17.02.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Ayla Dündar - Hanoi
Güneydoğu Asya’nın en ilgi çekici ülkesi Vietnam berekekli topraklarının yanı sıra efsanelerle dolu bir ülke. Savaşın halen taze olan izleriyle sanki doğal bir tarih müzesi Vietnam... Vietnam’ın bağımsızlığı için savaşan efsanevi lider Ho Amca’nın ülkesi. İşte efsaneleri ile Vietnam.
Çin esintisi taşıyan renkli tapınakları, parklardaki heybetli ağaçları ile küçük sevimli bir şehir başkent Hanoi. Günün her saati hareketli, şehrin kalbi ise Hoan Kiem yani Geri Dönen Kılıç Gölü. Şehre adım atar atmaz gölün cazibesine kapılıp, çevresinde turluyoruz. Adım başı yiyecek bir şeyler var. Kırmızı ışıklarla bezenmiş kemerli ağaç köprüsü ile Den Ngoc “Yeşim Dağı Tapınağı” gölde büyüleyici bir güzellik. Vietnamlılar için önemli bir efsaneye de sahip bu göl. Efsaneye göre, Çin’in ünlü Ming Hanedanı’na karşı ayaklanan İmparator Le Loi, kendisine yardım etmesi için göklere yakarır. Bu yakarışı gölde yaşayan kutsal altın kaplumbağa duyar ve Le Loi’ye “cennetin arzusu” adındaki büyük kılıcı verir. Bu kılıçı savaşta cesaret ve onurla kullanmasını ama zaferden sonra kendisine iade etmesini söyler. Zaferle sonuçlanan savaştan sonra imparator verdiği sözü tutar ve kılıçı iade eder. Kılıcı alıp gölün yeşil sularında kaybolan dev kaplumbağanın halen gölde yaşadığına inanılıyor. O günden sonra göle “Geri Dönen Kılıç” adı veriliyor. Sabahın erken saatlerinde ise göl kıyısı çok sessiz, sadece “Tai chai” yapanların müziği yayılıyor etrafa. Sis dağılırken şehir de canlanmaya başlıyor.
Ho Amca’nın evi
Ho Chi Minh’nin anıt mezarına ziyaret vakti. Çok geniş ağaçlıklı yemyeşil alan içinde efsanevi lider Ho Chi Minh’nin yaşadığı ev, anıt mezarı ve Başkanlık Sarayı bulunuyor. Anıt mezarı önünde nöbet tutan askerlerin değişim zamanı gelmiş. Şehirde önemli bir toplantı olduğu için Ho Amca’nın evi diplomatik ziyaretcileri ağırlıyor, sıkı bir koruma var. Vietnamlıların Ho Amca diye hitap ettikleri lider Ho Chi Minh yakın tarihe damgasını vurmuş ulusal bir kahraman. Vietnam Savaşı’nın ve Vietnam Ulusal Hareketi’nin lideri olmuş. Ülkesinin bağımsızlığı için önce Japonlarla ardından sömürgeci Fransızlarla ve son olarak da Amerika’nın desleklediği Güney Vietnam ile mücadele etmiş. Tüm Vietnam halkının Ho Amca’ya sevgi ve saygısı sonsuz.
Hanoi’nin en eski ve en güzel mimari kompleksi olan Van Mieu, yani Edebiyat Tapınağı’ndayız. 1070 yılında Ly Hanedanlığı döneminde imparator Ly Thanh Tong tarafından kurulan tapınak Çinli filozof Konfüçyüs’a ve 72 öğrencisine adanmış. Aynı zamanda Vietnam’ın ilk üniversitesi olarak kabul ediliyor. Birbirine geçişli beş avludan oluşan tapınağa görkemli üç gözlü kapıdan giriliyor. Burada da kaplumbağalar çıkıyor karşımıza. Üçüncü avludaki dev kaplumbağaların üzerinde 82 stel, tapınağın hazinelerinden. Stellerin üzerine İmparatorluk Akademisi’nin 1484 ile 1780 yılları arasında üstün başarıyla mezun olan 1306 öğrencinin isimleri işlenmiş. Konfüçyüs sunağı “Bai Duong”u ve minik müzesini de gördükten sonra geleneksel su kuklalarını izlemek için tiyatroya gidiyoruz.
50’yi aşkın etnik grup
Vietnam 330 bin kilometre yüzölçümüne sahip. 90 milyon insanın yaşadığı bu topraklarda 50’yi aşkın etnik grup var. Etnoloji Müzesi’nde bu grupların kültürlerini ve sanatlarını tanımak açısından önemli.
