20.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bu haberlerden bir tanesine geçen gün İngiliz Guardian gazetesinde rastladım.Başlık şöyleydi."Kadın beyni mizaha daha yatkın..."Yazıda kadınların fıkralardaki can alıcı noktayı daha çabuk anladığı, komik olaylara daha çabuk tepki verdiği ve bu nedenle daha fazla kahkaha attığı ifade ediliyordu.Araştırmanın yeri California'nın Stanford Üniversitesi Beyin Araştırmaları Merkezi...Uzmanlar, kadınların beyindeki farklı bölümlerin erkeklere oranla daha fazla kullandığını öne sürüyor.Bunun anlamı şu...Kadınlar dil yeteneğini kontrol eden beyindeki 'ön korteks' bölgesinin yanı sıra, takdir ve tatmin duygusunun bulunduğu bölümleri de erkeklerden daha iyi kullanıyor.* * *Araştırmanın başkanı doktor Allan Reis...Reis, araştırmada kadın ve erkek deneklere çeşitli karikatürler sunulup bunların komiklik derecesine göre birden ona kadar sıralamaları istenmiş.Bu sırada beyin tarama makinesi de deneklerin beynindeki değişimleri kaydetmiş. Araştırmanın sonunda, kadınların, karikatürlerin komik olup olmadığını değerlendirmeden önce iyice analiz ettiği anlaşılmış.Kadınların erkeklere oranla karikatürleri daha komik bulduğunu belirten Reis, "Kadınlar özellikle karikatürlerin sonundaki can alıcı noktaları daha komik buluyor. Bu da kadınların erkeklere oranla daha az beklenti içinde olmasından kaynaklanıyor. Karikatürler komikleştikçe kadınların beynindeki 'takdir' duygusu da aktifleşiyor" diyor.Araştırmanın başkanı doktor Allan Reis'in bu yorumu sadece mizaha yatkınlık için mi yaptığı haberde yoktu. Belki öyle değildir, bilemiyorum.Ancak Reis'e katılmadığım bir ayrıntının olduğunu belirtmeden de edemeyeceğim.* * *O da şu...Ben kadınların hayatla ilgili beklentilerinin erkeklerden çok daha fazla olduğunu düşünüyorum.Yani Reis'in yorumunun tam tersini iddia ediyorum.Kadın beyni mizaha daha yatkın olabilir. Kabul...İlave de edebilirim.Kadınlar erkeklerden çok daha duyarlı, hassas, detaylara hakim, sorumluluk bilinci çok daha gelişmiş durumda...Daha fazlasını da sayabilirim.Ama az beklenti içinde olduğunu bana kimse kolay kolay anlatamaz.Merak ediyorum; Stanford Üniversitesi Beyin Araştırmaları Merkezi 'takdir' duygusu ile 'duygusallık' arasındaki bağı araştırmış mı, bundan yola çıkarak bir yoruma gitmiş mi?Kadınların erkeklere oranla depresyona girme riski iki kat daha yüksek olduğuna göre 'takdir' duygusu ile 'duygusallık' arasındaki bağı keşfeden araştırma merkezi herhalde bu depresyon meselesini halletmiş olacaktır.* * *Son söz..."Kadın beyni mizaha daha yatkın..."Doğrudur... Tıpta çok ilginç araştırmalara imza atılıyor. Hemen her gün bir başka çalışmanın sonuçları açıklanıyor. BİR BAŞKA GÖZLE "Ulema" ile ilgili olarak son günlerde yapılan farklı açıklamalar aklımı karıştırdı ve "en iyisi Atatürk'e danışmak" dedim. Bakın Atatürk Mart 1923'te Konya'da bu konuda neler söylemiş."Milletimizin gerçek din bilginleri, din bilginlerimiz arasında da milletimizin hakkıyla iftihar edebileceği bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara karşın ilim kisvesi altında hakikatten, ilimden uzak, gereğince ilim tahsil edememiş, ilim yolunda layığı kadar ilerleyememiş hoca kıyafetli cahiller vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız. Efendiler, gerçek din bilginleri ile dine zararlı ulemanın birbirine karıştırılması Emeviler zamanında başlamıştır. Bilindiği üzere Sıffın vak'asında Hz.Ali'nin ordusuna karşı mızrak uçlarına Kur'an-ı Kerim sayfalarını takarak saldırdılar. İşte o zaman dine fesatlık, İslam arasına nefretlik girdi ve o zaman hak olan Kur'an, haksızlığa kabule vasıta yapıldı. Halifelik hile ile el değiştirdi. Ondan sonra bütün zorba hükümdarlar dini hep alet edindiler. İhtiras ve despotluklarını kabul ettirmek için hep ulema sınıfına başvurdular. Gerçek ulema, dini bütün bilginler, hiçbir zaman bu zorba taç sahiplerine uymadılar. Onların emirlerini dinlemediler, tehditlerinden korkmadılar... Fakat gerçek durumda bilgin olmamakla beraber, sırf o kisvede bulundukları için bilgin sanılan, menfaatine düşkün, haris ve imansız bir takım hocalar da vardı. Hükümdarlar bunları ele aldılar ve işte bunlar, dine uygundur diye fetva verdiler. İcap ettikçe yanlış hadisler bile uydurmaktan çekinmediler.* * *Böyle yapan halifelerin ve din bilginlerinin arzularına ulaşamadıklarını tarih bize örneklerle açıklamakta ve ispat etmektedir. Artık bu milletin ne böyle hükümdarlar, ne böyle alimler görmeye tahammülü ve imkanı yoktur. Artık kimse böyle hoca kıyafetli sahte alimlere önem verecek değildir. Eğer onlara karşı benim şahsımdan bir şey anlatmak isterseniz; derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım. Onların menfi yönde atacakları bir adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, o adım benim milletimin kalbine havale edilmiş kanlı bir hançerdir. Benim ve benimle hemfikir arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka o adamı tepelemektir. (http://www.emav.org/page.php?lang=tr&content=ataturk)"Yorumsuz...(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok'un kaleminden) dsipahi@milliyet.com.tr Atatürk'ün ulema hakkındaki görüşleri