Ege Aziz Nesin bugün yaşasaydı eğer...

Aziz Nesin bugün yaşasaydı eğer...

11.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Aziz Nesin bugün yaşasaydı eğer...

Zaman zaman Piriştina devreye giriyor; "Aziz abi böyledir..." diyor ve Nesin soru sormaya, bir yandan da cevapları kendi bulmaya devam ediyor.İki semaver dolusu çay içildikten sonra dedi ki..."Üniversite bitirme tezini benimle ilgili yapmak istiyormuşsun, başka adam bulamadın mı?""Bulamadım" dedim; biraz da takılarak "Siz istemeseniz de ben yine de yapacağım..."Nesin cevapladı."Yapacağın varsa göreceğin de var..."* * * Piriştinanın vesile olduğu bu ilk buluşmadan sonra İzmire her gelişinde Aziz Nesin ile birlikte oldum. Tezim üzerine beraber çalıştık; kitaplarını, oyunlarını, şiirlerini, makalelerini birlikte yorumladık."Aslında ne demek istediğini", "Nasıl bir Türkiye hayal ettiğini" üzerine basa basa not ettik.Sonuçta ortaya güzel bir eser çıktı. Tezimi kendisine yolladığımda bana şöyle bir not yollamıştı. Tarihini şimdi tam hatırlayamıyorum. Yıl 1987, güzel bir İzmir baharının akşamlarından biriydi. Ne zamandır tanışmak istediğim Aziz Nesin, Ahmet Piriştina ile Büyük Efes Otelinde buluşacak; akşam çayından sonra Kordonda yemeğe gidilecekti. Nesin ile buluşmanın heyecanıyla randevu saatine kırk beş dakika erken gitmiştim. Piriştina beni takdim etti ve birden bire Nesinin sorularıyla karşı karşıya kaldım. Önce İzmirden Türkiyeye, ardından kitaplardan medya dünyasına kadar onlarca soru... "İnsanın kendisini anlatması zormuş. Bana beni yeniden düşündürdün. Sevgilerimi sunuyorum..."Aziz Nesin 5 Temmuz 1995 akşamı Çeşmedeki imza günü sonrası aramızdan ayrıldı.Çok sevdiği okurlarıyla buluştuktan sonra Ahmet Piriştinanın evine gitmiş, geç saatlere kadar birlikte olmuşlardı. Şimdi ikisi de bizlerle birlikte değil. Onları özlüyorum.* * * Ölümünün dokuzuncu yılında pek çok gazetede Aziz Nesin ile ilgili bir yazı çıkmadı. Toplumsal hafızası 17 gün olan bir toplumun dokuz yıl öncesini hatırlaması gerçekten zor.Ama Aziz Nesin gibi insanları unutmamak gerekir. Türkiyenin demokratik dönüşümüne ve ülkenin bilinçlenmesine büyük katkı sağlayan Nesin, bana göre sadece bir yazar değil; zaptolunmaz bir toplum eylemcisidir de.Bana göre büyük bir uyarıcıydı. Sarsıp silkeleyen bir aydındı. Böylesi bayrak açan aydınların kıtlığını yaşıyor bugün Türkiye...Dokuz yıldır bu toplum onun uyarılarından yoksun...* * * Zeynep Oral diyor ki..."Aziz Nesin bugün hayatta olsaydı eğer, ölesiye çalışmayı, üretmeyi sürdürür, bir konferanstan öteki panele koşar, düşünce platformunda açtığı tartışmalarla, kimilerini öfkeden çılgına çevirir, ama çoğunluğun da rehavet, miskinlik ve bıkkınlık içinde boş vermişliğe, vurdum duymazlığa terk edilişini engellerdi. Toplumu dürtmekle, uyarmakla, sarsmakla kalmaz, en olağan diye kabul ettiğimizin hiç de olağan olmadığını görmemize neden olur, yaşamın her anını sorgulamamıza yol açardı..."Evet Aziz Nesin bugün hayatta olsaydı eğer... Susurluk olayını öyle bir yazardı ki; gülerken düşünür, Türkiyenin nereden nereye geldiğini bir film şeridi gibi sahnede görürdük.Tansu Çillerin, Mesut Yılmazın baraj altında kalıp koltuklarını nasıl terkettiklerini öyle bir yazardı