Ege Dil işlemeyince

Dil işlemeyince

02.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Dil işlemeyince

Dudaklarını oynattığını görünce ne dediğini kıyasla anlarım. Nasılsın a mihnetler çeken dostum derim; o da iyiyim, yahut hoşum diyecek elbet. Şükür olsun derim; sonra ne yemek yedin diye sorarım; şerbeti içtim, yahut mercimek çorbası yedim der. Sıhhatlerâfiyetler olsun derim. Peki hekimlerden kim geliyor, kim bakıyor sana diye sorarım; filân der. Ayağı pek kutludur; o geldi mi, işin iyileşir derim. Ayağını derim, biz de denedik; nereye ayak bastıysa muratlara erişilirgider.* * *Bu kıyaslama cevapları düzdükoştu; o iyi kişi, hastanın yanına vardı.Nasılsın dedi. Hasta, öldüm deyince, şükürler olsun dedi. Hasta bu söze incindi, canı pek sıkıldı. Bu ne biçim şükür, demek ki bizim kötülüğümüzü istiyormuş dedi. Sağır, bir kıyasta bulundu ama, kıyası ters çıktı. Ondan sonra ne yedin diye sordu hastaya. Adam zehirzakkum dedi. Sağır, afiyetler olsun deyince kahrı büsbütün arttı. Bundan sonra da, derdine çâre bulmak için hekimlerden kim geliyor, sana kim bakıyor diye sordu. Hasta, yürügit be dedi; Azrâil geliyor. Sağır, sevin dedi, ayağı pek kutludur.Sağır evden çıktı, sevinerek şükrolsun dedi, böyle bir zamanda dolaştım; halinihatırını sordum. Hastaysa bu adam diyordu, bizim can düşmanımızmış; onun cefâ mâdeni olduğunu bilmiyormuşuz"...Bu kıssa Mevlânâ Celaleddini Rumi'nin Mesnev'sinden. * * *Sayın Melda Güngül Felsefe Ekibi Dergisi'ndeki yazısında iletişim bozukluğuna mizahi bir örnek olarak vermiş bu kıssayı. Derginin bu sayısının konusu İletişim, yazının başlığı ise "Tüm Karmaşaların Çözümü: Doğru İletişim." Konu günümüz Türkiye'sine ancak bu kadar oturabilir! * * *Doğru iletişimin çözüm gücü konusunda o kadar iyimser olmak kolay değil ama biliyoruz ki yanlış ya da eksik iletişim sorunları derinleştirip kemikleştirebiliyor. Gezegen boyutundan kişisel dünyamıza kadar her kesitte iletişim yetersizlikleriyle karşı karşıyayız. Gelişen teknoloji sayesinde eskisine göre çok daha fazla, çok daha kolay konuşuyoruz ama sanki o kadar da iyi anlaşamıyoruz. Günlük dilde kullanılan sözcük sayısı içler acısı. İfade yetersizlikleri malum. Dinleme konusunda da sorunlarımız var. Bu yüzden karmaşık konularda birbirimizi doğru algılamakta, doğru anlamakta iyice zorlanıyoruz. Zaten kafalar karışık, kavramlar delik deşik, herkes dilin yardımına muhtaç.* * *İşin püf noktası dilin iyi kullanımına dayanıyor elbet. Dil ifade ihtiyacına yeteri kadar cevap vermeli, o yönde gelişmeli zenginleşmeli. Kullanan da dili hakkıyla kulanabilmeli. Tabii karşılıklı iletişim kurma niyeti de olmalı. Zaten hayatın içinde bir sürü ayrıştırıcı unsur gizliyken birleştirici olması beklenen dil de işlemezse ortak akıl üretmek hepten zorlaşıyor. Satır araları satırlardan önemli hale geliyor. Yaşamın en temel duygularından olan güven zedeleniyor. Doğru iletişimle aşılabilecek sorunlar başka yeni sorunlar yaratmaya başlıyor. * * *İnsanlar ancak dili iyi kullanabilecek kadar eğitimlilerse, sorunlara sonuçlar üzerinden yaklaşmak yerine nedenler üzerinde durmak, sorunu tam olarak belirleyebilmek ve doğruya en yakın çözümü bulabilmek mümkün olabiliyor. Eğitim iklimi bozuk olunca, iletişim düşe kalka yürüyünce hayat da ona göre şekilleniyor ne yazık ki. ege@milliyet.com.tr ..."Yolerkân bilir biri, sağıra, komşun hasta dedi. Sağır bu, ağır kulakla o gencin ne dediğini ne anlarım ben dedi. Hele hastalandı, sesi hafifleşti mi, hiç anlamam ama mutlaka da oraya gitmek gerek.