Ege ‘Aynamız Avrupa değil, Anadolu!’

‘Aynamız Avrupa değil, Anadolu!’

13.01.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Kültürümüze sahip çıkacak kişiler moda tasarımcılarıdır. Bir gün moda olan öbür gün demode oluyor. O yüzden biz de yüzümüzü Avrupa’ya değil, Anadolu’muza dönmeliyiz...”

‘Aynamız Avrupa değil, Anadolu’

Kalp krizi sonucu hayatını kaybeden İzmirli modacı Hanife Çetiner son röportajını İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencilerinden Gizem Arabacı ile gerçekleştirmişti. Medya ve İletişim Bölümü son sınıf öğrencisi olan Gizem Arabacı, okulda bitirme projesi olan “Türk Modası ve Anadolu’yu Kucaklayan Osmanlı Modası” konusu için geleneksel motifleri Türk modasına uyarlayarak kendine has tarz yaratan ünlü modacı Hanife Çetiner’i seçmişti. Çetiner, son röportajında Osmanlı motiflerini kullanmasının nedeninden, yapmayı planladığı projelere kadar bir çok şeyi anlatmıştı. Çetiner’le, ölümünden bir hafta önce görüşen Arabacı, röportaj yaptığı gün ünlü modacının çok sağlıklı göründüğünü ve ölümüne çok şaşırdığını belirtti.

Geleneksel kıyafetlerin günümüze uyarlanması konusunda ne düşünüyorsunuz; puşi, şalvar modası gibi?
-H.Ç.: Kültürümüze sahip çıkmak hepimizin görevi. Bu görevi en güzel taşıyabilecek kişiler moda tasarımcılarıdır. Biz Avrupa’ya bakacağımıza geçmişe bakmalıyız. Bunu en güzel koruyan da Hindistan’dır; dokumalarından ve el sanatlarından taviz vermezler. Bir gün moda olan öbür gün demode oluyor. O yüzden biz de yüzümüzü Avrupa’ya değil Anadolu’ya dönmeliyiz.

Siz Anadolu ve Osmanlı esintileri taşıyan çok güzel koleksiyonlar yapıyorsunuz; geleneksel çizgilerden ve Osmanlı motiflerinden faydalanmanızın nedeni nedir?
H.Ç.: Dünyaya damgasını vurmuş kültür hazinesi ve göçlerle oluşan bir Anadolu kültürü var. O kültürü saraya yansıtmanın yanısıra (dokumasıyla el sanatlarıyla) bir de saraydaki padişah hanımlarının çoğunun yabancı kökenli olması da sarayda renkli bir kültür oluşturuyor. Bundan etkilenmemek mümkün değil. Ayrıca ben bu koleksiyonları Miss Turkey yarışmaları için yapıyorum. Bunda benim kesem dolmuyor ama benden çok giden var, bir kostümün maliyeti 10-15 binden aşağı olmuyor. O yüzden benim elimde bugün bir hazine var Miss Turkey kostümlerinden oluşan...

Ülkelerin özelliklerini dikkate alırım
Koleksiyonları çıkarırken nelere dikkat edersiniz?
H.Ç.: Her bir Miss Turkey kıyafetimin çıkış noktası var. Ben Türkiye’yi İzmir’den tanıtmayı ilke edindim, bu da en güzel şekilde Türkiye Güzelleri aracılığıyla oldu. Dünya’nın her yerine benim kostümlerim gitti ve ödül aldı. Bu ödüller neyi gösteriyor, bir Anadolu kültürünün, bir saray kültürünün dünyada fark edilmesini gösteriyor. Açıkçası kraliçelerin gittiği ülkelerin özelliklerini de dikkate alırım. Osmanlı motiflerinin yanısıra gidilen ülkelere göre sıcak ve soğuk renklere, kendi geleneklerinin objelerine de dikkat ederim. Onun için defile yapılacak yerin özelliklerinin de çok iyi araştırılması lazım.

Sizce, Türkler Anadolu ve Osmanlı modasına gereken değeri veriyor mu?
H.Ç.: Kesinlikle değer verilmiyor. Ben kültürümü savunan bir modacıyım ama devletten bir kuruş destek almıyorum. Ben üç ülkedeki yarışmaya da aynı elbiseyi gönderiyorum üçünden de ödül alıyorum. Bu bir tesadüf olamaz... Hatta bir yarışmada jüri üyesiydim Kıbrıs’ta, Kıbrıs Kültür Bakanı’yla yan yana oturuyorduk, benim hazırladığım Türkiye’nin kostümü birinci oldu. Ancak o zaman dedim ki Bakana “Sayın Bakanım bu benim kostümüm” hemen kalkıp bir elimi öpmesi, kutlayışı vardı... Aynı kostüm hem Ermenistan’dan hem de Arnavutluk’tan ödül aldı.

Yerel değerlerimizi tam olarak koruyamıyoruz dediniz; peki bu değerler korunmazsa ne olacak sizce?
H.Ç.: Kaybolup gidecek... Bizim Anadolu kültürümüz Batı kültürüne batının ekonomisine yenilmiş olacak. Bunun için Anadolu’da bazı birliklerin yapılması gerekiyor. Bazen projeler geliyor bana; mesela geçenlerde Diyarbakır’da puşiyi tanıtmam için Diyarbakır Sanayi Odası tarafından çağrıldım, gittim, uzun soluklu bir projeydi bu. Terör Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde bütün dut ağaçlarını yok etmiş ve daha dut ağacı yokken oraya ipek böceği işletme fabrikasını kurmuşlar. Şimdi dut fidesini Çin’den getiriyorlar, çok üzücü şeyler bunlar...

