Ege EGİADda Dalan ve İnellioğlu aday

EGİADda Dalan ve İnellioğlu aday

26.09.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

EGİADda Dalan ve İnellioğlu aday

Geçtiğimiz perşembe günü önemli gelişmeler de yaşandı. Danışma Kurulu Kemal Çolakoğlu başkanlığında bir toplantı yaptı ve derneğin gündemindeki bazı konuları masaya yatırdı. Dernek içinde kalabalık bir grup Fatih Dalanın ikinci kez başkanlığa adaylığını koymasını istiyor.Bu konu toplantıda enine boyuna ele alındı; eski başkanlardan bazıları geleneklerin bozulmamasını istedi, bazı üyeler ise Dalanı desteklediklerini açıkladılar.Sonuçta Danışma Kurulu bir tavsiye kararı almazken, son kararı Dalana bıraktı.Bu arada toplantının hemen öncesinde sürpriz bir isim; dernekte günlerce süren sessizliğe son verdi.İnelli Plastikin Genel Müdürü ve ortağı Ali Can İnellioğlu Ekimde yapılacak genel kurulda başkan adayı olacağını duyurdu.İnellioğlu çevresinde başarılı bir işadamı olarak tanınıyor.* * * 1960 İzmir doğumlu olan İnellioğlu, Almanyanın Fachhochschule Darmstadt Üniversitesinin plastik mühendisliği bölümünden mezun. İnellioğlu, EGİADın dışında EBSO, İTO, ASAD, İzmir İtalyan Ticaret Odasının üyesi ve bazılarının da yönetiminde bulunuyor.Fatih Dalan ise cuma gününü görüşmeler ve değerlendirmeler yaparak geçirdi. Ve cuma akşamı kararını netleştirdi.Dalan, 23 Ekim 2004 tarihinde yapılacak EGİAD seçimlerinde yeniden aday olacak. Dalanın bu kararı vermesinde mevcut yönetim kurulunun da büyük etkisi oldu; üyeler bu konudaki görüşlerini yazılı hale getirmeyi de ihmal etmediler.Peki Dalanın yeni yönetiminde hangi isimlerin olması bekleniyor?Liste henüz tam netleşmemiş olmakla birlikte şu isimlerin olması bekleniyor.Başar Manisalı, Orkan Sözer, Reha Atakan, Ethem Özsoy, Bernard Arkas, Güçlü Yunusoğlu, Temel Şen, Cem Heris...* * * Diğer isimlerin ise birkaç gün içinde netleşmesi bekleniyor.Ali Can İnellioğlu ise henüz görüşmelerini sürdürüyor. Bu hafta sonuna kadar İnellioğlu da listesini belirlemiş olacak.Ben EGİAD seçimlerini hep heyecanla izledim.Yine çekişmeli ama seviyeli bir yarış olacağını düşünüyorum.Dalanın ikinci kez adaylığına karşı çıkanlar bile başarılı bir başkan olduğunu kabul ediyor.Bakalım EGİADlılar bir iki takviyeyle daha da güçlendirilecek Dalanın listesine vize verecek mi?Bekleyip göreceğiz. Ege Genç İşadamları Derneğinde (EGİAD) seçim takvimi belli oldu. Genel Kurulun 23 Ekim tarihinde yapılması planlanıyor. ANADOLU SEVDALISI DİDO SOTİRİU Bir Türk dostu daha, bir Anadolu sevdalısı daha gözlerini kapattı bu hayata... 1982 yılında Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülünü kazanan ve hemen herkesin kütüphanesinde bulunan "Benden Selam Söyle Anadoluya"nın unutulmaz yazarı Dido Sotiriu 95 yaşında aramızdan ayrıldı.Dido Sotiriu 1909da Aydında doğmuştu. Sotiriu, kitabında Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadoludaki Rum köylüleriyle Türkler arasında yaşanan tarihsel bir dramı anlatıyordu. Öykü Manoli Aksiyotis adlı bir Rum köylüsünün gerçek yaşamından kaleme alınmıştı. Sotiriunun şu sözlerine katılmamak mümkün mü..."Bütün bu çekilen acı, kötü bir rüya olsaydı, ah... Ve yan yana, omuz omuza verip yürüseydik tarlalara yeniden. Saka kuşlarının türküsüyle şenlenen ormanlara doğru yürüyebilseydik. Ve her birimizin sevdiceği kendi kolunda, çiçeklere bürünmüş kiraz bahçelerinden gülümseyerek çıkıp, yan yana eğlenmek üzere şenlik meydanlarının yolunu tutabilseydik. Anayurduma benden selam söyle kör Mehmetin damadı. Benden selam söyle Anadoluya... Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin. Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların Allah bin belasını versin..." Dido Sotiriu, hep Egeyi düşündü, Egeyi özledi. Bir dostu kaybettik BİR BAŞKA GÖZLE Bir önceki hafta şiddetin kökeni olarak toplumsal narsisizmi incelemiş ve bu zehrin panzehirinin sevgi olduğunu söylemiştik. Peki nedir "sevgi"?Birkaç ay önce Manisada "Önceden Yayımlanmamış Atatürk Fotoğrafları" sergisinin açılışında koleksiyonun sahibi Sayın Hanri Benazus ile tanışma fırsatı bulmuştum; yazdığı "Sevginin Gizemi" kitabı ise (Sistem Yayıncılık) ancak okuyabildim.Benazusa göre sevgi... - Bir insanın ulaşabileceği en yüksek bilinç halidir.- İki ayrı karakter ve yapıda olan kişi arasındaki ayrılıkları, sarf edecekleri küçücük bir çaba ile bir ortak duyguya, coşkuya ve anlayışa dönüştürebilme üstünlüğüdür.- Karşımızdakini kendimize çekip, bir uydu haline getirmek değil, aksine kendimizi tüm varoluşumuzla ona sunmak ve onun bir tamamlayıcısı olmayı gönüllü olarak kabullenmektir. - İnsanın karşısındakinde kendini araması; sevilerek de, yine kendinde buluşmasıdır. - Bireysel bir olay olarak başlayıp, toplumsal boyutlara taşınması gereken bir duygudur.- Gülü dikenleriyle avuçlamasını bilmektir.Bugün sevgiye ve hoşgörüye her şeyden çok gereksinim duyuyoruz. Yalnızca bizim gibi olanlara değil, bizden farklı olanlara da sevgi ve hoşgörüyle yaklaşabildiğimizde yaşadığımız sorunların çoğu çözülecektir. Neale Donald Walscha göre ise yaptığımız her türlü seçim ya sevgi ya da korku düşüncesinden kaynaklanmaktadır.Korku daraltan, kapayan, içe hapseden, kaçan, gizleyen, biriktiren, yığan, zarar veren; sevgi ise genişleten, açan, yayılan, kalan, açık olan, paylaşan, iyileştiren enerjidir.Korku bedenleri giysilerle sararak gizler, sevgi çıplak olmaya izin verir.Korku sahip olduklarına sımsıkı yapışır, sevgi sahip olduklarını paylaşır.Korku zorba yakınlık ister, sevgi sevecen yakınlık. Korku sımsıkı sarar, bırakmak istemez; sevgi özgür bırakır.Korku kurutur, sevgi yumuşatır.Korku saldırır, sevgi bağrına basar.Her insan düşüncesi, sözü, davranışı bu duygulardan birinden kaynaklanır. Bu konuda başka bir seçiminiz yoktur, çünkü seçeceğiniz başka bir şey yoktur.Ama bu iki duygudan hangisini seçeceğiniz konusunda özgürsünüz.Sevgiyle kalın... (Prof.Dr. Ülgen Zeki Okun kaleminden) Sevgi nedir? Uluslararası Feministler Konferansı yapılmaktadır. Delegeler toplandığında bir önceki toplantıda alınan kararlara göre olan uygulanmaların sonucu için kürsüye çıkmaya başlarlar.Amerikan delegesi hanımefendi kürsüye gelir."Geçen yılın kararlarını aynen uyguladım. Eve gider gitmez kocama... Bundan sonra temiz çamaşır istersen kendi çamaşırını kendin yıka. İşte makine orada dedim.İlk gün bir şey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sadece kendi çamaşırlarını değil, benimkileri de yıkıyor..."Alman delegesi söz almış."Ben de kararımız gereğince kocama Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıka dedim. Birinci gün bir şey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün baktım, makinenin başında sadece kendininkileri değil, benim bulaşıklarımı da yıkıyor."Üçüncü konuşmacı Türkiyeden gelen bir feminist."Türkiyeye döner dönmez kararımız gereğince kocamla konuştum... Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek. İşte mutfak orada. Birinci gün bir şey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu, hafiften görmeye başladım..." dsipahi@milliyet.com.tr Biraz da gülelim