde de izledik. Oyunculuk nereden geliyor?

Aslında tamamen bir tesadüf. Hiç oyunculuk eğitimim yok. Bir gün bir TV programından çekim için Bozburun’a geldiler. O esnada yönetmen Rezzan Tanyeli kendi yazdığı senaryosunda oynatmak için birini arıyor ve televizyonda beni görüyor. Televizyondan fotoğraflarımı çekip Bozburun’a geliyorlar. Yan otelin plajında ellerinde benim fotoğraflarımla otururken bir anda önlerinden ben geçince komik bir sahne yaşanıyor tabii. Olur mu olmaz mı derken filmi çekerken buldum kendimi...