Ege Ben başhekim olsaydım

Ben başhekim olsaydım

12.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ben başhekim olsaydım

"Poliklinikleri düzenlerdim ilk önce. Polikliniklerin asansörlü olmasını sağlardım. 4 katlı bina yapardım ve düzenli olmasına özen gösterirdim. Göğüs ve dahiliyeleri bir kata, diğer ilgili birimlerin birbirine yakın olmasını sağlardım. Zemin kata güzel bir müracaat bölümü yapardım; her yeri bilen bir eleman olacak, insanlara yardım edecek. Tuvaletlerin daha düzenli ve temiz olmasını isterdim; engelli tuvaleti de yok. Yine zemin kata bir kafetarya yapardım. Hastalar velinimetimizdir; önce hastaları düşünürdüm, en iyi hizmeti vermek isterdim. Her kata da bir başhekim yardımcısı yerleştirirdim, hastalar çok dolaşmasın diye; merdiven çıkan hasta var, çıkamayan hasta var."Çeyrek asırlık tecrübenin söylediklerinde yönetimin dikkate alacağı epeyce görüş, öneri var. Herhalde Başhekim Prof. Dr. Orhan Gazi Yiğitbaşı ve kurmayları da bu sayfalardan gelecek önerileri yabana atmazlar... Tepecik Eğitim Hastanesi'nde ayda bir "Hastane Bülteni" adlı bir yayın çıkarılmaya başlandı. Yayın Kurulu'ndan Dr. Ümit Bayol, bülten için, "Bizi birbirimize yaklaştıracak" diyor. Yani 1500'ün üzerinde çalışanın sesi kulağı olacak bir bülten. Hatta yöneticilere bile yol gösterecek, akıl verecek gibi. Nitekim bu ay ikincisi basılan bültende "Siz başhekim olsaydınız..." diye bir soru yöneltilmiş, doktor dahil her türlü personele. Son 14 yılı dahiliye polikliniğinde olmak üzere tam 24 yıldır hastanede hizmetli olarak görev yapan Tahsin Kestevur'a "Sihirli değnek dokundu ve hastane başhekimisiniz; ilk icraatınız ne olurdu?" diye sorulmuş, işte yanıtı: Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi'nde tedavi gören çocuklar ve annelerine moral desteği verebilmek için çeşitli hobi faaliyetleri sürdürülüyor. Bu çalışmalarda ahşap boyama, cam boyama, takı gibi çeşitli ürünler ortaya çıkarılıyor. Kanserli çocuklar yararına bu ürünlerin satışı için kermes ve yemek düzenlendi. Kermes ve yemek 16 Şubat Perşembe günü, 20.00'de, Bornova Subay Orduevi'nde. Ücreti 30 YTL. Davetiyeler hastaneden temin edilebilir. Destek yemeği Başhekimlerin bir kalemde silinip, üstüne su içmek zorunda bırakıldıkları "alacakları"na ilişkin Ankara'dan kanun değişikliği yapılması beklentisi sürüyor. Bu beklenti içinde "derdini söylemeyen derman bulamaz"ı düstur edinen bazı başhekimler geçtiğimiz hafta basında bolca yer alıp, kaygılarını duyurdu. Herhalde bu işe yaramış olmalı ki saymanlıklara önümüzdeki hafta içinde para gönderileceğine dair duyumlar alındı. Kanun maddesi değişmediği için bunlar eski alacaklara karşılık ödenmeyecek, "avans" olacak, yani bundan sonraki faturalara mahsup edilecek. Başhekimler borç batağında avansa da razı, kapıda biriken alacaklıları biraz sakinleştirmek için. Ama aylardır performans alamayan doktorlar ne durumda, ne yaparlar, onlar için ne önlem alınıyor, aranıyor o belli değil. Başhekimler