Cumhurbaşkanımız görevden kaçmaz

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasete tekrar geri dönüp dönmemesiyle ilgili olarak, “Sayın Cumhurbaşkanımız bu ülkede gelinebilecek makamların en üstüne gelmiş ve millete yapabileceği hizmetlerin büyük çoğunluğunu yapmıştır. Ama yine kendisine görev düşüyorsa o görevden kaçmaz. Ama illa şu görevi bana verirsiniz diye bir cümleyi de kendi duygu dünyasında konuştuğunu zannetmiyorum. Kendi şahsıyla ilgili kendi nefsinin arzularıyla ilgili bir talebi olacağı kanaatinde değilim” yorumunu yaptı.
Yeni düzenleme ile kafelerin açık alanlardaki masalarının dörtte üçünde de sigara içilemeyeceğini de açıklayan Müezzinoğlu, İsrail’in Gazze saldırısı ile ilgili olarak da gerek Batı’yı gerek İslam ülkelerini eleştirdi.
Müezzinoğlu Edirne’de Milliyet’in sorularına şu yanıtları verdi:

Erdoğan, Köşk seçiminin ardından fiili olarak başkanlık sistemine geçişi sağlayacağına yönelik mesajlar veriyor. Başkanlık sistemine bakışınız nedir?

Cumhurbaşkanlığı seçimi Türk milletinin tarihi geleceğinde üçüncü dönüm noktası. İlki TBMM’nin kuruluşu. İkincisi çok partili döneme geçtiğimiz dönem. Şimdi de ilk defa cumhur, başkanını seçecek. Artık kimse kapalı kapılar ardında milletin geleceği adına senaryolar, planlar yapamayacak. Millet kendi seçtiği başkanıyla 2023 yolculuğuna yürüyecek.

‘Yanlışın içinde olmayız’

Başbakan Köşk’e çıkınca Ak Parti içinde zayıflama olur mu?

Ak Parti’nin içinde böyle sıkıntı olsun diye birileri çok dua etti. Biz Ak Parti olarak millete bedel ödetecek hiçbir yanlışın içinde olmadık, olmayız. Başbakanımız, cumhurbaşkanı olduğunda 11 Ağustos sabahı veya 28 Ağustos’tan sonra Ak Parti kendi içinde en doğrusu nedir değerlendirmesi yapacak, kimse kendi nefsinin mahkumu olmadan vicdanlarımızın esiri olarak bu millete hizmet etme yolculuğuna dinamik bir şekilde yine devam edeceğiz. Ak Parti zayıflamayacak tam aksine güçlenecek.

Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili siyasete dönüp dönmemesiyle ilgili iddialar gündeme geldi. Siz Gül’ü nerede görmek istersiniz?

Cumhurbaşkanımız bu ülkeye gerek parti kurulmadan önceki dönemde gerekse sonrasında büyük hizmetler yaptı. Görev düştü Başbakanlık yaptı. Bu ülkeye en yüksek saygın düzeyde onurlu hizmet etmiş ve dünyaya örnek bir cumhurbaşkanlığı süreci olan 7 yılı tamamladı. Bundan sonraki süreçte Cumhurbaşkanımızın kendi şahsıyla ilgili kendi nefsinin arzularıyla ilgili bir talebi olacağı kanaatinde değilim. Koşullar onu hangi göreve gerek duyuyorsa, milletimiz bize hangi sorumluluğu verirse biz orada oluruz. Cumhurbaşkanımıza da hizmet sürecinde yeniden farklı bir sorumluluk gerekiyorsa onu o günün koşullarında O da değerlendirir. Ak Parti’nin vicdanı da değerlendirir. Ama zaten Cumhurbaşkanımız bu ülkede gelinebilecek makamların en üstüne gelmiş ve millete yapabileceği hizmetlerin büyük çoğunluğunu yapmıştır. Ama yine kendisine görev düşüyorsa o görevden kaçmaz. Ama illa şu görevi bana verirsiniz diye bir cümleyi de kendi duygu dünyasında konuştuğunu zannetmiyorum.

3 dönem yasağı konusunda düşünceleriniz?

Şayet bu ülkede siyasi partiler kurumsallaşacaksa, yenilenecekse, vicdanlarını genişleteceklerse 3 dönem kuralı kesinlikle devam etmeli. Tecrübe önemli ama illa tecrübeyi merkeze alan anlayışı inatla, ısrarla sürdürmek, siyasi partileri kendi içine kapatan bir yapıdır. Bu Ak Parti’nin en büyük kazanımı olacaktır.

‘Çatı adayı hakarettir’

Çatı adayını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu millete yapılabilecek en büyük hakaret ve saygısızlık olarak görüyorum. Bu çatı adayı falan değil. CHP ve MHP’ye, ‘çatınızda bacanızda bir aralık oluşturun size paraşütle birini indireceğiz. Kimi indireceğimizi de görürsünüz’ dediler. Bu çatıdan bundan sonra çok su akar. Partilerine yazık ettiler. Bu milletin siyasi kültürüne de yazık ettiler ve saygısızlık ettiler. Millet vicdanında karşılığı yok. Bu şekilde siyaset olmaz. Milletin milyonda birinin tanımadığı birini zorla bir senaryoyla hadi bakalım seveceksiniz demek olmaz.

Sağlık Bakanı olarak muhalefet liderlerinin tavırlarını sağlıklı buluyor musunuz?

Hayır, milli irade ile seçmenle örtüşen bir duruşları yok. Tabanlarıyla örtüşen bir duruşları yok. 10 Ağustos’tan sonra bu tabanlar genel merkezlere çok farklı mesajlar verecekler.

