Kocaeli Dilovası zehir solumaya devam ediyor: 4 kat daha kirli

Dilovası zehir solumaya devam ediyor: 4 kat daha kirli

23.06.2016 - 15:52 | Son Güncellenme:

İstanbul'un yanı başındaki sanayi bölgesi Dilovası'nda hava kirliliğinin geldiği boyut ve insan sağlığına olumsuz etkileri bilimsel bir rapor ile ortaya konuldu.

Dilovası zehir solumaya devam ediyor: 4 kat daha kirli

MERT İNAN İstanbul

Haberin Devamı

İstanbul'un yanı başındaki sanayi bölgesi Dilovası'nda hava kirliliğinin geldiği boyut ve insan sağlığına olumsuz etkileri bilimsel bir rapor ile ortaya konuldu. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı BaşkanıProf.Dr. Onur Hamzaoğlu'nun hazırladığı "Kocaeli Hava Kirliliği Raporu 2015" başlıklı çalışmada, kirliliğe bağlı kanser 

riski çarpıcı şekilde ortaya konulurken, şu görüşlere yer verildi:  "Dilovası’nda yaşayanlarda hava kirliliği olmayan bir kentte yaşayanlara göre akciğer kanseri gelişme riskinin, 2009 yılında 6.5, 2010’da 7.1, 2011’de 6.4, 2013’de 8.7 ve 2014 yılında 7.3 kat daha fazla olduğu bulunmuştur. Dilovası 2015’de Önceki Yıla Göre Daha Kirlidir." 

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu'nun hazırladığı "Kocaeli Hava Kirliliği Raporu 2015" başlıklı çalışmada, İstanbul'a komşu Dilovası'ndaki durumun vehameti gözler önüne serildi. 

Haberin Devamı

7 yıllık ölçüm değerlerini inceleyen Hamzaoğlu'nun raporunda Dilovası’ndaki partikül madde 10 (PM10) oranları, Dünya Sağlık Örgütü sınır değerlerinin 4.1 katı çıktığı tespit edildi. 

Prof.Dr.Hamzaoğlu, ortaya çıkan tablonun kanser ve erken doğumlara neden olabileceğini belirterek; "Son yirmi, otuz yıldır yapılan araştırmalarla, bu kirlilik bileşenlerinden birisi olan havadaki tozların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri ortaya çıkartılmıştır. Örneğin, çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalarda hava tozu düzeyinin yüksekliğinden kaynaklanan kirliliğinin bebeklerin ölümlerine, zamanından önce(erken) doğumlara ve doğan bebeklerin olması gereken kilolarından daha düşük kilolarda doğmalarına(düşük doğum ağırlığı) neden olduğu saptanmıştır. Hammadde ve enerji kaynaklarının insana daha az zararlı olanlarla değiştirilmesi, teknolojinin modernize edilerek atık hacmi düşük üretim süreçlerinin devreye sokulması ve atıkların zararsız hale getirilmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Dilovası'ndaki hava kirliliğine dikkat çeken raporda öne çıkan bölümlerden bazıları şöyle: "Dilovası ve Kocaeli(İzmit) istasyonlarında 1.1.2008 ile 31.12.2015 tarihleri arasındaki yedi yıl boyunca yapılmış olan saatlik ölçüm sonuçları incelenmiş ve yeterli ölçüm yapılmış olan yıllar için yıllık ortalama, uzun vadeli kirlilik düzeyleri hesaplanmıştır. 

Haberin Devamı

Yapılan hesaplamalara göre, Dilovası’nda yıllık PM10 ortalamaları, 2009 yılında 73.3 metreküp mikrogram,  2010’da 78.0 metreküp mikrogram, 2011’de 72.7 metreküp mikrogram, 2013’de 91.3 metreküp mikrogram, 2014 yılında 79.7 metreküp mikrogram ve 2015 yılında da 80.9 metreküp mikrogramdır. Bir başka ifadeyle, Dilovası’nda havada bulunan toz miktarı(PM10), Dünya Sağlık Örgütü sınır değerine göre olması gerekenden 2009 yılında 3.7, 2010’da 3.9, 2011’de 3.6, 2013’de 4.6, 2014’de 4.0 kat ve 2015 yılında da yaklaşık 4.1 kat daha yüksektir."

