Ege Hoş bir seda bırakanlar

Hoş bir seda bırakanlar

04.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Hoş bir seda bırakanlar

Üst üste olmasın diye ikinci "bir veda" yazısını sonraya bırakmayı tercih ettim.Nasıl olsa; bu dünyaya hoş bir seda bırakanlar asla unutulmazlar...Yıllar geçse bile... Şenel Aksu...İzmir'in çok yakından tanıdığı bir isim...Birçok insanın hayatını değiştiren, gönülleri fetheden bir iyilik meleğiydi.Bilmeyenler için biraz Şenel Aksu'yu anlatayım.1985 yılında Türk Anneler Derneği'nin İzmir şubesini kurmuştu.1986 yılında Birleşmiş Milletler'e bağlı 80 ülkenin üyesi olduğu Uluslararası Kadınlar Konseyi (ICW) üyeliğine seçilmiş, daha sonra birinci başkan yardımcılığına getirilmişti.Konseyin 1988'de Washington DC'deki toplantısında Çocuk ve Aile Komisyonu İkinci Başkanlığı, 1991'de Bangkok'da üst yönetim kurulu üyeliği, 1994'de Paris konsey toplantısında ikinci başkanlık, 1997'de Ottawa'da Konsey 1. Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlenmişti.2000 yılında Helsinki'de sağlık nedenlerinden dolayı başkanlığa aday olmayan Şenel Aksu, oybirliğiyle şeref üyeliğine seçilmişti.* * *Bütün bu görevlerin yanında...Türk Kadınlar Konseyi, Kemalist Laikler Derneği, Ege Kadın Dayanışma Vakfı... İzmir Kadın Platformu, İzmir Sokak Çocuklarını Koruma Çocuklar Geleceğimizdir Derneği...Ankara Kadın Dayanışma Derneği, İzmir Atatürk Platformu, Cüzamla Savaş Derneği...Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güçbirliği, Karşıyaka Soroptomist Kulübü...KADER, İzmir Meme Hastalıkları Derneği, Spina Bifida Derneği gibi derneklerde kurucu üyelik ve aktif görevler...Bir insan oradan oraya koştururken kendisini ihmal etmez mi; başkalarının sıkıntılarını, üzüntülerini paylaşacağım diye kendi problemlerini unutmaz mı?Uzunca süren rahatsızlığı sürecinde bile bu temposunu azaltmadı.Çağırdılar; gitti...Bir istediler; üç verdi...Hiçbir şey beklemeden...Hatta teşekkür bile istemeden...* * *Bernard Shaw der ki..."Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan..."Şenel Aksu, yaşamı farklı yorumlayanlardan biriydi.Kalp güzelliğinin her şeyin ötesinde olduğunu bilirdi. İyilik yapmaya endeksli bir yaşam...Şenel Aksu'ya yıllar önce gazetede köşe de yazdırmıştım.Yılmadan, usanmadan kadınlarımızın haklarını savunmuş; insanlığın geleceğinin ancak bir kadın duyarlılığıyla şekillenebileceğini iddia etmişti.Ben de farklı düşünmüyorum.İnsan başkalarının kederlerini bir sünger gibi çekip kendinde biriktirirse; o vücut elbette erken yorulur.Şenel Aksu da çok erken bir yaşta o sinsi hastalığa yakalandı; mücadeleyi bırakmadı.Bize veda ettiği son güne kadar...Şenel Aksu, bir semboldür.İyilik meleği...Güzel insanı asla unutmayacağız. Biliyorum gecikmiş bir yazı... Ama aynı günlerde; kuzenim, baba yarısı, arkadaşım, dostum Arda'yı (Aykanat) kaybettikten sonra bir veda yazısı yazmıştım. BİR BAŞKA GÖZLE "Yetkin (kamil)insan" bir çok kez tarif edilmiştir. Okuduklarım arasında en ilginç tarife Oğuz Atay'ın "Bir Bilim Adamının Romanı" kitabında (İletişim Yayınları) rastladım. İstanbul Teknik Üniversitesi eski rektörlerinden Prof. Dr. Mustafa İnan'ın hayatını konu alan kitapta İnan, yetkin insanı matematik tutkunu bir mühendise yakışan, basit ama mükemmel bir dille tarif ediyor."Kendisine yapılmasını istemediği davranışı başkasına yapmayan kişi..." Bu tariften yola çıkarak "yetkin devlet"i de "kendi vatandaşlarına uygulanılmasını istemediği eylemleri başka devletlere uygulamayan devlet" olarak kabul edebiliriz.* * *Bugün "gelişmiş" sayılan devletler, acaba "yetkin"ler mi? Kendilerini demokrasinin, özgürlüğün veya insan haklarının beşiği olarak gören bazı ülkelere şu sorular sorulabilir.Türkiye Cumhurbaşkanı'nın eşi Müslüman yabancı uyruklu gençlerin araba yakma eylemleri sırasında bölgeyi ziyaret edip gençlerle konuşsa, "Bu gençlerin sorunlarına eğilmek, daha fazla özgürlük sağlamak lazım..." gibi demeçler verse Fransız vatandaşları neler hissederdi? İskeçe Müftülüğü ekümenik olmak istese, Müslüman halkın kendi müftüsünü seçmesine izin vermeyen Yunanistan bunu nasıl karşılardı?Belçika'nın en önemli işadamlarından birini Belçika'da öldüren bir Belçikalı Türkiye'de yakalansa ve cinayet Türkiye'de işlenmedi diye salıverilmeye kalkışılsa Belçika halkı ne düşünürdü?Türkiye Büyük Millet Meclisi ABD'nin Kızılderili soykırımını kabul eden bir yasa çıkarsa, ABD'li müttefiklerimizin hoşuna gider miydi?* * *Sözde Ermeni soykırımını ısıtıp ısıtıp gündeme taşıyan ülkeler 34 masum diplomatını planlı bir terör serisine kurban verseler, bununla ilgili kaç film çevirirlerdi, kaç kitap yazarlardı, kaç heykel dikerlerdi? (Biz neden yapmıyoruz anlayamıyorum.) Avrupa Birliği'ni oluşturan düşünce yapısının temelinde Fransız ihtilalini gerçekleştiren düşünceler ve bu ihtilali simgeleyen özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramları vardır. Türkiye'ye sunulan şartlar arasında "serbest dolaşım hakkı"nın bulunmayışı "özgürlük" kavramıyla; "ucu açık görüşme" ve "ayrıcalıklı ortaklık" terimleri ise "eşitlik" kavramı ile taban tabana zıttır. Özgürlük ve eşitlik tohumlarının yokluğunda kardeşliğin yeşermesi ise olanaksızdır. George Orwell'in "Hayvanlar Çiftliği" kitabındaki olaylara benzer şekilde, Avrupa Birliği'ne aday ülkeler arasında artık "Tüm devletler eşittir, ama bazıları daha eşittir..."(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok'un kaleminden) dsipahi@milliyet.com.tr Yetkin insan, yetkin devlet