Geri Dön
Dizi arayışında olanlar için çölde bir vaha: Chernobyl

Dizi arayışında olanlar için çölde bir vaha: Chernobyl

Duyanınız vardır, duymayanların duyması da yakındır. Çölde bir vaha gibi, Fenerbahçe’de Alex gibi girdi hayatımıza Chernobyl dizisi. IMDB’de bir anda üst sıralara tırmanan dizinin ilk bölüm yorumlarıyla karşınızdayım.

Ziya Paşa
Ziya Paşa

Duyanınız vardır, duymayanların duyması da yakındır. Çölde bir vaha gibi, Fenerbahçe’de Alex gibi girdi hayatımıza Chernobyl dizisi. IMDB’de bir anda üst sıralara tırmanan dizinin ilk bölüm yorumlarıyla karşınızdayım.

Haberin Devamı

Girişte de söylediğim gibi, tamamen sıradan bir izleyici olarak yorumlayacağım. Yönetmenmiş, oyuncuymuş tanımam pek. Bir de yorumlarım spoiler içermeyecek. Çünkü dizi yarı belgesel gibi. Söyleyeceklerim zaten bilinen şeyler olacak.

Her bölüm defalarca izlenir

İzlemeye niyeti olanların aradığı ‘İzlenir mi?’ sorusunun cevabıyla başlıyorum: Evet, izlenir. Bölümlerin tekrarı bile izlenir. Peş peşe izlenir.

İnsan yapımı felaketler arasında en bilinirler arasında yer alan 1986 yılında yaşanan Çernobil faciasını hepimiz bir şekilde duyduk/bilgi sahibiyiz. Ve eminim hepimizin -maalesef ki- bu faciadan etkilenen bir tanıdığı var.

İşte dizi de tam olarak bu yüzden ilk sahneden itibaren izleyiciyi içine çekiyor. İleride, yıllarca -ki hâlâ etkisi süren- acıların ve sağlık problemlerinin nasıl başladığını anlatan 3-5 saniyelik bir cam parlamasıyla dizinin içinde yer alıyorsunuz.

Haberin Devamı

Çünkü ekranda gördüğünüz insanlar bu patlamanın ne anlama geldiğini bilmiyor ama izleyici olarak biz biliyoruz. Bu ufak ayrıntı beni aşırı kendine çekti. Karadenizli ve kanserden çok canı yanmış biri olmamın etkisi de olabilir bilmiyorum. Ama ‘kötü bir şeyin olacağını önceden bilme duygusu’ değişik hissettirdi beni.

Faciayla eş zamanlı işleyiş

Dizi, konusunu aldığı Çernobil Nükleer Tesisi’nde yaşan felaketi; saat, kişi, ve mekan olarak birebir anlatıyor. 26 Nisan 1986 yılında meydana gelen faciayla ilgili yaşanan süreci o gün gibi yaşıyorsunuz.

Burada oyunculuk, kurgu gibi sinematografik öğeler devreye giriyor. İlk bölümde izlediğim her oyuncu, canlandırdığı karakteri en içten şekilde yansıtıyor seyirciye. Senaryonun da ne odaklı olduğunu bildiğiniz için ‘Evet gerçekte böyle olmuştu, diziye yansıması nasıl olacak acaba?’ merakıyla iki kere heyecanlanıyorsunuz.

Ne yaşandığını henüz anlamayan ve eğlenceli bir tiyatroyu izlermişçesine bir tepeden yangını seyreden halk, basit bir yangına müdahale ettiklerini sanan itfaiye erleri ve nükleer serpintiyle kar gibi oynayan çocuklar…

Senaryonun, yönetmenin ve oyuncuların uyumu, o ‘tehlikenin farkındasızlığını’ o kadar güzel ortaya çıkarıyor ki o çocuklara ‘Yapmayın, oynamayın, hemen gidin kaçın’ diyesi geliyor insanın.

Haberin Devamı

Dizide olumsuz olarak gördüğüm tek şey ise Rus karakterlerin İngilizce konuşması. En büyük eksisi ve hikâyeden -bazen- uzaklaştıran en büyük handikap bu benim için.

Başta da söylediğim gibi, kesinlikle izlenilmesi gereken bir yapım.

Yönetmenini ve oyuncularını merak edenler için yazayım yine de.

Johan Renck'in yönettiği Chernobyl dizisinin oyuncu kadrosunda Jared Harris, Stellan Skarsgard ve Emily Watson yer alıyor.

Bu kısmını arama motoru yardımıyla buldum. Molatik’te yazan diğer arkadaşlar Johan Renck'in adını duyduğunda ‘Aaaa süperdir o yönetmen yaa’ diyebilir belki ama ben Johan Renck'i yolda görsem tanımam. O beni tanısa severdi belki. Hem tiyatro geçmişim de var. Duy beni Renck.

Benzer İçerikler