"Dünya Sağlık Örgütü’nün 2005 yılında belirlediği sınır değere göre, havadaki toz miktarının(PM10)'un, 24 saatlik ortalamasının 50 mikrogram metreküp (µg/m3) üzerinde olması, yıllık ortalamasının 20 mikrogram metreküp üzerinde olması 

Haberin Devamı

uzun vadeli olarak havanın kirli olduğunu göstermektedir. Son yirmi, otuz yıldır yapılan araştırmalarla, bu kirlilik bileşenlerinden birisi olan havadaki tozların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri ortaya çıkartılmıştır. Örneğin, çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalarda hava tozu düzeyinin yüksekliğinden kaynaklanan kirliliğinin bebeklerin ölümlerine, zamanından önce(erken) doğumlara ve doğan bebeklerin olması gereken kilolarından daha düşük kilolarda doğmalarına neden olduğu saptanmıştır. Anne karnındayken kadmiyumdan etkilenen bebeklerin çocukluk döneminde anlama ve yapma becerilerinde gerilik ile zihinsel gerilik ortaya çıkabildiği gösterilmiştir. Cıvaya maruz kalan annelerden doğan bebeklerde ağır zeka geriliği, yürüme ve konuşmada gecikme gibi bir dizi sinir sistemi hasarının ortaya çıktığı saptanmıştır. Alüminyum sinir sistemi üzerine toksik etkisi olan bir metaldir ve yüksek düzeylerde anne karnında ve doğum sonrasındaki beyin gelişimini durdurmaktadır. Özellikle erken yaşlarda beyin, alüminyum için en önemli hedef organdır. Diğer bir ifadeyle, kanda alüminyum varsa beyinde toplanır. Her ne kadar eser miktarlarda alınması vücudumuz için gerekli olsa da gebelik döneminde yüksek düzeyde çinkonun anne karnındaki bebek üzerinde toksik-zehirleyici etkileri vardır. Havada artmış bakır düzeyleri insanlarda solunum yollarının tahrişine neden olmaktadır. Bakır da çinko gibi eser miktarlarda vücudumuz için gerekli bir metaldir. Ancak, yüksek dozlarda bakırın anne karnındaki bebeğe zararlı olduğu ve bazı organ bozukluklarına yol açtığı gözlenmiştir. Demir de yaşam için gerekli olmasına karşın, aşırısının toksik etkileri olmakta, büyüme geriliği ve seksüel olgunlaşmada bozukluklarına neden olduğu bilinmektedir." 

Haberin Devamı

Hava kirliliği parametrelerinden PM10sınır değerden her 10 mikrogram metreküp artışının akciğer kanseri riskini 1.22 kat artırdığı bilinmektedir. Bu bilgi ışığında, bilinen bir örnek oluşturması amacıyla, yıllık ortalama hava kirliliği  hesaplanabilen her bir yıl için Dilovası ve İzmit’te yaşayanların hava kirliliğine bağlı akciğer kanserine yakalanma riskleri de hesaplanmıştır. Dilovası’nda yaşayanlarda hava kirliliği olmayan bir kentte yaşayanlara göre akciğer kanseri gelişme riskinin, 2009 yılında 6.5, 2010’da 7.1, 2011’de 6.4, 2013’de 8.7 ve 2014 yılında 7.3 kat daha fazla olduğu bulunmuştur. 

Cumhuriyet Başsavcılığı, hava kirliliğine neden olanlar ile bunları denetlemek yoluyla engel olmakla görevli bakanlık ve il yöneticileri hakkında soruşturma başlatmalıdır. Dilovası ve İzmit’te yaşayan akciğer kanserli hastalar ile akciğer kanseri nedeniyle ölmüş olan hemşerilerimizin yakınları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile il yönetimine tazminat davası açmalıdır."

Doç.Dr.Hüseyin Toros (İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü) 

"Dilovası'ndaki kirlilik uzun zamandır üzerinde çalışılan bir konu. TÜBİTAK ile birlikte bir proje hazırlıyoruz. Şu an için açıklamamız söz konusu değil. Dilovası'ndaki hava kirliliğine yönelik çözüm yolları üzerinde çlaışıyoruz. Raporumuzu Eylül ayında tamamlamayı planlıyoruz. Bizim çalışmamıza göre kirlilik 2 yıllık sürede yüzde 20-25 azalabilecek. 

Dilovası'ndaki hava kirliliği bu haliyle devam ederse, gelecek dönemde solunum yolu, kalp, damar hastalıklarında ciddi artışlar görebiliriz.  PM10, azot ve kükürt gibi maddeler insan vücudunda birikerek kalp damar ve akciğer 

hastalıklarına neden oluyor. Dilovası hava kirliliği açısında Türkiye'nin en kötü yerlerinden.Sanayiden 

kirlilik oranları risk içeriyor. Rapordaki rakamlar ürkütücü. Türkiye'de bir an önce hava kalitesi araştırma merkezleri kurularak, çözüme yönelik bilimsel öneriler geliştirilmeli."