05.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Musa Kesler - Haber Merkezi
1966’nın şubat ayıydı. Muhammet Ali, unvan maçı için Miami’deydi. Vietnam savaşının en kanlı günleriydi. Amerikan kamuoyu savaşla yatıp savaşla kalkıyordu. Ali’nin savaşla tek ilgisi televizyon haberleriydi. Birgün bir dergide bir dizi fotoğraf gördü. Amerikan subayları yol üzerine sıra sıra dizilmiş Vietkonglu cesetlerini sayıyorlardı. Subayların dışındaki tek canlı korku dolu gözlerle cesetler arasında dolaşan çırılçıplak bir kız çocuğuydu. O resmi kesip çıkardı, kızın yüzündeki acı ve korku karışımı ifadeyi hayatı boyunca unutamayacaktı...
Ali’nin hayatında çocukların ayrı bir yeri vardı. Nereye gitse ‘Şampiyon! Şampiyon!’ diye etrafını saran çocuklar onun en sadık hayranlarıydı. ‘Onca şan şöhretin en güzel yanı her gittiğim yerde çocukların beni tanıması ve sımsıcak karşılaması olmuştur. Bu, bütün o kana ve çürüklere, yıllarca dışlanmama, hapis tehdidi altında geçirdiğim yıllara ve kendim olduğumdan dolayı uğradığım hakaretlere değmiştir’ diyerek bu sevginin kendisi için ne anlama geldiğini anlatıyordu.
Askerlik celbi
Ordu, Ali’nin ‘tecilli’ demek olan 1-Y statüsünü, her an askere çağrılabileceğini ifade eden 1-A statüsüne çevirmişti. Ali, daha önce iki kez celp sınavına girmiş, 16 puan almıştı. Geçer puan ise 17’iydi. Hatta fıtık ameliyatı olmuş, sonrasında da bir daha celp gelmemişti. O yüzden rahattı. Fakat geçer puanın 15’e indirildiğinden haberi yoktu... Cevval bir televizyon muhabiri mikrofonunu ona uzattığında, kendisi için kiralanan ‘kulubenin’ bahçesindeydi. ‘Vietkong’la herhangi bir mücadeleye girecek değilim’ dedi. Hatta kafiyeli bir şekilde tekrarladı cevabını: ‘İstediğiniz kadar sorun bana, Bu şarkıyı söyleyeceğim Vietnam savaşı hakkında, Vietkongla yok hiçbir derdim, olamaz da...’
Fikrini kafiyeli bir şekilde söylemişti. Ne var ki hayatının ritmi bu açıklamadan sonra tamamen bozuldu. Telefonlar ard arda gelmeye başladı. Kimi tehdit, kimi hakaretlerle doluydu. Takdir edenler de yok değildi. Bertrand Russell adında birinin aradığını söylediklerinde kim olduğunu bilmese de ahizeyi eline aldı. Russell ‘Şampiyonlar genelde nabza göre şerbet verir, sen herkesi şaşırttın’ diyerek Ali’yi takdir etti. Ali’nin İngiltere’deki maçı hakkında konuştular. Russell’ın söyledikleri Ali’nin hoşuna gitti, ‘Göründüğün kadar aptal değilmişsin’ dedi. Russell’ın o devrin en ünlü matematikçi ve filozoflarından biri olduğunu iki sene sonra bir ansiklopediyi karıştırırken tesadüfen öğrenince, hemen bir özür mektubu yazdı.
‘Peygamberin ismi üstüne basılmaz’
ABD’nin Los Angeles kentinde bulunan Hollywood Şöhret Yolu’na (Walk of Fame) Muhammed Ali’nin ismi konulmak istediğinde Ali, bu duruma ‘Peygamberimin ismini taşıyorum’ diyerek itiraz eder. ‘İnsanların bu ismin üstünden geçmesine asla müsaade etmeyeceğini söyleyen Ali’nin inadına boyun eğen organizatörler, Ali’nin ismini yere değil, Kodak Theatre’ın duvarına asmayı kabul etmek zorunda kalır. Hollywood Şöhret Yolu’nda duvara asılı tek isim ‘Muhammed Ali’ ismidir. Ali’nin ismi nedeniyle gösterdiği hassasiyet Müslümanlar arasında büyük taktir topladı.
Başarıları
1960 Olimpiyatları
Altın madalya
(hafif ağır sıklet)
Dünya Ağır sıklet şampiyon 1964-67, 1974-78, 1978-79
61 profesyonel maç
56 galibiyet,
5 mağlubiyet