Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Siyasiler dünyanın her yerinde kısa vadeye odaklanır ve uzun vadede hissedilecek enflasyon bedelini ödemek pahasına bugün sağlanacak büyümeyi tercih ederler. Bu nedenle de sıkı para politikasını beğenmez ve düşük faizi tercih ederler. Son günlerde içeride de Merkez Bankası kararlarına yönelik siyasi demeçlerde bir artış olduğunu gözlemliyoruz.

Siyasi figürler olası merkez bankası kararları hakkında tahminlerde bulunuyorlar. Dünyanın her yerinde olur diyebilirsiniz. Ama bizde farklı olan, piyasaların bu yorumları dikkate alması ve fiyatlama davranışlarına yansıtması. Çünkü piyasalar Merkez’in kararlarının bu demeçlerden etkileneceğine, yani Merkez’in bağımsızlığının zedeleneceğine inanıyorlar.

Haberin Devamı

Kontrol meselesi

Şimdi bu tür demeçlerin nihai amacını düşünelim. Amaç, piyasa faizlerini düşürebilmek. Peki, işe yarıyor mu? Bir süredir bu konu üzerinde çalıştığım içim araştırma bulgularıma dayanarak cevaplayayım. Amacım, Merkez Bankası’nın uzun vadeli piyasa faizleri üzerinde ne kadar kontrolünün olduğunu tespit edebilmek. 2005 sonrası dönemde Merkez yaklaşık 50 kere faiz indirimine gitmiş. Sorduğum soru şu: Merkez Bankası politika faizini indirdiği zaman, uzun vadeli faizler de politika faizini takip ediyor mu? Bu soruya evet cevabını verirseniz Merkez Bankası’nın kredibilitesinin olduğu, hayır cevabı verirseniz ise kredibilitesinin azaldığı çıkarımını yapabilirsiniz. Çünkü ancak piyasaları peşinden çekebilen bir merkez bankası faiz indirdiği halde bunun uzun vadeli enflasyon hedefiyle tutarlı olduğu ve enflasyonun da düşeceği konusunda ikna edici olur. Aksine eğer siz faiz indirirken piyasalar bu davranışın ekonomik temellerle tutarlı olmadığını düşünürse, o zaman uzun vadeli faizler artış kaydeder.

Faizlere etkisi önemli

Bulduğum cevap çok ilginç. Faiz indirimlerinden önceki 10 günlük döneme odaklanıp bu sürede CDS primindeki etkiyi de ayrıştırdıktan sonra şunu gördüm: 2005-2010 döneminde faiz indiriminden önceki dönemde 10 yıllık swap faizleri istatistiksel olarak anlamlı bir düşüş gösteriyor. 25 baz puanlık bir indirim beklentisi swap faizlerini yaklaşık 12 puan indiriyor. 2010 sonrası dönemde ise bu etki kayboluyor.

Yani Merkez’in politika faizinde beklenen indirimler swap faizlerini düşürmüyor. Bunu kredibilitede bir azalma olarak yorumlayabiliriz. Daha da ilginç olan ise 2010 sonrası dönemde Merkez’in faiz indirimi kararı öncesinde eğer faizlerin inmesi gerektiğine dair bir siyasi demeç gelirse, uzun vadeli faizler ciddi şekilde yükseliyor. Çünkü o zaman piyasalar Merkez’in faiz indirim kararının ekonomik temellerden uzaklaşıp enflasyonu tetikleyeceği sonucunu çıkarıyorlar.

Elde edilen bu istatistiksel bulgulardan önemli bir sonuca varıyoruz. Her ne kadar siyasi demeçler uzun vadeli faizleri düşürme amacı gütseler de günün sonunda istenenin tam tersi bir etki oluşuyor ve uzun vadeli faizler artıyor.

Siyasi kazanımlar, finansal istikrar ve makroekonomik dengelerin korunması adına bu konuda oldukça dikkatli olmak zorundayız.