Cumartesi Yeni moda polisleri Blogcular

Yeni moda polisleri Blogcular

30.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Tüm dünyada blogcular defilelere, moda haftalarına davet ediliyor. Bu trendin Türkiye’de de kuvvetlendiğini önümüzdeki hafta düzenlenecek İstanbul Moda Haftası’nda göreceğiz. Blogcuların gördükleri itibar arttıkça, yazdıklarına ne kadar özen gösterdikleri de tartışılır oldu

Yeni moda polisleri Blogcular

Moda dünyasının en güçlü gazetecisi, Vogue’un efsanevi yayın yönetmeni Anna Wintour’un hemen yanında oturuyorlar. Defile sırasında olup bitenleri anbean blog’larına yazıyorlar, fotoğrafları anında geçiyorlar. New York, Milano gibi moda haftalarında blogcular el üstünde tutuluyor.
Tabii ki bu trend Türkiye’ye de sıçradı. Geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen İstanbul Fashion Days (IFD) ve Fashionable İstanbul da blogcuları ağırladı. İFD’nin devamı niteliğindeki İstanbul Fashion Week’e (IFW) bu kez daha fazla sayıda blogcu davet edildi. Aslında son birkaç yıldır blogcular gazeteciler gibi basın gezilerine davet ediliyor, markalardan tanıtım bültenleri alıyorlar. Yeni çıkan ürünler onlara da gönderiliyor. Ürünleri deneyip deneyimlerini yazıyorlar sitelerine. Tabii bu işi ne kadar özenli yaptıkları konusu da mercek altına alınıyor.
Bu yıl IFW’ye davetli olan blogcuların sayısındaki artış nedeniyle hem medyada çalışan hem blog’u olan isimlerle, IFW’ye davet edilen Moda Cadısı ile ve blogculara yorum yapmaları için ürün yollayan markalarla konuştuk.

“Blogcular Fashionable İstanbul’da gazetecilerden daha çok itibar gördü”

Haberin Devamı

Melis Pekand / Blogcu
(
www.modatrendenin.blogspot.com)
-Özellikle 2009’da moda bloglarının ön sıralara terfi etmesi dünyada büyük yankı uyandırınca Türk moda sektörünün de aklına blogları olaya dahil etmek geldi. 2009’da esmeye başlayan rüzgar 2010’dan itibaren fırtına şeklinde belirecek. Ünlü moda yazarı Suzy Menkes’in geçen hafta Berlin Moda Haftası’nda katıldığı “Blogcular: Geçici aldatmaca mı yoksa gelecek mi?”
adlı panelde bloglar sayesinde dünyanın değiştiğini, dolayısıyla modanın da bu sayede monolog olmaktan çıkıp iletişime geçtiğini belirtti. Yani bu durmayacak aksine daha yeni başlıyoruz.
-Blogların sırrı samimiyet, öznel olmak ve bağımsızlıktan kaynaklanıyor. Aradığımız samimiyeti bloglarda bulduk. Yeni jenerasyon internetsiz bir hayat düşünemiyor. Dolayısıyla blogsuz, Twitter’sız, Facebook’suz bir iletişim kurmaya çalışmak her şeyin gerisinde kalmak demek olacak.
-Medya kimliğimle (freelance yazıyorum) Fashionable İstanbul’un defilelerinin kulisine alınmadım, şovları ayakta izleyebildim. Oysa diğer blogcular geleneksel medyanın ötesinde itibar gördü. Yani blogcu olarak gitseydim oturabilecek ve sahne arkasına girebilecektim.


“Defilelerin detaylarını önce Twitter’a sonra bloguma yazıyorum“

Haberin Devamı

Moda Cadısı / Blogcu (www.modacadisi.blogspot.com)
-IFW’den önce resmi olarak ilk Fashionable İstanbul etkinliğine davet edilmiştim. İzlediğim defileler, ortam, tasarımcılar, katılımcılar, yaşanılan olaylar, eksiklikler ile ilgili görüşlerimin çoğunu Twitter aracılığıyla oradayken anında paylaştım, daha sonra yine fotoğraf desteğiyle daha kapsamlı yazılarım oldu, fotoğrafları her yerde görebileceğimiz defile fotoğraflarından çok, benim tarzım, katılımcı profilleri ve onların tarzlarına ayırdım. IFW’de de yine Twitter aracılığıyla anında paylaşacağım bilgilerin yanı sıra, katılabildiğim etkinlikleri daha önce yaptığım gibi benim perspektifimden fotoğraflar ve yorumlarla destekleyip benzer şekilde yayımlayacağım.

