Cumartesi “Yapamayacağımız bir iş yok ama...”

“Yapamayacağımız bir iş yok ama...”

16.01.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Oğuz Öztürk ve Serkan Semiz: “’Transformers’ı beğeniyoruz, ‘Star Wars’a hayranız. ‘Game of Thrones’u severek izliyoruz. Dizilerde görsel efekt açısından, üst düzey, bizim yapamayacağımız bir iş yok. Ayrıca onlar yılda 60 dakikalık 10 bölüm yapıyor, biz 100-120 dakikalık 39 bölüm...”

“Yapamayacağımız bir iş yok ama...”

Tam da dünya sinemasının animasyon ve görsel efekt öncülerinden, “Star Wars” serisinin son filminin vizyonda olduğu şu günlerde biz de kendimize dönelim, “Acaba bu işler bizde nasıl yapılıyor?” diye bir araştıralım dedik. Karşımıza “Muhteşem Yüzyıl Kösem”in ilk bölümünde gördüğümüz aslanı da yapan animasyon ve görsel efekt şirketi Digiflame çıktı. Aslında onlar 15 yıldır piyasadalar ve farkında olsanız da olmasanız da izlediğiniz reklam, dizi, film hemen hemen her şeyde bir dokunuşları var.

Haberin Devamı

Digiflame’in kurucusu Oğuz ve Celal Öztürk kardeşler lise dönemlerinde bir bilgisayar dergisinde oyun yazarlığı yaparken üç boyutlu grafik ve animasyona gönüllerini kaptırmışlar. Sonra tesadüfi bir şekilde bir yapım şirketinin bir dizinin jeneriğinde görülecek logo animasyonunu yapmışlar ve bu 1996 yılında kurulan NTV’nin grafik servisinde çalışmalarına olanak sağlamış. Sonrası ise 2001’de Digiflame’in kurulması, 2007’de diğer ortakları Serkan Semiz’in aralarına katılması ve “Muhteşem Yüzyıl”dan “Nadide Hayat”a 40’ın üzerinde dizi ve bölüm olarak ise en az üç-dört bin bölüm, 100’den fazla film ve reklamlar...

-Bu işe ilk ne yaparak başladınız?

Oğuz Öztürk:Reklam şirketlerine animasyon, görsel efekt yapıyorduk. Bir gün bir yönetmenle tanıştık, bize “Bir çocuk dizisi yapacağız, sihirli şeyler içeriyor ama nasıl olacak çok emin değiliz” dedi. O dizi “Sihirli Annem”di, ilk dizi işimiz. Sonra devam etti; “Selena”, “Bez Bebek”...
İlk filmimiz 2005’te “Keloğlan Karaprens’e Karşı”ydı. Sonra post prodüksiyon yani kurgu, montaj, ses işine ayrıca girdik; Stüdyo 5 ismiyle...

Haberin Devamı

-Sadece görsel efekt yapmıyorsunuz yani...

Oğuz Ö.:Bazı dizi/filmlerin sadece post prodüksiyonunu, bazılarının hem post prodüksiyon hem görsel efektlerini yapıyoruz.

-Hangi sahnelerde bilmeden sizin yaptıklarınızı izliyoruz aslında?

Serkan Semiz:Hemen hemen bütün çatışmalı, ateş etmeli sahnelerde aslında oyuncular sadece silahı doğrultup tetiği çekiyorlar. Ucundan çıkan kurşun, patlama, duvardan sekme gibi şeylerin çoğunu biz yapıyoruz. Bir yere tırmanan bir adam, balkonun kenarına çıkmış bir kadındaki görünmemesi gereken ipleri, çelik halatları ya da yakın çekim araba çekimlerinde kameranın cama yansımasını da biz siliyoruz.

-Ortalama ne kadar sürüyor efekt yapılması?

Serkan S.:Eğer çekilmiş bir reklamsa ve ağır efektli bir iş değilse yaklaşık bir hafta içinde bitiyor. Masaüstü reklam dediğimiz çekimi olmayan bir işse aynı gün içinde bile bitiyor. Dizi için haftalık periyotta yapmak zorundasınız. Bir gün içinde yapıyoruz genelde ama “Kösem”, “Filinta” gibi daha ağır işlerde üç-dört gün vaktimiz oluyor.

