Ege Biz de İzmirliyiz uzaydan gelmedik

Biz de İzmirliyiz uzaydan gelmedik

29.06.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

AKP’nin yeni il başkanı 29 Mart seçim yenilgisini şöyle değerlendirdi: Ben, bizi kötü anlatmaya çalışanların daha başarılı olduğuna inanıyorum. İzmirli önyargılı değildir. Ulaşabilirsek bizi anlar

Biz de İzmirliyiz uzaydan gelmedik

Yerel seçim sonuçları belli olduğunda AKP; İzmir’de seçimi kaybetmenin dışında, 30 ilçenin sadece birinde kazanmanın kısa süreli şokunu yaşadı. Kimileri İl Başkanı Aydın Şengül’ü eleştirdi, kimileri Taha Aksoy’un Büyükşehir için doğru bir aday olmadığını dile getirdi. Tüm bunların üzerine üç ay sonra yapılan il kongresi de eleştirilere neden oldu. 20 Haziran’daki kongreye tek aday Ömür Kabak’la gidildi. O, artık AKP İzmir’in, yeni yöneticisi. Kabak, 29 Mart seçimlerinde partinin Çiğli Belediye Başkan adayıydı. Seçimi kaybetti, ancak AKP’nin adayları içindeki en doğru isimlerinden biri olarak değerlendirildi.
Kabak’la il binasındaki odasında görüştük. Öncelikle İzmir’in gönlünü kazanmayı hedeflediklerini söyledi ve sürekli vurguladıkları “İzmirliye kendimizi anlatamadık” ifadesini şöyle açtı:
“Ben, bizi kötü anlatmaya çalışanların daha başarılı olduğunu söylüyorum. İzmir halkı anlar. İzmir halkı önyargılı değildir. Ulaşabilirsek bizi dinler. Biz de İzmirliyiz. İzmir insanıyız. Uzaydan gelmedik. Bu konuda samimiyiz. Bölgesel ayrımcılık yapan bir parti değiliz. Her yerde aynı şeyi söylüyoruz. Oralarda başarılı olduğumuza göre İzmir’de bizi yanlış anlatan siyasi rakiplerin olduğunu düşünüyoruz.”
Coşkusuz ve ruhsuz bir atmosferde geçtiği için eleştirilen il kongresiyle ilgili de samimi konuştu:
“Ben il başkanı olarak atanmadım. Bir aday olarak il kongresinde delegelerin oylarıyla seçildim. Yasaklamadan, engellemeden sadece ortaya bir tercih sunuldu. Partililer de saygı gösterdi. Elbette kongrelerde birden fazla aday olursa coşkulu geçiyor. Tek aday olduğunda coşku yaşanmıyor. Ben de tüm samimiyetimle söylüyorum, ben de öylesini tercih ederim. Ancak tabandan gelen bir insanım. Normal şartlarda da, çekişmeli de olsa kongreyi kazanırdım. Bizim için kongre bugünlerde başladı. Görevde olacağım üç yıl boyunca bu kongre heyecanımızı sürdüreceğiz.”


İzmirliler sizi yerel seçimlerde tanıdı. Aslında hukukçusunuz. AKP’nin de dördüncü il başkanısınız. Başka bilmediğimiz özellikleriniz var mı?
- 1962’de İzmir’de doğdum. İlk, orta ve liseyi Çiğli’de okudum. Liseden sonra, 1983’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni ikincilikle bitirdim. Askerliğimi yedek subay olarak yaptım. Dönem birincisi oldum. Türkiye çapında yapılan hakimlik sınavında en yüksek notu aldım. Eşim de hakim... 1987-1991 yılları arasında çeşitli yerlerde hakimlik yaptım. Daha sonra hakimlik görevinden ayrıldım, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Teftiş Kurulu Başkanlığı ve 1. Hukuk Müşavirliği görevlerinde bulundum. Eşimle birlikte Çiğli’de serbest avukatlık yapıyoruz. İki kızım var biri tıp, diğeri de hukuk fakültesinde okuyor. 

Hakimliği siyaset için mi bıraktınız?
- Hayır. Hakimliği bırakma nedenim siyaset için değil. 1992 yılı sonunda hakimlikten ayrıldıktan sonra, siyasete DYP’de başladım. O günlerde Çiğli Karşıyaka’dan ayrılıp ilçe yapılmıştı. Yerli bir ailenin mensubu olmam, hakim olarak tanınmam ve o çevrede sevilen biri olduğum için sanırım önce CHP’li arkadaşlar belediye başkan adayı olmamı istemişti. ANAP’lı arkadaşlardan da isteyenler oldu. O zaman hiçbir partiyle ilgim yoktu. Merkez sağdan yana düşünceye sahip olduğum için 1994 seçimlerinde DYP’den başkan adayı oldum. Daha sora ayrıldım. 2003 yılından bu yana Başbakanlığa bağlı İzmir Valiliği İnsan Hakları İl Kurulu üyesiyim. Siyasete tekrar AK Parti kurulduktan sonra döndüm. Son yerel seçimlerde de yine Çiğli’den belediye başkan adayıydım. 

