Kayseri Doç. Dr. Tekiner: “Selçuklu Şifahanelerinde Maaşlı Müzisyen Çalışıyordu”

Doç. Dr. Tekiner: “Selçuklu Şifahanelerinde Maaşlı Müzisyen Çalışıyordu”

14.10.2017 - 09:21 | Son Güncellenme:

.

Doç. Dr. Tekiner: “Selçuklu Şifahanelerinde Maaşlı Müzisyen Çalışıyordu”

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekiner, Selçuklu şifahanelerinde maaşlı müzisyen çalıştırıldığını belirterek, bugün gelinen noktada ise Türkiye’nin müzikle tedavide araştırma yapan 19’uncu ülke sıralamasına düştüğünü söyledi.
ERÜ’nün Akademik Yılı açılık etkinlikleri kapsamında Sabancı Kültür Sitesi’nde düzenlenen ‘Gevher Nesibe Şifahanesi ve Müzikle Tedavi’ konferansında konuşan Doç. Dr. Halil Tekiner, Selçuklu’da yaygın bir tedavi yöntemi olarak kullanılan müzikle tedaviye dair bilgiler verdi. Müzikle tedavinin, İzmir’in Bergama ilçesindeki, ‘dünyanın ilk psikiyatri hastanesi’ olarak tarihe geçen Asklepion’da başladığını, ancak buna dair belgelerin Berlin’de bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Halil Tekiner, M.Ö. 200’lü yıllara dayanan Bergama Krallığından sonra Anadolu’da müzikle tedaviye dair kayıtların Selçuklu’da görüldüğünü dile getirdi.

Ruh hastalıklarında kullanılıyormuş
Kayıtlara göre Selçuklu’da ‘bimarhane’ adı verilen ruh hastalıklarının tedavi edildiği merkezlerde müzikle tedavinin bir yöntem olarak kullanıldığını, hatta tedaviyi yapan müzisyenlere maaş bağlandığını söyleyen Doç. Dr. Halil Tekiner, “Kayseri’den sonra inşa edilen darüşşifalarda idari kadroların arasında müzisyenlere de maaş verildiğini görüyoruz. Bazı seyyahların darüşşifalarda müzikle hastaların tedavi edildiğini aktardığını görüyoruz. Bu nedenle İslam’da yaygın olan bu anlayışın Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifasında olduğunu tahmin etmek mümkün” dedi.

Dünyada 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaygınlaştı
Müzikle tedavinin düşük maliyetli ve yan etkisinin olmadığının var sayılması nedeniyle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra iyiden iyiye tedavi yöntemleri arasına girdiğini kaydeden Doç. Dr. Halil Tekiner, dünyada bu konuda özellikle son 5 yıldan bu yana yapılan yayın sayısının artışına da dikkat çekti. Doç. Dr. Halil Tekiner, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya müzikle tedaviyi merak ediyor. Bunu tedavinin bir parçası olarak uyguluyor; özellikle Kanada’da, Amerika Birleşik Devletlerinde, İngiltere’de bunun eğitiminin verildiğini, profesyonel olarak müzikoterapistlerin hastalarla birlikte olduğunu görüyoruz. Türkiye yavaş yavaş adımlar atıyor, fakat adımlarını daha büyük atması gerekecek. Çünkü yayın sayısını baktığımızda, Türkiye bu konuda yayın yapan 19’uncu ülke. İlk 3 ülke ise Amerika, İngiltere ve Avusturalya.”

Doğru yöntemle uygulandığında başarılı
Bulgulara göre müziğin hastaları tedavi ettiğinin kanıtlandığını, ancak doğru yöntem ve tedaviyle yapıldığında işe yaradığını vurgulayan Doç. Dr. Halil Tekiner, “Uykusuzlukta müziğin olumlu etkisi bulunmuş. Psikiyatrik rahatsızlıklarda, otistik çocuklarda, yetişkin ruh hastalarında, nevrotik ruh hastalarında, nörolojik ve hatta onkolojik rahatsızlıklarda, kanser hastalarında da bir takım olumlu etkileri bulunmuş. Kanseri doğrudan tedavi etmese bile, o süreci kişinin daha kendisinden emin, iç dünyasında daha barışık ve bağışıklığının iyileşmesine katkıda bulunuyor” ifadelerini kullandı.