meslektaşlarını öfkesini nasıl dindirecek, bilinmez. Bakarsınız doktorlar da kapıya dayanır... Avans geliyor İzmir'de İl Hıfzıssıhha Kurulu'nun kararına dönüşüp uygulamaya koyulan "sigara yasakları" ile "sigarasız kurumlar yönergesi"nin mimarları İl Sağlık Müdürlüğü ile İzmir İl Kanser Kontrol Danışma Kurulu üyeleri. Tüm Türkiye'ye örnek olacak bir çalışma başlattılar, ağustostan bu yana sessiz sedasız yürüyor. Oysa İzmir'den çok çok sonra ise yani dün bir, bugün iki, İstanbul'da sigarasız hayata geçiş yolunda adımlar atıldı, sosyetesiyle ünlü Nişantaşı'nda bile ünlü mekanlarda "sigara içilmez masalar" oluşturulmaya başlandı. Uygulamalara Kadir Topbaş, Mustafa Sarıgül sahip çıktı, siyasetini de reklamını (pardon reklamlarını da) yapmaya başladılar. Tütünle mücadeleyi, kullanımda caydırıcı etkiyi artıracak maddeler yüklenen yasa çıktı, henüz mürekkebi bile kuramadı. Yani İzmir, değil İstanbul Ankara'dan çok önce çok önemli bir başlangıç yaptı ama her zamanki gibi yine geride, ikinci planda kaldı. Kendini göstermedi, bu konuda önder olamadı. Bu işin mimarları ya çok mütevazı ya da 657 kıskacında, eli kolu bağlı. Peki bu kararların hayat bulması, gelecek nesilleri tütüne karşı korumayı sağlayacak bu uygulamaları kimler sahiplenecek? Büyük kitlelere duyurup geniş çaplı uygulanmasını kim sağlayacak? Elbette Büyükşehir Belediyemiz, Konak, Karşıyaka, Buca, Bornova ve diğerleri. Ama bugüne kadar çıt yok. Başkanlar uyuyorsa danışmanları da mı uyuyor... Bizimkiler uyuyor mu? Yaşlılarda alzheimerden sonra en sık görülen hastalık parkinson. Parkinson hastalığı, beynin belli bir bölgesinde meydana gelen hücre kaybının ardından dopamin maddesinin eksilmesiyle oluşan nörodejeneratif bir hastalık olarak tanımlanıyor. Genetik yatkınlığı olan, ciddi kafa travması geçiren veya kullanılan tarım ilaçları nedeniyle kırsal bölgede yaşayan kişiler risk grubunda bulunuyor. Parkinson hastalığı, kol ve bacakların titremesi, kasların sertleşmesi, vücut hareketlerinde yavaşlık, denge kusuru, ifadesiz yüz, küçük adımlarla ve ayakları sürüyerek yürüme gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Sağlığınızı düşünün Bunalıma giren rahip, ruh doktoruna gitti. Doktor, uzun uzun dinledi ve tedaviyi söyledi:"Birkaç gün için üzerinden bu elbiseleri çıkar.. Alelade insanlar gibi giyin. Büyük şehre git. Keyfince yaşa.."Rahip atladı, gitti Londra'ya. Güzel yemekler yedi, güzel filmler, müzikaller izledi. Sonunda bir gece bir topless bara uğradı..Masanın başına bikinisinin sadece altı olan bir harika sarışın geldi."Ne içersiniz peder?.."Rahip panikledi."Nereden anladınız?" diye sordu telaş içinde.."Bakın" dedi garson kız.. "Ben rahibe Mary.. Benim doktorum da aynı.." Gülelim Reddetme, durdurma ve rıza: Tedaviyi reddetmeye, durdurulmasını istemeye, tıbbi müdahalelerde rızasının alınmasına ve rıza çerçevesinde hizmetten faydalanmaya hakkı vardır. Hasta hakları ÖZLÜ SÖZ: Türkiye Parkinson Derneği (0212) 588 37 70 DERNEKLER