Ege Ciğeri beş para etmez

Ciğeri beş para etmez

21.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ciğeri beş para etmez

* * *Geçen hafta İzmir'in EXPO 2015 adaylığı için düzenlenen 2. Uluslararası Sempozyum'un konuşmacılarından Prof. Ayşe Turan, yukarıdaki bilgileri dünyanın dört bir yanında gelen delegelere sağlık temasını güçlendirmek için veriyordu. Aslında sempozyumda yapılan konuşmalarda öylesine önemli bilgiler veriliyordu ki izleyiciler bir şeyler kaçırmamak için yerinden kalkamadı. Salon sürekli doluydu. Mesela, tarihin en eski tedavi merkezlerinden biri olan Bergama'daki Asklepion'un bugün çok yaygın olan terapi merkezlerinin tarihteki ilk örneği olduğu, hastaların müzik, rüyalarını yorumlama, bitki, zeytinyağı, şarap ve balsamla nasıl tedavi edildikleri anlatılıyordu. Büyük İskender'in Anadolu üzerinden Hindistan ve Çin'e kadar yaptığı seferlerde yanındaki uzmanların Uzakdoğu'nun tıp bilgilerini Batı'ya taşıdığı, İskender'in Bergama Kütüphanesi'nin yapımı için büyük bir servet harcadığı, Romalılar'ın Anadolu'yu işgallerinden İmparator Antonious'un Bergama Kütüphanesi'ni Kleopatra'ya hediye ettiği bilgilerini izleyiciler bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirerek dinlediler.* * *Atina Üniversitesi'nden Prof. Antonia Trichopoulou ise demografik araştırmaların Akdeniz ülkelerinde yaşayanların ekonomik gelişmişlik düzeyleri ve optimimun altındaki sağlık koşullarına rağmen daha sağlıklı olduğunu gösterdiğini anlattı.Bunun nedeni ise tabii ki bol bol sebze ve meyvenin bulunduğu Akdeniz yemekleri idi. Akdeniz yemeklerinin büyük bölümünün antioksidan olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkmış. Bugün modern çağın en büyük dertlerinden kanserden kalp rahatsızlığına pek çok hastalığın nedeni aşırı şişmanlık yani obezite ise sempozyumun bir başka konusuydu. Prof. Vedia Tonyuk, dünyada 5 yaşın altında 20 milyon, okul çağında ise 155 milyon çocuğun obezite olduğunu söyledi. Tonyuk, sadece gelişmiş ülkelerde değil, "ucuz olsun" diye sağlıksız beslenen ülkelerde de obezitenin yaygın olduğuna dikkat çekti.21. Yüzyıl'dayız ama hala yılda ortalama 1 milyon kişinin sıtmadan öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Ölümlerin çoğu Afrika'da oluyor ve yılda ortalama 30 bin turist sivrisinek ve böcek sokmaları nedeniyle sıtmaya yakalanıyor. Dünya nüfusunun üçte birinin tüberküloz tehdidi altında olduğunu söyledi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Serhat Ünal. HIV ve AIDS ise zaten büyük sorun.* * *İzmir EXPO yarışında önemli adımlar attı. Ama yarış bu, hiç belli olmuyor. Her şeyden önce oylar gizli ve geçmiş yarışlarda büyük sürprizler olmuştu. O nedenle her sonuca hazırlıklı olmak gerek. Ancak EXPO nedeniyle yapılan iki uluslararası sempozyum İzmir'in sağlık konusundaki tarih öncesine dayanan geleneğini ve bugünkü değerlerini bir kez daha ortaya çıkardı. EXPO'lu ya da EXPO'suz İzmir sahip olduğu bu değerleri kentin gelecek vizyonunda birinci sıraya koymalı. Sağlık denilince akla ilk gelen marka şehirlerden biri olma hedefinden şaşmamalı.EXPO'ya adaylık bile İzmir'in vizyonunu genişletti. Bu fırsat sonuna kadar kullanılmalı. "Anadolu'daki en eski medeniyet Hitit Krallığı'ydı. Tarihte ilk yazılı barış anlaşmasını Milat'tan Önce 1286 yılında Hititler'le Mısırlılar imzalandı. Hititler, ölen insan organlarını çıkarıp tıbbi çalışmalar yapma yöntemlerini Mısırlılar'dan öğrenmişlerdi. Eğer ölen birinin ciğeri sağlıklı ise onun iyi bir insan olduğu düşünülürdü. Bugün Türkiye'de halk arasında kötü, sevilmeyen insanlara 'Ciğeri beş para etmez' denir." Pasaport civarında her gün aracımı bıraktığım eski tütün deposu olan, birkaç yüz araçlık katlı otopark bilmediğim bir nedenden dolayı kapanınca büyük bir sıkıntı yaşamaya başladım. Her şeyden önce çevredeki diğer otoparklar genellikle eski müşterilerini aldıkları için yer bulunamıyor. İkinci olarak fiyatlarda inanılmaz artışlar oldu. Arz-talep meselesi tabii ki. Türkiye'de enflasyon yüzde 10 ama otopark zamları yüzde 100'e ulaştı. Birkaç ay önce 5 YTL olan otoparklardan bugün 10 YTL'den aşağı çıkılmıyor. En düşük zam yüzde 50... Fiş, fatura ise unut gitsin. Bazılarının kasası bile yok. Kapının önünde durmuş paraları topluyorlar. Hele müşteri beğenmeyen satıcı tavırları yok mu sabahın köründe insan en çok o hallere kızıyor. Lütfedip içeriye almalar ya da yallah işaretleriyle kovmalar gibi durumlar.Yarım saat yürümeyi göze alıp fuara gittim. Bir tarafta otopark için açılan çukur kim bilir kaç yıl sonra çıkacak mahkeme kararını bekliyor. Diğer tarafta ise insanların yürümesi gereken yaya yollarına, oturması gereken bank aralarına bile park etmiş araçlardan yer bulabilirsen bul. Kendi payıma Urla'dan İzmir'e başka seçeneğim olmadığından otomobilimle gelmek zorundayım. Şehir merkezine araçla girmemek için Göztepe civarında aracımı bırakıp tekneyle gelmek istedim. Ama orada da otoparklar çevrede oturanlar için abone usulü imiş yine açıkta kaldım. Sonunda ofisin kapısının önünde park edilmez levhasının altında aracımı bırakıp polis gelip çeksin, diye beklemekten başka çarem kalmadı. Cezamı öderim ama hiç olmazsa trafik polisi bana park edecek bir yerler bulur. stursen@milliyet.com.tr Otopark kabus haline geldi