Takım ruhu yaratmak şart

Son yerel seçimlerde başarılı bir kampanya yürüttünüz. Ancak kaybettiniz. Nedenini neye bağlıyorsunuz?
- Belediye seçimlerinde herkes hemfikir... İyi bir seçim kampanyası yürüttük. Ben siyasetin takım ruhuyla yapıldığında başarıya ulaşıldığına inanıyorum. AK Parti teşkilatları da herkesi kucakladı. Listelerde adil davranarak herkese yer vermeye çalıştım. Önce kendi mutfağınızı temiz tutunca her şey güzel oluyor. Temiz olmak, doğru olmak gerekiyor. Samimi olduğumuzdan iyi bir kampanya yürüttük. Her seçim olumlu bir ders verir. Onun olumlu yanlarını bir dahaki seçime kullanmanız gerekiyor. 2004’ten bu yana da AK Parti’de seçim işlerinden sorumluydum. Orada da çok dersler çıkarmıştım. 2009’daki adaylığımda bunları kullandım. Geçen seçimdeki deneyimlerimizi de bundan sonra kullanacağız.

Göreve geldikten sonra “İzmirlilere kendimizi iyi anlatamadık. Bundan sonra anlatmak için çalışacağız” şeklinde açıklamalarınız oldu. AKP Türkiye’de illerin tamamına yakınında birinci parti olsa da İzmir’de bir türlü bunu başaramadı. Sizin bu tespitinizden yola çıkıp, “Demek ki o illerde kendini anlatabildi” sonucunu çıkartırsak; İzmir’de neden kendini anlatamıyor? Ya da İzmir AKP’yi neden anlamıyor?
- İzmirli çok bilgili ve akıllıdır. Anlatırsan kesinlikle anlar. Biz de zaten “İzmirli bizi anlamadı” demiyoruz. “Anlatamadık” diyoruz. Bizi yanlış anlatanlar oldu. Bizi yanlış anlatanların sesi daha çok çıktı herhalde? Onlar daha başarılı çıktı. Kendimizi tam ve gür olarak anlatamadık. 

“Biz de İzmirliyiz...”

O anlatamadıklarınız neler? İzmirli’nin AKP üzerindeki önyargılarını mı kastediyorsunuz?
- Ben, bizi kötü anlatmaya çalışanların daha başarılı olduğunu söylüyorum. İzmir halkı anlar. İzmir halkı önyargılı değildir. Ulaşabilirsek bizi dinler. Biz de İzmirliyiz. İzmir insanıyız. Uzaydan gelmedik. Bu konuda samimiyiz. Bölgesel ayrımcılık yapan bir parti değiliz. Türkiye’nin bütün illeri bizim için aynı. Her yerde aynı şeyi söylüyoruz. Oralarda başarılı olduğumuza göre, İzmir’de bizi yanlış anlatan siyasi rakiplerin olduğunu düşünüyoruz. 

Peki bundan sonra nasıl anlatacaksınız?
- İletişim bir bilimdir. Bu bilimin kurallarını kullanacağız. Bunun başında da samimiyet ve iyi çalışmak geliyor. Tek başına yapılacak bir iş değil. Partimizin üyeleri, ilçe teşkilatları var. Seçim döneminde de barış içinde yarışmamızı sürdürdük. Kavgacı bir üslubumuz yok. Aslında biz İzmir’de çok güçlüyüz. Oy oranımız çok da değişmedi. Ege’de de birinci partiyiz. AK Parti, milletin iktidara getirdiği bir parti. Milletin iradesiyle millete hizmet etmek için çalışıyor. Milli irade büyük bir güç. Bu milli iradeyle 7 yılda önemli işler yaptı. Türkiye, AK Parti iktidarından önce ne haldeydi, şimdi nerelere gelindi? Bunu anlattığınız zaman değeri o zaman daha net ortaya çıkıyor. Aslında ismimizde de yazılı. Adalet istiyoruz, kalkınma istiyoruz ve kısaltmamızda olduğu gibi “Ak” yani temiz siyaset istiyoruz. Bunları anlatacağız. Yerel yönetimlerde iktidara geldiğimizde yapacaklarımızı anlatacağız. Ve biz İzmir’in gönlünü kazanmak istiyoruz. İzmirlilerin gönlünü kazanırsak seçimi kazanmak daha kolay olacak. O samimiyetimizi gösterirsek amacımıza çok daha rahat ulaşabaliriz. 

