Cadde Deodorantlardan mikrofon yapardım

Deodorantlardan mikrofon yapardım

07.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Son albümü ‘Rüya Bitti’yle sevenlerinin beğenisini kazanan Öykü Gürman, çocukluk hayalinin şarkı söylemek olduğunu anlattı. Gürman, “Anneannemin şallarını belime bağlayıp sahne alırdım. Kuzenlerimle radyo programı yapardık” dedi

Deodorantlardan mikrofon yapardım

Haftanın beş günü program yaptığım TRT Kent Radyo İstanbul’da perşembe günleri 15.00 – 17.00 arasında ünlüleri konuk almaya başladım.

Haberin Devamı

İlk konuğum Öykü Gürman’dı. Şarkıcıyla iki saat boyunca müziği, oyunculuğu, evlilik hazırlıkları yaptığı Yavuz Bingöl’ü ve İstanbul’u konuştuk. Bundan böyle her hafta radyodaki konuklarımla yaptığım sohbetlerin en çarpıcı yanlarını Cadde okurlarıyla da paylaşacağım.

Son albümünle başlayalım; adını özellikle ‘Rüya Bitti’ koyduğunu biliyorum. Ama neden?

Albümdeki her şarkı tabii ki aşkı anlatıyor, hüzün, ayrılıklar; biraz karamsarlık var ister istemez... Müzikler acıdan, yaşanmışlıklardan doğuyor. Biraz olumsuz görünse de aslında uyanalım, hayallerimizi hayata geçirelim diyor ‘Rüya Bitti’.

Rüyalarından ne kadarı hayata geçebildi?

Hayalim hep şarkı söylemekti, kendimi bildim bileli. Deodorant kutularını mikrofon yapıp, anneannemin şallarını belime bağlayıp sahne alırdım. Kuzenlerimle radyo programları yapar, kasete şarkılar kaydederdik. Hep tiyatro, sahne, müzik, mikrofon... Bu hayallerle büyüdüm. Bir dizide şarkı söyleyebileceğim bir başrolde oynamak istiyordum, o da oldu. Pozitif düşünüp, hayal ettiğimde gerçekleştiğini düşünüyorum ve hayallerim kendimi geliştirmemi sağlıyor.

Haberin Devamı

Peki şarkıcılığın oyunculuğa, oyunculuğun da şarkıcılığa neler kattığını düşünüyorsun?

Oynarken fark ettiğim şeyler var, sahnede de öyle oluyor; doğaçlama... Korumak durumunda hissettiğiniz içbenliğinizi kameranın karşısında açığa çıkarıyorsunuz. Bu bir anlamda çıplaklık gibi, çok yalın ve şeffaf bir şey. Oyunculuk beni seven kitleye kendimi daha iyi tanıtma fırsatı sundu. Çünkü TV programlarında albümü anlatıyoruz ya da klişeleşmiş sorulara cevap veriyoruz.İnsanlar merak ediyor, buna da karşı değilim ama nasıl ağlar, nasıl atar yapar, bunları görmüyor izleyici. Benim öyle bir tarafım da var.

İnsanım, benim de sert bir mizacım, bazen dişiliğin yanında, alaturka, argo, erkeksi tavırlarım var, ne yalan söyleyeyim! O tarafımı insanlarla pek paylaşamıyorum. Ama oyunculuk yaparken ‘Ceylan’la birlikte o giderli - atarlı tavrımı gösterince ailem, ‘Hah işte orada tam Öykü oldun!’ dedi. Pozitif bir insanım ama bir taraftan da Karadenizliyim, tepem attı mı atıyor yani!

Haberin Devamı

En çok nelere sinirlenirsin?

Yanlış anlaşılmak! Gönlümdeki neyse, dilimdeki de o. Birileri kırılacak diye yalan dolan cümleler kurulmasına çok sinirleniyorum. Bir de, evde temizlik sonrası elektronik aletlerin çalışmaması.

Kızdığında nasıl tepki verirsin?

Biraz kendini yıpratan biriyim, karşı tarafı üzmemek için olan bana oluyor. Çok içselleştiriyorum ama sinirim en fazla iki dakika sürüyor. Özür dilemesini de bilirim.

‘Yanlış zamanda doğmuşum’

İstanbul’da özellikle sevdiğimiz mekanlar, yerler, bizi rahatlatan kaçış noktaları mutlaka vardır hepimiz için.. Öykü Gürman nereleri tercih eder, sever?
Beyoğlu’nu çok seviyorum, İstiklal Caddesi’ni... Çok şükür yürüyebiliyorum da orada özgür bir şekilde. Hayatın içinde olmayı seviyorum; yani o sokak - mahalle kültürünü...
İstiklal’deki pasajda elma çayı içmeyi; Moda’yı, Bağdat Caddesi’ni, Kadıköy’ü, Galata’yı, Çukurcuma’yı çok seviyorum. Antika dükkanlar, ikinci el kıyafet - eşya satan yerleri gezmek çok keyifli. Biraz eskiye aitim ben, yanlış zamanda doğmuşum gibi hissediyorum bazen. Kozyatağı ve Altunizade’de geçti çocukluğum, futbol oynadığım, cam kırdığım, bisikletle gezdiğim; komşuluğun sıcacık yaşandığı günleri özledim…
‘Dalından meyve yemeye bayılırım’
Ağaçlardan meyve yemeye bayılırım. Bir dönem yuvada öğretmenlik yaptım, çocukları çok seviyorum; orada da
gördüm ki, anne babaların çocukla bir saat de olsa kaliteli zaman geçirmesi gelişimleri için çok önemli. Teknolojiden uzak kalamıyoruz ama en azından onları oyalamak için ellerine telefon ve bilgisayar vermeyelim küçücük yaşta…
‘SAZLA – SÖZLE GEÇiYOR ZAMAN BiZ BiRLiKTEYKEN’
Yavuz Bingöl’le bir aradayken nasıl bir iletişim halindesiniz, müzikle mi ilgili konuşuyorsunuz?
Evet, evet, onunla da hep müzik... Şahsenem Teyze’yle de öyle, Yavuz’un annesi, çok değerli bir ozan; onun deyişleri, saz çalması çok kıymetli. Onlardan çok şey öğreniyorum.
Yavuz Bingöl Sanat Merkezi açtık; Yavuz’un sevgili kızı Türkü başında... Hem öğrencilere bir şeyler aktarıyor, hem bir arada müzik yapıyoruz. Yani en sevdiğim şekilde sazla - sözle geçiyor zaman Yavuz’la birlikteyken…
Birlikte bir albüm var mı ufukta, ya da bir film, dizi projesi?
Yavuz’la karşılıklı oynamayı çok isterim ama mevcut düzende yaşadığımız gerçekliğin dışında başka karakterleri canlandırmamız icab eder. Senaryo çok iyi olmalı bu yüzden. Karşılıklı oynarken; karşınızdakinin gözüne bakıp ondan gelen bir oyunculuk hissiyatıyla vücut diliniz şekilleniyor. O yüzden ben de çok merak ediyorum Yavuz’la oynarsak nasıl olur diye?
Nasıl bir rol yakıştırırsın ona?
Teşekkür ederim, hep düşündüğüm bir şeydi sen sordun, çok mutlu oldum. Komedi! Çünkü Yavuz çok komik biri. Ben onun bir sit - com’da oynamasını çok isterdim. Yavuz çok zeki ve onun espri yeteneği de hazırcevaplıktan ve pratik zekadan kaynaklanıyor. Birlikte bir sit-com harika olurdu.