Dünya 'Temel değerler değişmedi'

'Temel değerler değişmedi'

31.03.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet'in sorularını yanıtlayan İngiliz İşçi PartisiGenel Başkan Yardımcısı John Prescott, partisinin aynı değerlere bağlı olduğunu, ancak yeni bir yüzyıla girerken, modern bir yaklaşım benimsediklerini söylüyor.

Temel değerler değişmedi

İNGİLİZ İşçi Partisi'nin, 1992 yılından bu yana geçirdiği köklü değişim sürecinde en çok tartışılan isimlerden biri, John Prescott (59). Parti'nin "liberal" politikalara yönelmesi, sendikaların egemenliğinden arındırılması ve "piyasa ekonomisi"ne daha sıcak bakması olarak özetlenebilecek bu radikal değişikliklerin, karşısında yeralan kanadı temsil ediyordu. Sendikacı geçmişi, üslubu ve kişiliğiyle, hep bu "yeni vizyon"un karşı kampındaydı.
Tony Blair'in seçildiği yarışta aday olmasına rağmen yenik düşmüş, sendikacılarla birlikte bir anlamda o da "yarı- tasfiye"ye uğramıştı. Ama İşçi Partisi geleneğindeki "lider yardımcısı" koltuğu yine de ona verildi. "Balyoz" lakabıyla anılan ve hep "halk adamı" sıfatı yakıştırılan Prescott, bu kez "Bambi" takma adlı genç lider Tony Blair'(44)'in yardımcısı olarak yoluna devam edecekti.
1 Mayıs seçimleri için kampanyasını sürdürdüğü Manchester kentinin küçük bir kasabasında seçim otobüsünde konuştuk Prescott'la. Önce gerilere gidip, "kendisi lider olsaydı, (Yeni İşçi Partisi) sloganını tercih eder miydi ?" sorusunun yanıtını istedik :
"Bence geriye bakmak yanlış. Partimiz artık, yüzünü ileriye çevirmiş durumda. Program ve tüzüğümüzü değiştirdik. Yeni bir partiyiz artık. Daha profesyonel hale geldik. İyi fikirler değiştirdik. İnsanlar bize baktıklarında artık değişik bir parti görüyorlar. Pek çok Muhafazakar, bize yöneliyor. Çünkü yeni bir parti ve bunu gerçekleştiren yeni bir lider var. Ben aynı şeyi yapar mıydım, yapmaz mıydım. Bu biraz akademik bir tartışma olur."
Prescott'a daha sonra, 2 mayıs günü İngiliz seçmenin, "Muhafazakarlardan kurtulmak için" mi, yoksa "Yeni İşçi Partisi'ni iktidara getirmek için" mi oy kullanacağını sorduk :
"Bizim savunduğumuz şeyler, modern bir şekle bürünmüş geleneksel değerlerimiz. Ama yeni bir yüzyıla giriyoruz. Ve bunları değişik biçimde ifade etmemiz gerekiyor. Seçmen de bunu tutmuş görünüyor. Bugüne kadar yapılan bütün ara seçimlerde, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, hepsinde seçmen bunu gösterdi. Mesajımızın kabul gördüğü açıkça ortada. İşçi Partisi'nin öteden beri savunduğu şeyleri aynen söylüyoruz. Tabii, boğazına kadar yolsuzluklara bulaşmış, icraatı halka birşey vermeyen bir Muhafazakar iktidardan da, halk kurtulmak istiyor."
İşçi Partisi'nin kendi bünyesindeki sendikalar ve sendikal mücadele, 18 yıllık Muhafazakar iktidar döneminde, özellikle de Thatcher'lı yıllarda büyük yara almıştı. Prescott, o mücadelede en ön saflarda yeralmış bir lider olarak şimdi iktidara gelirse, seçmene ne vaadediyor ? :
"Ben o yıllarda, Partimin gölge çalışma bakanı olarak görev yaptım. Mücadelemiz, insanların çalışma hakkına sahip olmasıydı. Bunu da sendikal mücadele yoluyla gerçekleştirmiştik. Thatcher bunu elimizden aldı. Yeni bir kavram gelişti. Buna da "pozitif haklar bütünü" dendi. Bizim parti olarak değişen çizgimizde ise, sadece grevler yoluyla bu hakların alınması değil, hakemlik müessesesinden yararlanılması, sendikalı olsun olmasın, işyerinde çalışan herkesin, o işyerindeki uygulamalarla ilgili söz sahibi olması ilkesi var. Yani, sendika ve grev hakkını terketmeden, çağdaş bir yaklaşım gelişti."
Prescott'la söyleşimize, kişisel bir soruyla nokta koyduk : Tony Blair ile bu kadar farklı kişisel ve ideolojik yapıya sahip olmalarına karşın nasıl anlaşıyorlardı ?
"Ben biraz daha gelenekçi, o ise daha modern bir lider olarak tanımlanıyoruz. Partimizi yeniden yapılandırmak için elbirliği içinde olduk. Bir ekip olarak çalıştık çalışıyoruz. Farklı kökenlerden gelmekle birlikte aynı değerleri paylaşıyoruz. Ama bu değerleri çağdaş bir yaklaşımla ele almalıyız. Bunu da başarıyoruz. Onunla birlikte çalışıyor olmaktan da çok memnunum."