ki; Osmanlıdan Cumhuriyete Türk siyasi yaşamını gözler önüne sererdi.Deniz Baykalın "İnanmıyorsunuz; valla ben iyi bir Genel Başkanım..." çırpınmalarını öyle bir yazardı ki; kitabı okuduktan sonra yeni bir kurultay hazırlıklarına başlardık.Aziz Nesin bugün hayatta olsaydı eğer...Bize şöyle derdi."Ne duruyorsunuz... Harekete geçin... Sorun... Sorgulatın... Sırrı sır olmaktan çıkarın..." OĞLUNUN KALEMİNDEN Tam dokuz yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Daha yaşarken unutturulmak istendiğini biliyorum. Söylerdi de pek inanmazdım, abartıyor sanırdım. Türkiyeye geldikten sonra dinlediğim tanıklar ve yaşadığım olaylar ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Vicdanları sürekli rahatsız eden biriydi sonuç olarak. Başkalarının, sadece yapamadıklarını değil, yapmadıklarını da yapan, sadece bilmediklerini değil, bilip de söyleyemediklerini söyleyen, önünde kendimizi suçlu hissettiğimiz, yüzümüze karşı gerçekleri söyleyen, hatta söylemeden bile gerçekleri bize duyuran biriydi. Acımasız bir aynaydı. Neden unutulmasın ki... Öldüğü gün o kadar seveni olduğunu görüp şaşırmıştım. Hüngür hüngür ağlıyordu insanlar. Sanki benim değil onların bir yakını ölmüş gibi, kendi acımı bastırıp onları teselli etmiştim. Sahi, o seller gibi gözyaşı dökenler neredeler şimdi?Bunun böyle olacağını da söylemişti bana yaşarken, buna da inanmamıştım. Dokuz yıl önce onun en yaşayan eserlerinden birinin sorumluluğunu üstlendim. Yaşarken kendisine söz verdiğim gibi... Çok büyük bir sorumluluktu. Başaramasaydım, "Babası kurdu oğlu batırdı" damgasını yiyecektim tarihin önünde. Ne yapıp edip başarmalıydım, oysa faturayla makbuz arasındaki ayrımı bilmeyecek kadar deneyimsizdim. "Saf matematikçi" diye kazıklamak isteyenler, kendi çıkarlarını "iyilik" ambalajına saranlar, bir koyup bin almak isteyenler, kabaran ayranlarını rakıya boğanlar, yerine getiremeyecekleri sorumlulukları üstlenenler, olmayan akıllarından cömertçe sunanlar, "Nesin Vakfı sonsuza dek yasayacaktır" üfürüp bir daha yüzlerini göstermeyenler... Neler yaşadım, neler gördüm, kimleri tanıdım... Güncel sorunlarla boğuşmaktan zamanım olmadı ki bunları bir yere yazayım. Oysa ne ilginç olurdu.Şansım yaver gitti bugüne dek. Kazıklanmadım bildiğim kadarıyla. Üç buçuk liramızı akıllı kullandım, doğru yatırımlar yaptım. Nesin Vakfı yaşıyor. Hatta gelişerek yaşıyor. Ama bilin ki kolay olmuyor. Bu toz pembe ve eğlenceli mektuplara aldanmayın. İşin zor yanını saklıyorum. Davul uzakta...Benden sonra gelenlere böyle ağır bir yük bırakmayacağım. Sanata, kültüre ve bağışa güvenilmemesi gerektiğini erken anladım. (Ali Nesinin kaleminden) Babanın ardından oğul ne düşünür? Bitki olacaksam. Çayır çimen olayım. Aman baldıran değil. Yol altında kalacaksam. Gelin arabaları geçsin üstümden. Çelik paletler değil.Üstümde çocuklar koşuşsun. Ne kaçan ne kovalayan. Askerler değil. Kerpiç yapacaksanız beni. Okullarda kullanın. Cezaevlerinde değil. Soluğum tükenmez de kalırsa. Islık öttürsünler. Aman ha düdük değil.Kalem yapın beni kalem. Şiirler yazan sevi üstüne. Ölüm kararı değil.Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında.Sakın ola ki.Silahlarla değil. dsipahi@milliyet.com.tr SON İSTEK