Ege Ah İstanbul, vah İzmir

Ah İstanbul, vah İzmir

20.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ah İstanbul, vah İzmir

Haksız sayılmazlardı. Ne de olsa yedi tepeli kentin trafiği malumdu. Bir İzmirlinin o hengamede hiç miç hiç şansı yoktu, işi bir hayli zordu. Kara kara düşünmedim değil. Alemin hayran kaldığı medeniyetlerin beşiği acaba sürücü koltuğundan nasıl gözüküyordu? Korkulduğu gibi miydi? Yoksa uzaktan dev görünen, yaklaştıkça ufalan, "Bu muymuş" denen bir cüce miydi? Gözümü kararttım, meraklarımın ve endişelerim yol arkadaşlığında İstanbula vardım... Evet, itiraf ediyorum, beni uyaranlar haksız sayılmazdı. Çocukluğumun bir bölümünün geçtiği, defalarca gidip geldiğim İstanbul, sürücüler için çok farklı. Koca kentin trafiği insanı ilk bakışta korkutuyor. Araçlar yan yana, arka arkaya, arada neredeyse hiç boşluk bırakmadan sıralanmış. En ufak boşluk bile doldurulmuş.. Trafik devasa bir canlı gibi ilerliyor, zaman zaman yavaş, zaman zaman da hızlı. Ama durmuyor, akıyor. O kadar aracın hareket etmesi mucize gibi görünüyor. Aklıma İzmir geldi. "Bu tıklım tıklım trafiği İzmire götürsek, böyle tıkanmadan akabilir miydi?" "Mümkün değil" diye düşündüm. Geçtiğimiz günlerde İstanbula gitmek gerekti. Dünyanın sayılı metropolleri arasındaki bu dev şehre otomobilimle gideceğimi öğrenenler aklımı yitirdiğimi düşündü. "Git de gör gününü" diyenler bile oldu. Çünkü arada zihniyet farkı vardı. İstanbul, önde yaşıyor, önce önlem alıyordu. Ana yollarda trafik lambası yoktu, kavşak ise hiç...Ara yollarda ise tek tük. Zaten çok az olan trafik lambalarında "vakit kaybettiriyor" diye sarı bile kaldırılmıştı! Lambanın rengi kırmızıdan direk yeşile dönüyordu. Çok ilginçti.Yayalarla, araçlar kendi yollarından gidiyordu. Anlayacağınız İzmirdeki gibi sık sık yollar çakışmıyordu! İstanbullu, bir defa hareket etti mi, durmaması gereken trafiğe sahip olduklarını biliyordu. Buna göre düzenleme yapmışlardı. Büyeleyecek pek çok zenginliği bulunan megakent, o yoğunluğa rağmen durmadan giden trafiğiyle beni şaşkına çevirdi. Neler hissettiğimi gelince daha iyi anladım. Birileri sanki, "İzmirde nasıl yaparız da trafiğin önünü keseriz" demiş ve dediğini yapmıştı. Egenin incisi kentin neredeyse tüm ana yollarında adım başı kırmızı. Önce yayalar için dur, ardından döner kavşak var "hop dedik." Biraz daha git aynı, dur kalk, dur kalk. İzmir kırmızıya, sarıya ve yeşile boyanmış gibi.Caddeler ilerlemek için değil, durmak için var! İddia ediyorum, yayalara yeterli üstgeçit olmadığından sürekli kırmızıya yakalandığınız Anadolu Caddesi, Havaalanı yolu ve sahil yolları İstanbulun pek çok yerinden daha feci.Araç sayısının arttığı zamanlarda bu lambalar yapılabilecek en büyük kötülüğe dönüşüyor. Bu aralar hafta sonları tatil yerlerinden gelenler ne dediğimi çok iyi anlar. Foçadan İzmire 2 - 3 saatte neden ulaşılabildiğini merak edenler karşılarında lamba savurganlığını bulur.Menemenden itibaren adım başı yanan kırmızı ışıkların akıp gitmesi gereken araçları nasıl