“Evet, kongrede coşku azdı”

Geçen hafta yapılan il kongresi çok konuşuldu, yazıldı. Parti içi demokrasi olduğu söylense de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’de tek adayla gidileceğini ve sizi aday gösterdiklerini söyledi. Bunu içinize sindirebiliyor musunuz?
- Ben il başkanı olarak atanmadım. Bir aday olarak il kongresinde delegelerin oylarıyla seçildim. Normal olarak, desteklenecek isimlerle ilgili araştırmalar yaptılar, isimleri incelediler. Partimizin menfaati için beni desteklediklerini açıkladılar. Ben de bu görevi yapabileceğime inandım. Başka aday da çıkmadı. Partililer genel başkanımıza inandılar. Yasaklamadan, engellemeden sadece ortaya bir tercih sunuldu. Partililer de saygı gösterdi. Elbette kongrelerde birden fazla aday olursa coşkulu geçiyor. Tek aday olduğunda coşku yaşanmıyor. Ben de tüm samimiyetimle söylüyorum, böyle kongreler daha coşkulu heyecanlı geçiyor. Ben de öylesini tercih ederim. Ancak ben tabandan gelen bir insanım. Normal şartlarda da, çekişmeli de olsa kongreyi kazanırdım. Bana karşı bir sevgi olduğunu görüyorum. Bizim için kongre bugünlerde başladı. Görevde olacağım üç yıl boyunca bu kongre heyecanımızı sürdüreceğiz. Her günümüz kongre havasında gibi çok daha coşkulu günler geçireceğimize inanıyorum. 

Yönetimde üç il başkanı

Listenizde de daha çok geçen yönetimden isimler göze çarpıyor.
- Liste konusunda çok sıkıntı yaşamadık. 2-3 ayda yapılması gereken işleri 2-3 günde tamamladık. Sonuçta benim listem. İsteyip de sokamadığım hiçbir isim yoktur. Ya da benim istemediğim hiçbir isim. Ancak bu liste çok da keyfi yapacağımız bir liste değil. Sonuçta kendi özel şirketimize yönetim kurulu oluşturmuyoruz. Parti menfaatini gözeterek en iyi listeyi yapmaya çalıştım. Aslında dışarıda kalan çok değerli arkadaşlarımız da var. Ama bütün üyelerimiz bizim yönetim kurulumuzdadır. Hep beraber çalışacağız. Ayrıca listemizde üç eski il başkanı (Aydın Şengül, Ali Aşlık ve ANAP eski il başkanı Bilal Doğan) var. 4 eski belediye başkanı var. Onların bilgi ve deneyimleri bize güç veriyor. Güçlü bir ekibiniz olursa başarıyı yakalamak daha kolay olur. Biz de güçlü bir ekibiz.


Yüzde 30’luk oyu yüzde 40 yapacağız
Yeni yönetim olarak bir sonraki seçimde partinin oylarını nereye taşımayı hedefliyorsunuz?
- İzmir’de yüzde 30 ve üzerinde oy aldık. Aslında bu büyük bir oy oranı... Biz bu oranı yüzde 40’ların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Ben partimizin il başkanı olarak particilik yapacağım. Teşkilatımızın büyümesini ve ileriye gitmesini sağlayacağım. Devleti, İzmir bürokrasisini yönetme gibi bir amacım olmayacak. Zaten devleti milletin oylarıyla AKP, başta sayın Genel Başkanımız ve tayin ettiği bakanları yönetiyor. Biz öncelikle iletişim kanallarını açık tutarak İzmir’in menfaati için ne gerekiyorsa, onu yapacağız. Devletin, hükümetin kaynaklarının İzmir’e getirilmesi için çalışacağız. Asıl işimizin particilik ve İzmir’i seçimlere hazırlamak olduğunu biliyoruz. Programımızı hayata geçirmemiz için mutlaka iktidarda olmamız gerekiyor. Bizim önceliğimiz burası...


Büyükşehir iyi hizmet etmiyor
Seçimlerin üzerinden üç ay geçti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ikinci dönemi. Seçimden önce en çok eleştirdiğiniz metro gibi sorunlar hala gündemde. Yeni dönem sizce nasıl başladı?
- Büyükşehir Belediyesi İzmir’e hizmet etmiyor. Her gün kavga ediyor. İzmirliyle de her gün kavga ediyor. 10 yıldan bu yana metro, 10 santimetre ilerlemedi. 1999’da nasılsa hala öyle. İzmir kokuyor. O geçmişte yaşadığımız koku geri döndü. Biz yine de iyi niyetle, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iyi şeyler yapmasını istiyoruz. Fakat düzenli olarak hem Büyükşehir’i, hem de muhalefette olduğumuz 29 ilçemizde 29 belediyeyi, ilçe başkanları vasıtasıyla takip edeceğiz.