Haberin Devamı

“Yaptığımız işi en çok biz kendimiz pataklıyoruz”

-Çok fazla eleştiri de geliyordur, ne yapıyorsunuz öyle durumlarda?

Serkan S.:Yaptığımız işler gerçekten çok göz önünde. Hepsi için de bir bahane üretebiliriz ama biz buna sığınmıyoruz, en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Ancak ne kadar iyisini yaparsanız yapın başka işlerle karşılaştırılabiliyor, birisinin beğendiğini öteki hiç beğenmeyebiliyor.

Oğuz Ö.:Bir de biz kendi işimizi en çok yine kendimiz eleştiriyoruz. Yaptığımız işi çok seviyoruz ama o işe âşık olmuyoruz. Elde edilen sonucu en çok pataklayan biziz çünkü bunu yapmazsak bir sonrakinde daha iyisini yapamayız. Zaten sadece bakıp “Ya bu iş olmamış” diyeni dikkate almıyoruz. O olmayanın ne olduğunu adlandırabilen biri varsa onun eleştirisini dikkate alıyoruz.

“Yapamayacağımız bir iş yok ama...”

“Yapamayacağımız bir iş yok ama...”
“Türkiye’de paran olsa da yapamazsın”

-“Türkiye’de genelde bu işler pek başarılı değil” denir yurt dışıyla kıyaslarsak. Niye sizce?

Serkan S.:Aslında buna sadece görsel efekt olarak değil, sektör olarak bakmak lazım. Sektörümüzü Amerika ya da Avrupa’daki çeşitli ülkelerle kıyaslıyorsanız mecburen gerideyiz. Ama bir yandan da son 10-15 yılda müthiş bir gelişim var sektörde. Aradaki fark kapanıyor ama daha büyük organizasyonlara ihtiyaç var. Mesela 800-900 görsel efekt sanatçısının çalıştığı Hollywood filmleri var. Türkiye’de üst düzey 800-900 görsel efekt sanatçısı çıkartamazsınız şu an. Öyle ki bazı Hollywood filmlerinin catering bütçesine burada sinema filmi çekiliyor.

Haberin Devamı

Oğuz Ö.:Burada iki faktör var bana göre, biri kesinlikle bütçe, o kesin. Yine de biri gelse, 150 milyon dolar getirse ve dese ki “Alın size bu kadar bütçe, aynı kalitede bir iş yapın”, biz yine yapamayız. Böyle bir ekibi Türkiye’de paranız olsa da bir araya getiremezsiniz çünkü burada yetişmiş o kadar insan yok.

-Siz hangi işleri beğeniyorsunuz?

Serkan S.:Ben “Transformers”ta yapılan işleri çok beğeniyorum. “Star Wars” zaten çocukluktan beri sevdiğimiz bir seri. “Game of Thrones”u ben de severek seyrediyorum ama dizide görsel efekt açısından çok üst düzey, bizim yapamayacağımız bir iş yok bence. Tabii
bir de şunu düşünmek lazım, “Game of Thrones” yılda 60 dakikalık 10 bölüm yapıyor. Bizde yılda 100-120 dakikalık ortalama 39 bölüm yapılıyor. Yani bir yılda yapılan “Kösem” ya da “Filinta”yla karşılaştırdığınızda yapılan iş 16 kat falan aslında.

Haberin Devamı

Oğuz Ö.:Amerikan bir görsel efekt şirketi müdürüne hangi zamanlamalarla, nasıl çalıştığımızı anlattık, inanamadı! “Delirmiş olmalısınız, bu sürede bu iş nasıl yapılır? Nasıl yetişiyor?” dedi. Yani yaptığımız işin deli işi olduğunu da böylece tescil ettirmiş olduk.

“Yapamayacağımız bir iş yok ama...”

“Yapamayacağımız bir iş yok ama...”