Geleneksellik ve çağdaşlık olmalı
Lider eşlerinin kıyafetleri için düşünceleriniz?
H.Ç.: Mesela geleneksellik ve çağdaşlık beraber olmalı; ancak yurt dışına giderken Avrupa markası giyeceklerine, mutlaka bir Türk modacısının tasarladığı Türk motifli bir şey giymeliler. Ben bunu yurtdışında gördüm mesela, ilk hazırladığım güzel Jülide Ateş’tir. Oraya gözlemci olarak gitmiştim, bütün ülkelerin güzellerinin kıyafetleri birbirinin aynısı gibiydi, Avrupa’dan alınmıştı. Ama Jülide podyuma çıktığı anda nefesler tutuldu, çıt yoktu ve sunucu kostüme olan övgüsüyle söze başladı.

Ne yazıkki devlet desteği yok!
Avrupa modası hakkında neler düşünüyorsunuz?
H.Ç.: Tüketim amaçlı moda. Kullan at, giy at... Bunun zararı çok fazla bence ekonomik açıdan...

Başka ülkelerde sıkça Osmanlı temalı defileler yapılıyor, sizce bu yapılmalı mı? Dünya’da Osmanlı modası takdir görüyor mu?
H.Ç.: Gittiğim ülkelerde çok büyük ilgi görüyorum ama devlet desteği yok ne yazıkki.

Osmanlı kaftanlarında seraserler gibi kumaşlar kullanılıyordu, siz ne tarz kumaşlar kullanıyorsunuz?
H.Ç.: Bir kültür yok oluyor, Anadolu ve saray kültürümüz yok oluyor; ben bunun mücadelesini veriyorum. Bu kültürün başında gelenler el sanatlarımızdır, dokumalarımızdır ama bunlar teknolojiye yeniliyor... Ben “İlmek İlmek Yedi Renk“ diye Anadolu dokumalarına yönelik bir sponsor bulamadım tanıtmak için.

O kadar emek verilen kıyafetlere neden duyarsızlaşıyoruz, müzelerde segilenmesi gereken kostümlerle ilgili ne yapılmalı?
H.Ç.: Konak Belediyesi ile görüştüm bu konuyu, Giysi ve Tasarım Müzesi olsun diye; çünkü her giysinin bir hikayesi vardır, ama zamanını dolduran kıyafetler de anılarda yaşatılmalıdır. Bu konuda konferanslar verdim. Bugün, Konak Belediyesi bunu uygulayacak, projesini aldı, ama bu projeyi İstanbullu bir modacıya vermişler, projenin danışmanlığı için...

Dizi ve filmlerdeki Osmanlı kostümleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Şu anda da bir dizi başlıyor... Salkım Hanım’ın Taneleri filminde de görmüştük bu gibi kıyafetleri. Bu kostümler kullanılmalı mı sizce?
H.Ç.: Bence olmamalı, kültür eksikliği var toplumda; okumuyoruz, televizyon yetmez, televizyonda görülen Osmanlı kıyafetleri tamamen gerçeği yansıtmıyor. Ama ben de klipler için, filmler için de zaman zaman kıyafet tasarladım, daha renkli Türk motifleri kullanıyorum bu klipler için. Ama filmlerde gösterilen Anadolu, Osmanlı kıyafetleri gerçeği kesinlikle yansıtmıyor, onlar kiralanıyor zaten...

Peki Osmanlı modası böyle giderse tükenir mi yoksa saygınlığını korumaya devam edebilir mi?
H.Ç.: Eğer böyle giderse tükenir ama bu sizlerin elinde, sizler sahip çıkarsanız... Örneğin bir tasarım okulu ya da grubu oluşturmak istiyorum fakat destek bulamıyorum, öyle bir şey yapabilsek müthiş bir şey olacak. Geçenlerde Celal Bayar Üniversitesi’nde konuşmacıydım. Konu da Hanife Çetiner’di. Büyük bir amfi gençlerle doluydu, gençler dinliyorlar, çıt çıkmıyordu. Sonra mailler gelmeye başladı; teşekkür ediyorlar, kutluyorlar, idolümüz oldunuz diyorlar; beni en çok duygulandıran da şu oldu: “Umutsuzduk, umudumuz oldunuz.” Yani umutsuz bir gençliğin olması çok kötü bir şey... Ben Karataş Lisesi’nde de Resim ve Ev Ekonomisi öğretmenliği yaparken gençleri konuşturmadan derse başlamazdım.

Yakın zamanda planladığınız projeler var mı?
H.Ç.: Osmanlı projelerim devam ediyor. Şimdi de Kültür Bakanlığı ile görüşmeler yapıyoruz. Benimle bir proje yapmak istiyorlar, konu da İda Dağı’ndaki efsane. 25 dakikalık bir film, belgesel gibi çekilecek. Senaryonun 10 günde yetiştirilmesi gerekiyormuş. 10 Ocak son günmüş. En yakındaki projem bu.

Haberin Devamı

Cenaze bugün toprağa verilecek
Ünlü modacımız Hanife Çetiner’in cenazesinin, bugün Alsancak Hocazade Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Balçova Mezarlığı’nda toprağa verileceği belirtildi.