“Marc Jacobs, blogcu Bryan Boy’un adını bir çantasına verdi”
Yaprak Aras Şahinbaş / Sabah Gazetesi moda editörü-Blogcu

(www.trendometre.com)
-Moda blogcularının moda şovlarına davet edilmesi çok güzel bir adım. Sapla saman iyi ayıklanabildiği sürece blogların çok etkili ve faydalı olduğunu düşünüyorum. Ama Türkiye’deki moda bloglarının çoğu yabancı blogları kopyalayarak yaşıyor. Yabancı ajans fotolarının üzerine kendi imzalarını atanlar bile var! Ve moda bilgisi olmayan kimi blogcular defilelere gidince de, olay iki ünlü manken fotoğrafı geçmekten, “Bakın kimi gördüm!” nidalarından öteye geçemiyor.
-Blogcular arasında gazetecilik ahlakına sahip olanların sayısı ne yazık ki çok az. Gazetecilere de hediye ürün gönderilir ama bunu illa ki yazması beklenmez. Ama bazı blogcular markalar tarafından önemsendiklerini hissettikleri anda yelkenleri suya indiriyorlar. Küçücük bir ruja bile ne methiyeler düzülebiliyor. Okurlar da samimiyetlerine inandıkları için marka açısından başarılı, ama okur açısından yanıltıcı oluyor.
-Blogların yayın mecrası olarak kabulüne başlandığından beri, düzenlemeler de yapılmaya başladı dünyada. Özellikle ticari anlamda kısıtlamalar geliyor. Amerika’da bir kanun çıktı. Bloglar, hediye gelen ürünlerle ilgili yazı yazıyorlarsa, hediye olduğunu belirtmeleri gerekiyor artık.
-Dünyada özellikle ünlü moda blogcuları artık neredeyse her moda haftasına, her defileye masrafları karşılanarak uçuruluyor. Blogcuları en ön sıraya oturtarak “hip” oldukları mesajı vermeye çalışan markalar var. Rei Kawakubo (Comme Des Garçons) minik Tavi’yi Japonya’ya uçurdu. Rodarte, Target’a yaptığı koleksiyonu ilk Tavi’ye giydirdi ve yorumlattı. Marc Jacobs Bryan Boy’un adını bir çantasına verdi. Burberry, defile sonrası partisinde, blogcular rahat post atabilsin diye özel, laptop’lu bir alan hazırladı.

“Onların herhangi bir ürünle ilgili yaptığı yorum tüketicinin alım kararını etkiliyor”
Oya Canbaş (P&G Güzellik, Sağlık
ve Kişisel Bakım Kategorileri Pazarlama Direktörü)

-Blogcularla yaptığımız çalışmalar basınla yaptığımız çalışmalardan daha farklı kurgulanıyor. Onlara ürün ve bülten göndermek yerine, blogcularla bir araya gelerek onların görüş ve düşüncelerini alıyoruz, ürünlerimizi denemelerini sağlıyoruz. Ürün yorumlarını sitelerinde paylaşmaları bizim için önemli.
-Blogcular trendsetter, yenilikçi ve konusunda uzman kişiler olarak değerlendirildikleri için, fikirlerine çok değer veriliyor. Onların herhangi bir ürün ile ilgili olarak yaptığı yorum tüketicinin alım kararını etkileyecek güçte.


“Yazdıkları, takipçiler açısından arkadaş önerisi olarak algılanıyor ve önemseniyor”
Yasemin Ahsen Böre (L’Oreal Türkiye İletişim Müdürü)

-Son bir yıl içerisinde blog sahiplerine hem basın bültenini gönderiyoruz hem de ürünlerimizden hediye ediyoruz. Blogları seçerken kozmetik ve moda trendlerini yakından takip ediyor olmalarını ve takipçi sayısını önemsiyoruz.
-Bir blogcunun tavsiyeleri,
o blogun takipçileri tarafından önemseniyor. Blogcular, gazete ve dergilerden farklı olarak haber dilinden daha samimi bir dil kullanıyorlar. Yazdıkları, takipçiler açısından arkadaş önerisi olarak algılanıyor.