Hamilelik Düşük tehlikesi korkusu

Düşük tehlikesi korkusu

31.03.2010 - 14:25 | Son Güncellenme:

Anne adaylarının hayatlarının belki de bu en önemli sürecinde yaşadıkları tehlike kimi zaman düşük riskinin gerçekleşmesiyle sonuçlanıyor.

Düşük tehlikesi korkusu

Hamilelikteki kuşkusuz en büyük sorun düşük tehlikesi. Anne adaylarının hayatlarının belki de bu en önemli sürecinde yaşadıkları tehlike kimi zaman düşük riskinin gerçekleşmesiyle sonuçlanıyor. Peki düşüğün nedenleri neler ve kimler için daha sonraki gebeliklerde bu tehlike devam ediyor.

Haberin Devamı

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Faruk Buyru sanıldığının aksine annenin fiziki aktivitesi, yorgunluk ve travmanın düşüğe neden olmadığını belirtiyor. Profesör Buyru, sigara, alkol ve kafein kullanımının düşük riskini artıran önemli faktörler arasında yer aldığını vurguluyor: “Sanıldığının aksine annenin fizik aktivitesi, yorgunluk ve travma düşüğe neden olmaz. Aynı şekilde istirahat etme de bazı durumlarda etkili olur. Sigara, alkol ve kafein düşük riskini arttırıcı faktörlerdir. Sigara ve alkolün bırakılması sağlıklı bir gebelik ve düşük riskinin azaltılması için esastır.”

Düşüklerin yüzde 80’inin gebeliğin ilk 12 haftasında meydana geldiğini belirten Prof. Faruk Buyru, bunların büyük çoğunluğunun, fetustaki kromozom bozukluğunun sonucu olduğunu ifade ediyor.

Haberin Devamı

Buyru, düşük sıklığının anne yaşı ile doğrudan ilişkisi olduğuna dikkat çekiyor:“Ortalama düşük sıklığı %15 civarında iken, 20 yaş altı ve 40 yaş üstü gebelerde bu oran artmaktadır. 40 yaş üstü gebelerde düşük olasılığı %25 civarındadır, bir başka değişle 40 yaşından sonra gebe kalan her 4 kadından biri düşük yapmaktadır. Bir kez düşük yapmak sonraki gebelikte de düşük riskini arttıran bir faktördür.”

Eskiden sanıldığının aksine infeksiyonların düşük nedenleri arasında son sıralarda yer aldığını belirten Prof. Faruk Buyru, düşüğün en önemli belirtisinin kanama olduğunu, ağrıyla birlikte kanamanın düşük olasılığını artırdığını belirtiyor. Ancak kimi zaman düşüğe neden olan unsurlar farklı olabiliyor: “Bazen de hiçbir belirti olmadan yapılan kontrolde bebeğin kalp atışlarının olmadığı saptanabilir. Daha önce mevcut olan bulantı, göğüslerde gerginlik gibi gebelik belirtilerinin gerilemesi gebeliğin bozulduğunu ve düşük olasılığını hatırlatmalıdır. Yapılan kontrolde bebeğin kalp atışlarının görülmesi rahatlatıcıdır. Kalp atışı görüldükten sonra düşük olasılığı azalmaktadır.”

Profesör Buyru, tek düşük yapanlarda neden araştırılmadığını, çünkü nedeni bulma olasılığının düşük olduğuna dikkat çekiyor. Buyru, iki veya daha fazla düşük yapan kadınlarda nedenin araştırılması gerektiğini vurguluyor: “İki veya daha fazla düşük yapanlarda düşük nedeninin araştırılması gerekmektedir. Bu durumda da bir neden bulma olasılığı %50-60 civarındadır. Eğer bir neden saptanırsa bu düzeltildikten sonra gebe kalınırsa sağlıklı bir çocuğa sahip olma olasılığı artacaktır.

Haberin Devamı

Prof. Buyru, tekrarlayan düşük olarak adlandırılan, iki ve daha fazla gebelik kayıplarına bazı hastalıkların da neden olabileceğini belirtiyor.
Kromozom bozuklukları, gebeliğin yerleşmesini bozan pıhtılaşma ve bağışıklık sistemi ile ilgili problemler, doğuştan rahim bozuklukları, miyom ve poliplere bağlı olabilir.Yine şeker hastalığı, tiroid problemleri veya süt hormonunun fazlalığı da düşüklere neden olabilir.Bunların çoğunu düzeltmek, tedavi etmek mümkündür.”

Profesör Faruk Buyru, tüp bebek yöntemi ve çoğul gebeliklerle düşük riskinin diğer gebeliklere göre daha fazla olduğunu belirtiyor: “Tüp bebek yöntemi ile gebe kalanlarda, kendi kendine gebe kalanlara göre düşük olasılığı daha fazladır. Yine çoğul gebelikler de düşük açısından risk faktörüdür. Anne veya babada herhangi bir probleme neden olmayan bazı kromozom bozuklukları da düşüğe neden olmaktadır. Bu durumda tüp bebek yöntemi uygulayıp, gelişen embriyolara transfer öncesi genetik inceleme yapılması düşük riskini en aza indirir. “

Yazarlar