Cumartesi Türkiye'nin en büyük taksi durağı

Türkiye'nin en büyük taksi durağı

07.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Atatürk Havalimanı'ndaki taksi durağında 461 taksi bulunuyor. Daha çok bir tesisi andıran, 10,5 dönüm üzerine kurulu durakta, yemekhane, berber, muayenehane, dinlenme odaları ve konferans salonu var

Türkiyenin en büyük taksi durağı

Bahçe ve arabaların park yerini kapsayan 10,5 dönümlük durağa otomobillerin giriş çıkışlarını gösteren 20 kamera yerleştirilmiş. Arazide bir de cami var. Her cuma camide mutlaka bir bakana rastlanıyor. Cami, VIP'ten yürüme mesafesinde. Şehirdeki üç metrekarelik durakları düşündüğünüzde, burasının durak olduğuna inanasınız gelmiyor. Yarım saat içinde 300 taksi girip çıkabiliyor. Havalimanı taksileri yılda 2 milyon yolcu taşıyor. 1240 metrekarelik binada, yemekhaneden sigara içilen ve içilmeyen dinlenme salonlarına, doktor muayenehanesinden berbere, duşa, konferans salonundan bekleme odalarına aklınıza gelebilecek her türlü hizmet bulunuyor. Doktor haftanın belirli günleri şoförleri muayene ediyor. Havaalanı taksicileri bu hizmetlerden yararlanmak için kooperatife ayda 130 YTL ödüyor. Atatürk Havalimanı taksi durağına gidince insan İstanbul'un bütün taksilerinin burada toplandığı izlenimine kapılıyor. Hiç bu kadar çok taksiyi bir arada görmemişsinizdir. İç Hatlar ve Dış Hatlar kapısında her daim hazır bulunan taksilerin konaklama yeri, VIP girişinin arka tarafındaki bu durak. Burada, 25'inci kuruluş yılını kutlayan Havalimanı Taksiciler Kooperatifi bünyesinde çalışan 461 taksi ve 1500 civarında şoför bulunuyor. Şoförlerin en genci 18, en yaşlısı 75 yaşında. Şoförlerin koyu renk pantolon, mavi gömlek, kravat ve koyu renk ceket giymeleri şart koşuluyor. Müşterilerin şikayetçi olduğu taksi şoförleri her çarşamba ceza kurulunun önüne çıkıyor. Para cezası verilmiyor, bir süreliğine duraktan uzaklaştırılabiliyorlar. Burada çalışacak şoförlerin önceden sabıka kaydına bakılıyor. Alkollü araba kullanmak, gasp, kapkaç, taciz, uyuşturucu kullanma ya da oto hırsızlığından sabıkalı şoförler işe alınmıyor. Kooperatifin Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yahya Uğur taksilerde cep telefonundan çantaya ve cüzdana kadar türlü eşyaların unutulduğunu söylüyor. Otomobilde 30 bin dolarını ya da bebeğini unutanlar da olmuş. Müşteri bavulunu takside unutursa, ceza alan şoför oluyor. Kıyafet zorunluluğu Uğur "Biz kurumsallaşmaya örnek olmak istiyoruz. Şoförlerin şehirde bir kulübeleri var, o kadar. Çok kızdığı zaman 'Buradan giderim' diyor. Oraya ait olduğunu, kalıcı olduğunu hissedemiyor. Eğer bir aidiyet duygusu yaratabilirsek, o zaman taksiciler müşteriyi de sahiplenip onu memnun etmeye çalışacaklardır" diyor.Durağa bağlı taksicilere düzenli eğitimler veriliyor. Müşteri memnuniyeti eğitimlerinde şoförlere, hizmet sektörünün gerekleri öğretiliyor. Uğur "Hizmet sektöründe marka yaratmak istiyoruz" diyor. Bu eğitimler kimi zaman toplu, kimi zaman daha küçük gruplar halinde yapılıyor. Bunun dışında şoförler, ilkyardım ve İngilizce kurslarına katılıyor. Şoförler "Merhaba, nereye gitmek istiyorsunuz" sözcükleri dışında, kendilerini