‘Cemaat maşa oldu’

17 ve 25 Aralık’tan sonra cemaati nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye büyüdükçe bundan rahatsız olanlar ellerindeki maşaları kullanıyorlar. Daha önceki dönemde maşalar parti kapatma davasında başkaları idi. Balyoz, Sarıkız ve Danıştay hadisesinde maşalar farklıydı. 17 ve 25 Aralık’taki maşalar da farklı. Arka perde bu maşayı kullanıyor. Bu milletin hukukuyla oynayanlar ve müdahale edenler artık zemin bulamayacaklar. Belki önümüzdeki 25 günde farklı farklı senaryolar deneyeceklerdir. Çatı adayı da bu senaryodan bir tanesidir. 10 Ağustos’ta vatandaşımız elinin tersiyle bunların hepsini süpürecektir.

‘Maşa oldular’

Fethullah Gülen cemaati size yakın bir gruptu. Böyle şeyler bekliyor muydunuz?

Bu grubun maşa olarak kullanılabileceğini geçen sene bana sorsaydınız bekliyordum diyemezdim. Ama kimin göbeğinin nereye bağlı olduğunu fotoğraflar gösteriyor. Maşa olarak kendilerini böyle kullandırabileceklerini açıkçası düşünmüyordum. Tayyip Erdoğan ve Ak Parti teslim olmuyor, rahatsızlık bundan.

HDP çözüm sürecine gereken desteği sağlıyor mu?

Bu çok boyutuyla değerlendirilebilir ama genel baktığımızda çok daha güçlü sahiplenmelerini hem Türkiye kamuoyu bekliyordu hem de bizler bekliyorduk. Sahiplenmede arzu ettiğimiz dinamizm yok ama kendi koşullarına göre bu düzeyde oluyorlarsa şikâyetimiz var. Daha iyi olmasını arzu ediyoruz.

En çok estetik ve göz için geliyorlar

Sağlık turizminde hangi ülkelerden ne için geliyorlar?

Şu anda sağlık turizminde olmamız gereken yerde değiliz. Son yıllarda belirli bir başarımız var ama hak ettiğimiz başarı değil. 2018’de sağlık turizminde 9-10 milyar TL’lik bir hedefi başaracağız. Ülkemizi bölgenin sağlık merkezi haline getireceğiz. Gelenleri incelersek özel sektörde göz, estetik ve diş sağlığı ön plana çıkıyor. Devlete ve üniversitelere de daha çok organ nakli için geliyorlar. Rusya ve Türki Cumhuriyetler büyük pazar. Balkan ülkeleri ve Ortadoğu kısmi bir pazar.

Yüz, kol, bacak nakillerinde ölümler oldu, devam edilecek mi?

Devam etmeli, edecek. Türkiye bu anlamda uzman ekip ve teknolojik sorun olmayan, dünyada iddialı ülkeler arasında. Bu iddiamızdan komplikasyonlar çıktı diye vazgeçemeyiz. En basit hastalıkta bile olabilir. Aspirin verirsin mide kanaması olabilir. Neticede hastayı tedavi etmek zorundayız.

Sigaraya açık alanda da büyük sınırlama geliyor

Sigara kullanımıyla ilgili yeni düzenleme geliyor, açık alanda da yasaklama olacak. Nasıl bir düzenleme olacak? Nargileler için ne düşünüyorsunuz?

Tütünle mücadeledeki yasaklar neyse nargileler için de o geçerli olacak. Açık alandaki bütün masalar sigara içilebilir olmayacak. Dörtte biri alanda sigara içilebilecek. Diğer bölümlerde içilemeyecek, yetişkin parklarında bir köşesinde ancak içilebilecek. Parkın genelinde içilmeyecek. Çocuk parklarında ise sigara içilmeyecek.
AVM’lerin dışında belirli bir mesafeden sonra içilebilecek. Sigara için de kara paket uygulaması düşünüyoruz. Masaya koyduğunuz paket birinin gözüne çarptığında cazip görünmemeli. Albenisi olmamalı. İtici olmalı.

Uyuşturucu kullanımı son yıllarda neden arttı, bonzai başta olmak üzere uyuşturuculara ne önlemler alınacak?

Uyuşturucu olarak kullanılan bazı ürünler ülkemize son 4-5 yıldır girdi. 6 bakan toplandık, 7. bakanlığı da ilave ettik. Sigara ile mücadeleyi TBMM nasıl sahiplendiyse uyuşturucu ile mücadeleyi de aynı şekilde yapacağız.
Asla uyuşturucu tacirlerinin eline teslim etmeyeceğiz. Yeni yol haritasını kamuoyuna sunacağız. Daha çok internet aracılığıyla geliyor. En fazla üretildiği ve çeşitlendiği ülke Çin. Ucuz geliyor. Ülkemizde 110 çeşidin tespiti yapıldı. Koruma ve önlemede en önemli muhataplarımız aileler olacak.

İslam ülkeleri garip, aciz, makam peşinde

İsrail’in saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanlık dışı. Ama beni ondan daha çok üzen medeniyim diyen demokrasi, insan hakları ve hukuk diyen ABD ve Batı’nın sessizliği ve duyarsızlığı. İnsanı vicdanını baskılaması. Esasında lanetlemek istediğim burası.

İslam ülkelerinde de istenilen tepki gelmedi...

İslam ülkelerinin de kendi garipliği, acizliği ve kendi makam dertleri ne yazık ki onların vicdanlarını nefislerini mahkum etmiş. Mevlana’nın güzel bir sözü var: Benim medeniyetimin insanı nefsinin mahkumu olan değil vicdanının esiri olandır. Ne yazık ki İslam dünyası vicdanının esiri olmaktan çok nefsinin mahkumu olmasının bedellerini yaşıyor.