Ege Büyük kentlerde ahlaki çöküntü hızla artıyor

Büyük kentlerde ahlaki çöküntü hızla artıyor

06.07.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Sokakta öpüşmek ‘modernlik’ değildir” diyen Goncagül, eskiden gizli-kapaklı olan şeylerin artık ‘aleni’ yapıldığına dikkat çekiyor, “İlişkilerin çabuk bitmesinin en önemli sebebi, insanların evlilik öncesinde her şeyi yaşıyor olması” diyor

Büyük kentlerde ahlaki  çöküntü hızla artıyor

Psikolojik Danışman Necdet Goncagül’ün, kadın-erkek ilişkileri ve İzmir’le ilgili ilginç durum tespitleri yaptığı röportaja, kaldığımız yerden devam...

İlişkiler konusunda en çok hangi şikayetler geliyor...
- Birinci sırada aldatma, ikinci sırada iletişim bozukluğu-aynı dili konuşamama, ortak karar alamama... Bunu tabii gittikçe uzatabiliriz. “Eşimi seviyorum ama başkalarıyla da birlikte olmaktan kendimi alıkoyamıyorum” diye gelenler de var...

Bu nasıl bir düşünce, bir hastalık mı?
- Bunun ismi seks bağımlılığıdır. Son yıllarda çok artış göstermiş bir durumdur. Seks yapmadan duramayan insanlar için geçerli, kişinin bekar ya da evli olması çok önemli değil. Büyükşehire ve taşraya ait farklı davranış sorunları vardır. Büyükşehirde yaşayan insanlar; endüstriyelleşmenin, kalabalıklaşmanın, ani para kazanmanın ve ani para kaybının neden olduğu bazı tipik davranışlar geliştirir. Dolayısıyla da seks bağımlılığını bu endüstriyelleşmenin, büyükşehirdeki ahlaki erozyonun hızla artmasının tetiklediğini de düşünüyorum. Ahlaki erozyonun bir sonraki safhası ahlaksızlık... Tecavüz suçunun en az işlendiği iki yer var Türkiye’de, birincisi İzmir, ikincisi Bodrum; gerek kalmıyor çünkü.

Benzer başka istatistikler var mı?
- Alkol ve uyuşturucu kullanımını, nüfusa oranladığımızda, en çok tüketilen şehir İzmir. Tüketilen uyuşturuculara baktığımız zaman da ucuz uyuşturucular... Harçlıkla alınabilen uyuşturucudur, gençler tarafından kullanılıyor demektir. Mesela İstanbul’da pahalı uyuşturucu kullanılıyor... Travestilerin en çok para kazandığı şehir İzmir. Bir genç kızın ilk cinsel deneyimi konusunda yaş ortalaması en düşük olan şehir yine İzmir ve yaş 16. Bu matematik ortalama... Yani 16’nın altı da var demektir. Dünyada madde kullanımı ile ilgili bir sıralama yapmışlar. Amsterdam o sıralamada 13’üncü olmuş. Bu sıralamada İzmir dünya üçüncüsü. Modern, rahat, özgüvenli davranmak adına yapılan bazı ciddi davranış bozuklukları var. Büyükşehirlere metropol ormanı derim. Burası bir orman, bir ormanda yaşıyoruz ve bu ormanda bir sürü vahşi hayvan var. Trafikte de görüyorsunuz bunu anlamak için psikolog olmanıza gerek yok.

Modernleşmenin getirdiği başka davranış bozuklukları sayabilir misiniz?
- Ne zaman söylesem kıyamet kopuyor. Vakalara dayanarak söylüyorum. 22 yıldır da bu işi yapıyorum. Hedefi evli erkekler olan çok ciddi bir grup var kadınlar arasında. Bu kadınlara özellikle de soruyorum: Neden evli erkekler? “Bir adam bekarsa, onda bir arıza vardır ve bekar kalmıştır. Kimse beğenip almamıştır. İyi adamları, düzgün adamları hemen kapıyorlar” yanıtını alıyorum. Hedefi evli erkekler olan grubun çıkış noktası da budur. Ama bilinçaltında bu davranışı geliştiren etken: mutlaka kendi özel hayatında mutsuzluklar yaşamıştır, başka bir kadına da o mutsuzluğu yaşatmak istiyordur...

Gidişatı nasıl görüyorsunuz?
- İyimser tablolar çizmek istiyorum ama bilhassa büyükşehirlerde ahlak çöküntüsünün giderek arttığını görüyoruz. Eskiden gizli kapaklı yapılan bazı şeyler aleni yapılmaya başlanıyor. Bunun ismine gerikafalılık diyebiliriz. Ama sokakta aleni öpüşen insanların sayısına, “Aa yaşasın ne kadar modernleşiyoruz: çok şükür” diyemiyorum. Her şey çok aleni yaşanıldığı zaman, çabuk tüketildiği zaman, değerini ve önemini yitiriyor. İlişkilerin çabuk bitmesinin en önemli sebebi de insanların evlilik öncesinde her şeyi yaşıyor olmasından kaynaklanıyor. Evlilik öncesinde arkadaşınızın ayağının küçük parmağına kadar her uzvunu keşfettiyseniz eğer, o kişi size artık ilginç gelmez. Uygar davranalım ama bunu bilinçli ve mantıklı yaptığınız zaman mutlu olursunuz.



Evlilik, piyango işi...
İşiniz, hayatınıza nasıl yansıyor?
- Çocuk yapma ya da evlilik ile ilgili olarak hep olumsuz şeyler yaşanıldığı için biraz daha septik davranmaya başladım. Evlilik piyango işidir, piyangodan ne çıkacağı belli değil. Çocuk yapmak rus ruleti oynamakla aynı şeydir. Çocuk yapmakla ilgili olarak bazı sayısal gerçekler var. Doğacak olan çocuğunuzun özürlü olma ihtimali 6’da bir. Türkiye nüfusunun altıda biri engelli. Doğacak olan çocuğunuzun şizofreni hastası olma ihtimali yüzde bir, doğacak olan çocuğunuzun eşcinsel olma ihtimali 8’de bir. Doğacak olan çocuğunuzun madde bağımlısı olma ihtimali yine 8’de bir. Bu taşın altına bunları yaşadığım için elimi sokamadım açıkçası. Hem evlilik hem de çocuk yetiştirme konusunda septik davranıyorum, risk almak istemiyorum. Bu da mesleğimin bana getirmiş olduğu birşey...