yetiştirmek için daha ileri seviyede İngilizce öğrenmek istiyor. Şoförlerin çoğunluğunu ortaokul mezunları oluştururken, aralarında 17 de üniversite mezunu var. Hedefleri, aidiyet duygusu yaratmak Şoförler anlatıyor "Ayılınca 'Sen kimsin?' diye bağırmaya başladı" Dış Hatlar'dan çok iyi giyimli bir müşteri aldım. "Pendik'e gidiyoruz" dedi. Mahmutbey sapağına geldik. Adam çok sarhoştu. Polislerle olay yaşamış içeride, o yüzden çok sinirliydi. Bağırdı, çağırdı, omzuma vurdu, "Dön geri" dedi. Sağa çektim, dönecek bir yer değil. Bayağı bir yol aldık. Kulesapağı'dan döndük geriye. Sonra fikrini değiştirdi, yine döndük. "Çek, sigara alacağım" dedi. Bagajı açtı, sigarayı buldu. Bu kez "Montum nerede?" diye bana sordu. Sonra valizi açtı, neyse ki mont valizin içindeydi. Sonra "Havalimanına dön. Polislerin yanında işim var" dedi. Sonra vazgeçti. Köprüye geldik. Tekrar "Dön havalimanına" dedi. Şaşırdım artık, yol bitti çünkü. O arada uyudu. Evi bilmiyorum. Tam Pendik sapağında uyandırmaya çalıştım. İlk başta uyanmadı, sonra biraz ayılınca "Sen kimsin, beni ne zaman buraya getirdin?" diye bağırmaya başladı. Yavaş yavaş kendine gelip olanları hatırladı ve evini buldu. "İki müşteri beni az kalsın soyacaktı" Bir gün havalimanı müşterisini bırakıp dönerken Fulya'dan iki iyi giyimli genç müşteri aldım. Beyoğlu Emniyet Amirliği'ne gitmek istediler. Arkada oturan eliyle ağzımı kapattı. Sonra önde oturan indi. Arkadaki kafama vurmak için 20'lik bir demir çıkardı. O arada demiri kaptım. Karakola gittim. Karakol sahip çıkmadı. "Dört kat sırtımda taşıdım" Amerika'dan gelen yaşlı bir Türk çift binmişti arabama. Onları Suadiye'ye götürdüm. Taksiden inerlerken, o semtte elektrikler kesikti. Oğulları balkondan "Oturun orada, elektrikler gelince çıkarsınız" diye bağırıyordu. Adam çok zayıftı. Adamı sırtımda dördüncü kata taşıdım. Karısı da peşimizden geldi. Adam "Neyim varsa bunlara verdim. Vermeseydim, gel ben senin baban olacağım, ne istersen alacağım derdim" "Adresi bilmeden Demirci Hüseyin'in evini bulduk" Bir keresinde arabama Almanya'dan gelen bir yolcu bindi. Nereye gideceğini sordum. "Demirci Hüseyin'in evine gideceğim" dedi. Şaka yapıyor sandım ve yola çıkınca tekrar nereye gideceğini sordum. "Demirci Hüseyin'in evine" dedi. "Adres yok mu?" dedim. "Yok" dedi. Şişli'de oturuyordum. Adamı Şişli Karakolu'na teslim etmeye karar verdim. Kırmızı ışıkta camı açıp "Demirci Hüseyin'i tanıyor musun?" diye soruyordu. Şişli'deki benzinciye girdim. Benzin alırken baktım adam arabada yok. Beş dakika sonra geldi, "Buldum Demirci Hüseyin'i" dedi. Meğer benzincide çalışan pompacı, Demirci Hüseyin'in köylüsüymüş. Götürdük evine teslim ettik.Abim de havalimanında çalışıyor. Bir gün arabasına Almanya'dan gelen genç bir çocuk biniyor. "Alemdağ'a gideceğiz" diyor. Abim köprü girişinde adama "Köprü parasını alayım" diyor. Adam "Ne parası, bende para yok" diyor. Abim "Alemdağ'a kadar gideceğiz. Parasını nasıl ödeyeceksin peki?" diye soruyor. Adam "Orada asker arkadaşım var. Bulursam parayı vereceğim" diyor. Abim adamı havalimanına geri getiriyor. Adam bakıyor abim kızgın "Abi ne sinirleniyorsun? Gezdik geldik işte" diyor.