Körfez gezginlerin istilası altında
Hanoi’den Halong Körfezi’ne doğru yol alırken gözalabildiğine uzanan pirinç tarlalarından, ünlü markaların fabrikalarının bulunduğu sanayi bölgelerinden geçiyoruz. Çalışkan ve naif Vietnamlılar ekmeğini sudan çıkartıyor desek yeridir. Yılda dört kez ürün aldıkları pirinç tarlalarında çalışma hiç bitmiyor gibi. Halong Körfezi yüzyıllar boyunca rüzgar ve su ile yontulmuş 2 bine yakın adanın arasında binlerce de kayalık ve dev mağaralara sahip. Sudan fırlamış bu zümrüt yeşili adalar jeolojik bir oluşum olsa da adını bir efsaneden alıyor.
Efsaneye göre, Vietnamlılar istilacılarla savaşırken tanrılar onlara yardım etmesi için ejderha ailesini yollamış. Ejderhalar ise ağızlarından elmas, yeşim gibi mücevherler püskürttüğünde körfezdeki zümrüt adacıklar oluşmuş. İstilacılara karşı büyük bir set oluşmuş. Bu sayede savaşı kazanıp Vietnam’ı kurmuşlar.
Halong Körfezi’nde bir gece konaklayacağımız guletimize kıyıdan küçük teknelerle gidiyoruz. Can yelekleri konusunda çok titizler. Teknemiz Halong Phoenix son derece konforlu. Doğa harikası zümrüt rengi adacıkların içinde ilerliyoruz. Manzaranın ortasında demirliyor kaptan. Mürettebat nefis yemekler hazırlamış. Yemekten sonra da güneşi batırmak için doğru Titov Adası’na gidip tepeye tırmanacağız. Olmazsa olmazların başında seyir tepesine çıkmak ve dev mağaralarda kaybolmak var.
Ben biraz tedirginim. Kaç merdiven çıkacağım diye düşünürken kendimi tepede buluyorum. Manzara inanılmaz ama nasıl bir kalabalık anlatamam. Selfie yapacak bir aralık bulmak için kıran kırana mücadele var. Adaya, uzaya çıkan Sovyet kozmonot German Stepanoviç Titov’un adı verilmiş. Bir adım ötesi uzay sanki. Bunca dik merdiveni aşıp tepeye çıkmış olmamın nedeni rehberimiz Sinan Aydın’ın cesaretlendirmesi mi yoksa öğlen yediğim “dragon fruit” yani ejderha meyvesi mi, bilemiyorum. Guletimize dönüyoruz. Yıldızların altında uyuyakalıyorum.
Yemekte öncelik tazelik...
Hanoi’deki Kha’s Brothers dünyaca ünlü Vietnam yemeklerini tatmak için ideal bir yer. Vietnam’da aç kalmak imkânsız. Hele bir çorbaları var ki güne onunla başlanıyor. Pho, et suyunun içine pirinç noodle’ı ile taze kişniş, zencefil ve limon otu gibi taze baharatlarla et ya da deniz ürünleri ile hazırlanıyor. Vietnam mutfağında tazelik ön planda. Spring rullos yani bahar ruloları çok lezzetli. Pirinç kağıdı adı verilen çok ince pirinç yufkası ile yapılıyor. İçinde yine taze baharatlar, sebzeler ve et ya da balık var. Tropik meyve cenneti. Kırmızı dragonfruit yani ejder meyvesi, dinazor yumurtası gibi kocaman jackfruit, tuhaf görünümlü çarkıfelek (passiflora) meyvelerini ilk kez Vietnam’da tadıyorum. Muz, ananas istemediğiniz kadar bol.
Geleneksel lake sanatını yakından görmek için bir atölyeye mutlaka gitmelisiniz. Lacquer ağacından elde edilen reçine ile kat kat işlenen lake için çeşitli malzemeler kullanılıyor. İstiridye, inci, yumurta kabuğu ve boyalar. Oldukça karmaşık ve zahmetli bir tekniği olan lake yapımı ise 75 ile 115 gün sürebiliyormuş. Kırsal alandaki günlük hayatların yanı sıra ejderhaların ve kuşların işlendiği rengarenk lakeler gerçekten birer sanat eseri. Halong Körfezi’ne yaklaşırken istiridye çiftlikleri başlıyor. Yerli halk incileri mücevher, kozmetik ve ilaç yapıp satıyor. İnci tozu kremi tavsiye edilir.