Yaşam Dünyanın en büyük açık hava sanat projesi!

Dünyanın en büyük açık hava sanat projesi!

31.05.2010 - 12:17 | Son Güncellenme:

Dünyanın en büyük açık hava çağdaş sanat projelerinden biri Borusan sponsorluğunda düzenlenen törenle Kapadokya’da açıldı

Dünyanın en büyük açık hava sanat projesi

Uzaydan görünen heykelleri ile tanınan Andrew Rogers’ın “Zaman ve Mekan” isimli projesi, Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen törenle açıldı. Kapadokya halkından 230 kişinin de emeği ile 11 bin ton taş kullanılarak gerçekleştirilen eserlerin tümü uzaydan görülebiliyor. Nevşehir`in Göreme beldesindeki Karadağ mevkiinde yer alan proje, tüm dünyanın ilgisini bölgeye çekiyor.

Haberin Devamı

29 Mayıs 2010, Avustralyalı heykeltıraş Andrew Rogers’ın, dünyanın 12 ülkesinde hayata geçirdiği “Hayatın Ritimleri” isimli land art (arazi sanatı) projesinin Türkiye ayağı, “Zaman ve Mekan”, Borusan Holding sponsorluğunda gerçekleştirilen törenle açıldı. Tarihi ve doğal yapısı ile tüm dünyanın cazibe merkezi olan Kapadokya, şimdi uzaydan görülebilen sanat eserlerine sahip oldu. Nevşehir`in Göreme beldesindeki Karadağ mevkiinde 2007 yılında yapımına başlanan projede, yerel halkın da büyük emeği bulunuyor.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın konserinin renk kattığı açılış törenine, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özgür Özarslan ve Avustralya Büyükelçisi Peter Doyle da katıldı. Andrew Rogers ve Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı A. Ahmet Kocabıyık’ın yanı sıra, uluslararası çağdaş sanat dünyasından ve iş dünyasından isimlerin de hazır bulunduğu tören, Kapadokya halkının da yoğun ilgisi ve katılımı ile bir şenlik havasında geçti.

“Zaman ve Mekan” isimli projenin açılışında söz alan Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı A.Ahmet Kocabıyık, Borusan’ın kültürel mirasın korunması ve zenginleştirilmesine katkı sağlamayı bir öncelik olarak kabul ettiğini söyledi. Kocabıyık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kapadokya, eşsiz doğası ve zengin tarihi ile medeniyetin en önemli kültür varlıklarından biridir. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz “Zaman ve Mekan”, Kapadokya’nın kültürel değerini daha da ileri bir noktaya taşımaktadır. Bu proje, aynı zamanda, Türkiye’mizin turizm ve çağdaş sanat alanında dünyaya tanıtımında önemli dönüm noktalarından biridir. Bu projeye destek veren herkesi, özellikle de emeklerini ve ilgilerini esirgemeyen Kapadokya’lıları kutluyorum.”

“Zaman ve Mekan”, Anadolu figürlerinden ilham alıyor
Çağdaş sanat dünyasında 'Kainata Taşlarla Fısıldayan Adam' olarak bilinen Avustralyalı heykeltıraş Andrew Rogers hayatını adadığı ve “Hayatın Ritimleri” olarak adlandırdığı land art (arazi sanatı) projesine 10 yıl önce başladı. Rogers projesi kapsamında dünyanın 12 ülkesinde uzaydan görülebilecek heykeller yaptı.

Projenin Türkiye ayağını oluşturan “Zaman ve Mekan” ise, binlerce yıllık Anadolu figürlerinden ilham alan 8 eserden oluşuyor. Dünyadaki en büyük açık hava çağdaş sanat projelerinden biri olma özelliği taşıyan çalışma kapsamında yapımı tamamlanan 8 dev eser, 230 Kapadokyalı’nın da emeği ile 11 bin ton taş kullanılarak yapıldı. Birbirinden yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta yer alan yapılar, 450 km yükseklikten yani uzaydan bir arada görülebiliyor.

Haberin Devamı

Yerel halkın desteği eserlerin önemini artırıyor

Haberin Devamı

Törende yaptığı konuşmada, 27 yıl önce ziyaret ettiği Kapadokya bölgesinin tarihi ve doğal güzelliklerinden etkilendiği için burayı tercih ettiğini ifade eden Andrew Rogers şunları söyledi: “Çalıştığım yerlerdeki tarihi ve doğal dokuya çok fazla önem veriyorum, bu nedenle eserlerimde o yörenin dokularından kesitler yansıtmaya dikkat ediyorum. Heykellerde kullandığım taşların özellikle bölge dokusuna uygun olması da benim için çok önemli bir unsur. Dünyada teknoloji sürekli ilerliyor ve insanın doğasından uzaklaşmasına sebep oluyor. Yaşadığımız topraklarda bir hayat var ve bu mevcut değerleri korumamız ve gelecek nesillere bırakmamız gerekiyor. Yapılan çalışmalar büyük konsantrasyon gerektiriyor. Heykellerin dev formalarının taşlarla inşa edilmesi çok özverili bir çalışma gerektiriyor. Ama bölge halkı ile birlikte yaptığımız bu çalışmalarla, işin içine o toprakların sahibi halk da girince bu heykellerin değeri daha da artıyor, çünkü bu heykeller onların geçmişlerinden geleceklerine birer köprü görevi görüyor.”

Yazarlar