engellediğini görür. İzmirin İstanbulun korkunç gibi görünen trafiğinden alması gereken çok ders var. Lamba savurganlığı var Bakımsız tren Basmane ile Ödemiş arasında 7 yıldır yolcu taşıyan Raybüsü kullananlar dert yanıyor. Neredeyse her seferde tıklım tıklım dolan vagonların bakımsız ve pislik içinde olduğuna dikkat çekiliyor. Yüksel Balcı, TCDD yetkililerine sesleniyor, "Lütfen bir gün sizler de Raybüse binin. Kötü manzaraya tanık olun, halkın şikayetlerine kulak verin" diyor. VATANDAŞ HABERİ Küçükyalı ile Köprü Durağı arasında park yeri sorunu yaşanıyor. Yeterli park yeri olmadığı için hem sürücüler hem de gelişigüzel bırakılan araçlar yüzünden semt sakinleri zorluk çekiyor. 1200 kişinin imzaladığı dilekçeyle Valiliğe başvuruldu, ancak sonuç alınamadı. Nurhan Uğurlu Park yeri sıkıntısı ne zaman bitecek? Narlıdere Narbelde oturanlar ulaşımdan yana çok dertli. Yeterli sayıda sefer yapılmadığı için sakinler mağdur oluyor. Duraklarda yazın sıcakta, kışın soğukta uzun süre bekleniyor, çoğu zaman belediye otobüsleri tıklım tıklım geliyor. Daha çok otobüs isteniyor. Devrim Taşın Narbelde ulaşım en büyük sorun ŞEHİR TURU KONTEYNERLERDE para eden atık arayanlar çöpleri ortalığa saçıyor, işlerine yarayanı alıyor, beğenmediklerini öylece bırakıyor. Sokaklar pislik içinde. Belediyeler bir an önce önlem alsın. Güzelyalı 40 Sokak sakinleri Çöpler dağıtılıyor ŞEMİKLER 6221/5 Sokakta yeterli sayıda çöp konteyneri yok. Atıklar çoğu zaman sokağa bırakılıyor. Ortaya yakışmayan görüntüler çıkıyor, çevreye kötü koku yayılıyor, sinekler ürüyor. Sokak sakinleri Konteyner istiyoruz İZMİR Metrosunda yolculuk havaların ısınmasıyla çekilmez hale geldi. Vagonların hamamdan hiç farkı yok. Herkes sırılsıklam oluyor. Bu duruma bir an önce çözüm bulunması gerekiyor. Devrim Tarun Metro hamam gibi MAVİŞEHİR Selçuk Sekiz Apartmanının önündeki park yerinde uzun süredir su kaçağı var. Su öylece akıyor. Belediye ile Mavişehir Site Yönetimi arasında yetki karmaşası var. Kim çözecek? Neşe Gökmen Kim durduracak? MİTHATPAŞA Caddesi 1181 numaradaki Mesutbey Apartmanının bacasından yaz, kış siyah duman çıkıyor. Çevre kirletiliyor. Belediye yetkililerinden gereğini yapmasını bekliyorum. Şerafettin Kafadar Kirlilik yayıyor BORNOVA 220 Sokakta seyyar manav var. Satıcı günün her saatinde hoparlörle anons yapıyor, gürültüden bıktık. Zabıtaya başvurduk ama ilgilenmediler. Bizi bu dertten kim kurtaracak? Sokak sakinleri Gürültüden bıktık BOSTANLI Cami ile Şehitler Bulvarı köşesinde sürekli çöp yığınları bulunuyor. Bu manzara semte gölge düşürüyor. Belediye, caddeyi çöplüğe çevirenleri uyarmalı, burası daha sık temizlenmeli. Ahmet Şanlı Manzara yakışmıyor İşte size fırsat Çevrenizde neler olup bittiğini bir gazeteci gözüyle takip edin, bize yazın. Fotoğraflarını çekin posta ya da e - maille gönderin. VATANDAŞ HABERİ köşesinde isminizle yayınlayalım.MİLLİYET EGE sesiniz olsun.Adres: Şehitler Cad. No: 18/5 Alsancak-İZMİR e-mail: okaynar@milliyet.com.tr ege@milliyet.com.tr YAZ, ÇEK, GÖNDER