‘Demet’in güçlü duruşunu seviyorum’

Litvanyalı Alara Bozbey, keşfettikçe İstanbul’a aşık olduğunu ve burada yaşamaya karar verdiğini söyledi. “Türkler’in sevgisini kazanmak benim için gurur verici” diyen Bozbey’le yeni dizisini ve oyunculuk serüvenini konuştuk.

Litvanya’dan İstanbul’a uzanan hikayenizden bahseder misiniz?

Annem İstanbul’da ikamet ediyordu, o sebeple yaz tatillerinde zaten gidip geliyordum. Lise öğrenimimi tamamlayınca daha uzun kalıp, belki de üniversite eğitimi için Türkiye’yi tercih edebilirim diye düşündüm. Merak ettiğim yerleri keşfetmek için hem Türkçe konuşmaya ihtiyacım vardı hem de daha uzun bir zamana... Nitekim keşfettikçe İstanbul’a aşık oldum. ‘Burada yaşamak istiyorum’ dedikten sonra da yolculuk başladı.

Bilmediğiniz bir dil, yabancı olduğunuz bir şehir. Alışmakta zorluk çektiniz mi?

Hayır, hem de hiç. Çok isteyerek ve heyecan duyarak kalmaya karar vermiştim. Çünkü insanlar öyle yardımsever ve sıcakkanlı ki, burada fazlalık yaratıyormuşum gibi bir hisse kapılmadım.

Oyunculuğa nasıl adım attınız?

Okulda, ilk sahneye çıkışımdan sonra hep bunun üzerine hayaller kurmaya başladım. Oyunculuk eğitimi almaya başladıktan sonra ilk dizi teklifi geldi, iki gün uyuyamadığımı hatırlıyorum. Böylece hayalimi gerçekleştirmek üzere ilk adımı atmış bulundum.

‘Dolunay’daki Demet karakteri kariyerinizde önemli bir yer edecek mi sizce?

Aslında oynadığım her karakterin beni adım adım bir yerlere götürdüğünü düşünüyorum. Demet, beni çok heyecanlandıran bir rol. Kendi benliğimle çelişen ve bazı noktalarda çıkarmakta zorlandığım bir kadın. Ama onun güçlü duruşunu ve korkusuz olmasını çok seviyorum. Demet’in beni farklı noktalara taşıyabilecek güçte olduğunu düşünüyorum.

Kötü kadın karakterinden sıyrılabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Aslında son dönemlerde oynadığım karakterlerin çoğu kötü kadın gibi görünebilir ama hiçbirinin aynı olmadığı kesin. Hepsinin ortak noktası; hedeflerinin doğrultusunda net biçimde ilerlemeleri ve bunun için gerekirse kötülük yapmaları. Hırsın insanın gözünü kör eden hali diyelim.

Benim için rolü sevmek ve seyirciye sevdirip, inandırmak her şeyden daha önemli. Bugün kötü bir kadın, yarın başka bir şey olur. Hakkını verebileceğim bir rol olsun yeter ki.

Yurt dışında bir kariyer düşünüyor musunuz? Hedefleriniz neler?

Genelde hayal ettiğim çoğu şey olur, o yüzden hayal etmenin sonu olmadığını düşünüyorum. Hedeften ziyade, hayal ettiklerim var tabii.

Gerçekleştikçe göreceğiz ama ben Türkiye’de olmaktan çok mutluyum. Burdaki insanların sevgisini kazanmak benim için gurur verici.

‘Aşk ne inat tanır, ne de gurur’

Demet istemediği bir evlilik yaptı. Yerinde olsaydınız ne yapardınız?

Demet, Ferit’e aşıkken onun tarafından terk edilmiş bir kadın. Gerçekten sevildiği için evlenmiştir. Ben olsam birini severken başkasıyla evlenmezdim, üç kişiyi birden mutsuz etmeye gerek yok.

Genelde duygularınızla mı yoksa mantığınızla mı hareket edersiniz?

Balık burcuyum, duygusal anlamda beni etkileyen şeyler varsa, olaylara mantıkla yaklaşamıyorum. Daha çok duygularımla hareket ediyorum, içgüdülerime de çok güvenirim. Ama mantıklı olmam gerektiği zamanlarda da duygularımı biraz geri plana atıp, olayı farklı bir yerden değerlendiririm. Zor karar veririm ama eğer verdiysem tekrar düşünmem.

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

Hayatımızın içinde, olaylar doğrultusunda bir sürü duygu keşfediyor ve yaşıyoruz. Aşk, bunların en güçlüsü.

Büyülü bir rüzgara kapılıp gittiğiniz ve durulduğu anda da yere çakılmışçasına kaldığınız, kendinize asla karşı koyamadığınız bir his. Ne inat tanır, ne de gurur. Asırlardır açıklanamayan bir sır gibi.

‘Arkadaşlarıma çok bağlıyım’

İstanbul’da set dışında nasıl vakit geçiriyosunuz?

Yazları adalara gitmeyi seviyorum. Deniz aşığıyım. Sonbahar ve kış mevsimlerinde ise sinema, tiyatro, konser ya da müzikale giderim. Sahilde yürüyüş yapmaya bayılırım. Vapurda martılara simit yedirmek de çok keyifli.

Burada çok dostunuz var mı?

Var tabii, olmaz mı? Arka-daşlarıma çok bağlıyım. Her şeyimi teslim edebildiğim üç kişi var hayatımda, hep böyle devam eder umarım.