Gündem Dostların nükte dolu mektupları

Dostların nükte dolu mektupları

06.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dostlarına verdiği kıymetle tanınan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun aracılığıyla eski zamanları, dönemin dostlar arasında yazılmış nükte ve umut dolu mektuplarıyla anlatan sergi ‘Biz Mektup yazardık’ açıldı

Dostların nükte  dolu mektupları

64 yıllık hayatı boyunca hem edebiyat hem resim sanatına verdiği katkıların yanı sıra dostlarına verdiği kıymetle tanınan bir sanatçı Bedri Rahmi Eyüboğlu. Bugünlerde yine dostlarıyla birlikte izleyiciyi kendi dönemine götürecek bir sergiye aracı oluyor. Dün İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” başlıklı sergi, üç yıllık bir çalışmanın ürünü. Sanatçının gelini Hughette Eyüboğlu’nun aile arşivini açmasıyla başlayan hazırlık süreci Ruken Kızıler editörlüğünde gerçekleşmiş. İlk etapta kitap olarak düşünülmüş; fakat daha sonra resimli mektuplar da ortaya çıkınca mektupları sergilemek farz olmuş. Seçimler, tematik bir çerçeve içinde Bedri Rahmi’nin hem ressam hem şair hem de öğretmen kimliğini ortaya çıkaracak, aynı zamanda da Türkiye’deki resim sanatının gelişimine ışık tutacak bir kurguda yapılmış.
Umut vadeden mektuplar
Ahmet Hamdi Tanpınar, Nâzım Hikmet, Fikret Mualla, Farünisa Zeid, Orhan Veli Kanık ve Aşık Veysel mektuplarıyla sergide yerini alan sanatçılardan yalnızca birkaçı. Bedri Rahmi’ye yazılan bu içten satırlarda dönemin sanat ve düşünce dünyasına dair ipuçlarını takip etmek mümkün. Dile getirilen ortak konuların başında şimdilerde eserleri satış rekorları kıran sanatçıların o dönem yaşadıkları maddi sıkıntılar geliyor. Buna rağmen pek çoğunun ortak noktası ise mektuplardan nükteyi eksik etmemesi. Sergi, bu anlamda umut vadeden mektuplardan oluşuyor.
“Karadut gerçekmiş”
Sergi, Karadut’a da hakettiği özel yeri vermeyi ihmal etmiyor. Şimdiye dek Bedri Rahmi’nin dizeleri ve resimlerinde tanık olduğumuz bu aşk hikâyesi bu kez Karadut diye anılan Mari Gerekmezyan’ın mektuplarında anlatılıyor. Ruken Kızıler, bu mektuplarla ilgili “Bu mektuplarla karşılaşıncaya kadar Karadut bir hayal kahramanıymış gibi geliyordu bana. Gerçekmiş” diyor. Mari Gerekmezyan, mektuplarda arasındaki yeterince kavuşamamanın verdiği yoksunluk duygusunu oldukça içten bir şekilde dile getiriyor.
Kağıdın kırılganlığı bir yanılgı
Mektupların aracılığıyla anlatılan bir ‘dönem hikayesi’ “Biz Mektup Yazardık”. Bunun ötesinde bir çağrı dün açılan sergi: yeniden mektup yazalım. Mektubun hâlâ teknik olarak mümkün olduğunu hatırlatan editör Kızıler, konuyla ilgili şöyle diyor: “Kağıt çok kırılgan bir madde gibi duruyor; fakat öyle değil. Burada 1930’lara ait mektuplar var. Bizden geriye sadece şifreler kalacak.
Mektup yazmak, insanın kendisine ve ilişkilerine özenini gösteren bir alışkanlık.Bu alışkanlıklar hayatımızdan eksildikçe biz de eksiliyoruz.” Bu sebeple de sergide mektup yazmak için bir köşe hazırlanmış.

Haberin Devamı

Bedri Rahmi’nin zarfları

Serginin en renkli bölümlerinden biri de editör Ruken Kızıler’in tabiriyle ‘Zarf Adası’ bölümü. Burada Bedri Rahmi’nin hazırladığı birbirinden güzel zarflar yer alıyor. Bazıları gönderilmek üzere hazırlanmış; fakat kullanılmamış. Alıcılarını bulan zarflar da var. İnsanların mektuplarında aslında kendilerinden bir parça gönderdiğini söyleyen Kızıler, Bedri Rahmi’nin wbu zarflarla mektuplarını kişiselleştirdiğini belirtiyor.